Gönderi

280 syf.
·
Not rated
·
Read in 11 days
Biraz Beyin Jimnastiği
Kitap 1976 ile 1992 yılları arasında Stephen Hawking'in yazdığı yazıların derlemesinden oluşan bir kitap. Birkaç kısım hariç pek dikkatimi çekmedi, zira içinde benim için "bak bu bilgiyi bilmiyordum yeni öğrendim" dediğim bir yer olmadı, belli bir seviyenin üstündekiler için içinde açıkçası pek birşey yok. Amma velakin bilmek ayrı bildiklerini topyekün işleyip ortaya yeni bir perspektif, bakış açısı çıkarmak ayrı, adama hayran olmamak elde değil, bazı yerler var ki sırf buralar için bile kitabı okumanıza fazlasıyla değecektir. Benim okurken en zevk aldığım ve determinizm ile özgür iradenin ele alındığı "Her Şey Belirlenmiş Midir?" bölümü hakkında hem Hawking'den alıntılarla, hem de kendimden 3 5 birşey yazmak istiyorum. Zira bana göre çok eğlenceli bir konudur. Hawking diyor ki "Evren'in ilk durumunda evrimini tamamen belirleyen bir yasalar kümesi olması gerekir. Bu yasalar Tanrı tarafından buyrulmuş da olabilir buyrulmamışda olabilir, önemi yok. Fakat göründüğü kadarıyla O Evren'e yasaları bozmak üzere müdahale etmiyor. Burada daha sonra Evren'deki her şeyin bilim yasalarına göre evrimle belirlendiği görülmektedir; bu yüzden bizim nasıl geleceğimizin efendisi olabileceğimizi anlamak zordur." (burada demeye çalıştığı, evren birbirini tetikleyen, dolayisiyla birbirinin sebebi ve sonucu olan değişmez ve kesin yasalardan ibaret ise bir kukladan ibaretizdir, ve kukla olmadığımız, seçimlerimizin hür irade ile gerçekleştiğini düşünmemiz yalnızca bir yanılsamadır, bu yanılsama konusuna geleceğim tekrardan.) Devam eder "Lakin Evren'deki her şeyi belirleyen bir büyük birleşik teori olduğu fikri bazı güçlükler ortaya çıkarır." **Herşeyi belirleyen birleşik teori tüm herşeyin öngörümünü bize olası kilacak teoridir, tüm herseyin teorisi olduğu için dolayısıyla her teoriyi içerir, burdan sonra yazıda kullanıldığında bunun 3 farklı soruda 3farklı teoriyi temsil ettiğinin bilincinde olun; örneğin 1. Soruda evrenimizin kendi kendine nasil meydana geldiği sorgulanır, burda herşeyin teorisinin içinde olan "çoklu evrenler" teorisi ele alınır, 2. Soruda gen havuzumuzun evreni anlamamız konusundaki yeterliliği sorgulanır, "evrim" teorisi, 3. Soruda ise özgür irade sorgulanır, evrendeki yasalar belirliyse ve bu yasalar evrene hükmediyorsa kafamıza da hükmeden, davranışlarımıza yön veren bu yasalardır irademiz değil der Hawking. Yani genel olarak "makroevrendeki yasaları" denebilir ***Evrime ve çoklu evrenlere teori demiş olmam bunların ilkinin tartisilmaz bir yasa ikincisinin ise çok güçlü alt yapısı olan ama kanıtlanması pratikte imkansız olan bir yasamsı olduğu gerçeğini değiştirmez, coklu evrenleri Hawking de dahil çoğu fizikçi kabul eder, evrimi ise zaten kabul etmeyen hayal dünyasında yaşıyordur kabul etmediğini fazla yerde açığa vurmasın. Teori ve yasa arasındaki fark örnekle; Evrim işleyişi teoridir ve asla yasa olmayacaktır, evrimin kendisi ise yasadır. Devam edelim.. Herseyi belirleyen teorinin varlığına dair bir kac güçlük vardır der ve güçlükleri 3e ayırır; 1- Göreli olarak basit ve toplu bir teori nasıl olur da tüm ince ve önemsiz ayrıntılarıyla gözlemlediğimiz kadar karmaşık bir Evren'e yol açabilir? Cevap, çoklu evrenler. Basitçe; bir şeyin x özelliğini ne kadar kesin bilirsen y özelliğini o kadar az kesin bilebilirsin diyen Bilinmezlik ilkesine göre, mikroevrende parçacıkların yerini hızını vs tam bilemezsiniz çünkü, her parçacık süperpozisyondadır, yani tek bir yerde değildir, aynı anda var olma olasılıkları olan heryerdedir ve her hızdadır..(ölçülemeyece çalışılan hangi özellik olursa olsun bu durum böyledir) Buda gittikçe genisleyen bir evren modelinde, zaman düzleminde sol tarafa yani geçmişe gittikçe, en sola ulaştığımızda, evrenin de taa makro evrendeki fizik yasalarının hükümsüz olduğu an'a kadar küçüleceği anlamına geliyor.(bir balonu şişirirken kayda aldığımızı, sonra kaydı geriye doğru oynattiginizi düşünün, balon iner) Evet bu fazda, bugünkü uzay-zaman'ın icindeki tüm madde ve enerji tahayyülü imkansız olan küçücük bir alana sıkıştırılmıştır, ve burada artık mikroevren yasalarının hükmü sözkonusudur, bu da mikroevren aşamasında sonsuz sayıda gerçekliğin varoluşa geldiği anlamına geliyor. Uzay zamana saçılan madde ve enerji dağılabileceği her şekilde dağılmıştir. Dağılımdaki en ufağından en büyüğe kadar tüm farklılıklar, farklı birer evrene tekabül eder. Yani evren teşekkülü öncesinde çekilen bir 'kozmik' piyango sözkonusu ve biz(ve bizim evrenimiz), var olanlar olarak büyük ikramiyeyi vurmuş olanlarız dostlarım. O yüzden bir daha sitede veya başka biryerde yapılan herhangi x çekilişini kazanamadığında mağdur edebiyatı yapan sen.. en büyük çekilişi kazandın be zaten!! Aslına bakarsaniz bazılarına göre (benim de dahil olduğum) bu çekilişi kazanmamak kazanmak, kazanmaksa kazanmamaktı ya neyse. Bu arkadaşlar için piyango sonucunu tekrar bir düşündüğümüzde, uzay zaman öncesi evre, şöyle bir konusmaya tanıklık etmiş olabilir Çekiliş Sonucu Açıklayıcısı - tebrikler çekilisi kazandiniz, yani kaybettiniz zuhahahah Çekilişi Kazandığı Durumda Kaybetmiş Olacagini Düşünen Ruh - HAYİR, HAYİİR, HAYİİİİİR (Yandaki kişiye bileti uzatır ve; ) - Bak abicim al bunu, dosdoğru notere git, hehe hadi iyisin benden sana hediye. + hasss*** ordan! Evet tahmin edersiniz ki bu kişi de Çekilişi Kazandığı Durumda Kaybetmiş Olacagini Düşünen Başka Bir Ruh'tur. Piyango örneğini verme sebebim, piyangonun birine cikacagi kesindir(evrende canlı yasam formu meydana getirimini destekleyecek koşullara sahip alanlarin kesin varolacağı gibi), çekiliş yapılır ve şanslı isimler belirlenir(bu dediğim gibi bizler oluyoruz) sonrasında piyango çıkmış birine "Allah allah nasıl oldu da piyango size cikti herkes gibi yuzde 0.34 sansiniz vardi?" Sorusunu sorabilir misiniz? Soramazsınız, aynı şekilde "nasil veya neden başkaları değilde biz varolduk" sorusunun da neden sorması saçma bir soru olduğunu anlamışsınızdır artık. Hawkingin sorduğu "herşeyin teorisi nasıl olur da böyle karmaşık bir evren meydana getirebilir?" sorusunun cevabı da çoklu evrenlerdir, o kadar çok evren var var oldu ki, kaçınılmaz olarak onlardan birinde böyle hassas dengelerin bir araya geldiği bir evren vardı. 2- Eğer ne yaptığımız bir büyük birleşik teori tarafından belirlenmiş ise, teori neden Evren hakkında yanlış değil de doğru sonuçları çıkarmamızı belirlesin? Söylediğimiz herhangi bir şeyin neden bir geçerliliği olsun?" Neil deGrasse Tyson'un bir konusmasında değindiği konuya değinmiş, kabaca şöyle bir şey söylemişti; "İnsan DNA'sı en çok benzeyen hayvanlardan biri olan gorillerle aramizda yüzde 2lik DNA farkı var. Tüm bu insanlık medeniyeti o yüzde 2nin sebebi, sadece yüzde 2lik bir fark bu kadar şeye gebe ise neler kaçırdığımizi bir düşünün, evrenin farkli yerlerinde, bizim hala aciklayamadigimiz kutle cekimi çarpım tablosu ezberler gibi kolayca kafalarina yazabilecek yaşam formları olabilir.." Stephen Hawking'in bu kitabında yazdıkları ise şunlardır; efsane bir tespittir "Biz yüksek maymunlara çok benziyoruz: fakat DNA'mızda küçük bir değişim dili geliştirmemizi sağlamıştır. Bu bizim nesilden nesile bilgiyi ve birikmiş deneyimi sözlü ve sonunda yazılı biçimde iletebileceğimiz anlamına gelir. Daha önceleri deneyimin sonuçları yalnızca yeniden üretimde rastgele hatalar yoluyla DNA içine yavaş kayıt edilme süreci içinde iletilebilirdi. Bunun etkisi dramatik bir evrim hızlanışı olmuştur. İnsan soyuna gelene kadar üç milyar yıldan fazla evrim gerekmiştir. Fakat geçen son on bin yıl içinde yazılı dili geliştirmiş bulunuyoruz. Bu bizim mağara adamından (ya da mağara insanlarından demeliyim) Evren'in en temel teorisini sorabileceğimiz yere kadar ilerlememizi sağlamıştır. Son on bin yılda insan DNA'sında hiçbir anlamlı biyolojik evrim veya değişiklik olmamıştır. Bu yüzden zekamız, duyu organlarımızla sağlanan bilgiden doğru sonuçlar çıkarma yeteneğimiz, mağara insanları günleri veya daha öncesine kadar gitmelidir(o günkü insanla aramızda fazla fark yok). Bu, belli hayvanları yiyecek için öldürme ve diğer hayvanlar tarafından öldürülmeyi önleme yeteneğimiz temelinde belirlenmiş olmalıdır. Bu amaçlara uygun zihinsel niteliklerin bugünün çok farklı koşullarında bizi o kadar iyi yerde tutmuş olması dikkate değer. Lakin büyük olasılıkla bir büyük birleşik teori keşfetmek veya determinizm konulu sorulara yanıt vermek yaşamı sürdürme konusunda fazlaca bir avantaj sağlamaz. Yine de, diğer nedenlerle geliştirmiş olduğumuz zeka pekala bu sorulara doğru yanıtlar vermemizi de sağlayabilir." Genetik yeterliliğimiz ne derece elverişli? Bir hakikat var ise dahi buna erişebilmek için gerekli donanımlarımız evrim sürecimizde doğa tarafından budaklanmış olabilir, veya söz konusu donanımlar hiç dallanmamış bile olabilir. Keza evrim gerekli unsurların türde kalıtım yoluyla aktarımıdır, gama ışınlarını görmemiz, türümüzün evrim sürecinde hayatta kalmasına ne kadar katkı sağlayabilirse, evrenin sırlarına vakıf olabilmek için gerekli olan bir kafaya sahip olmamız da o kadar katkı sağlayabilirdi. Burada insanoğlunun beyninin gama ışınlarını görsel olarak işlemediğini, onları görmediğimiz hatırlatmakta fayda var.. Kutsal kitaplarca çizilmiş ilahi yazgı eğer dogru ise yani zamandan muaf olan bir varlık evrene baktığında tüm zamanları görebiliyor ise diyor Hawking; 3- "O zaman nasıl özgür irademiz olabilir? Ve eğer özgür irademiz olmazsa, hareketlerimizden nasıl sorumlu olabiliriz?" Çoğumuz ne yapacağımızı seçme yeteneğine sahip olduğumuzu hissederiz. Fakat bu bir yanılsama olabilir. "Gereksinimimiz olan şey dışarıdan uygulayabileceğimiz bir organizmanın özgür iradesi olup olmadığını ayırt edecek objektif bir testtir. Örneğin, bir başka yıldızdan Küçük Yeşil Adam'ın bizi ziyaret ettiğini düşünün. Onun özgür iradesi olduğuna ya da yalnızca bizim gibiymiş gibi yanıt vermek üzere programlanmış bir robot olduğuna nasıl karar verebilirdik?" Bu küçük yeşil adamların iradesi olup olmadığını nasıl anlardık mesela diyor ve şöyle bir test gereksinimi ortaya atıyor; "Özgür iradenin tek objektif testinin şöyle olacağı anlaşılıyor: Birisi organizmanın davranışı konusunda kestirimde bulunabilir mi? Eğer kestirimde bulunabilirse, o zaman özgür iradesi olmadığı, önceden belirlenmiş olduğu açıktır. Diğer taraftan eğer davranış konusunda kestirimde bulunulamaz ise, bu organizmanın özgür iradesi olduğunun işletimsel bir tanımı olarak kabul edilebilir." Hawking'e göre bir organizmanın davranışları dışarıdan tahmin edilebilir ise bu organizmanın iradesi yoktur, ancak davranışlarının tahmin edilemez olduğu durumda hür iradeden bahsedilebilir. Hawkingin yeşil uzaylısı yerine ben şöyle bir örnek vereceğim, robot ve yapay zekadan anlamam ama örneğim yinede geçerli olacaktır; davranışları, dış görünüşü bakımından tamamen insana benzeyen bir robot yapıldığını varsayalım, bu robotu programlayan kişi robotu şöyle bir spesifik durumda kullanacak, evine bir misafir çağıracak ve bu misafire, robot kahve getirecek. Misafir gelenin robot olduğunu bilmeyecek, robotda misafirden teşekkür lafını duyarsa "rica ederim" Sağol lafını duyarsa "sağol ney ulan hödük" demesi için programlanmış olsun Şimdi bu misafir kahveyi aldıktan sonra ağzından çıkacak bir "sağol"un burnunun kırılmasına sebebiyet verecebileceğini nereden bilebilirdi? Misafire göre o özgür iradesi olan birisiydi, hareketleri tahmin edilemezdi halbuki, robotu programlayan tarafindan robotunu tepkileri onceden programlandiği içindir ki programcı misafirin ağzından s harfinin çıktığını duyar duymaz geleceği çoktan görmüştü, ona göre ne yapacağı halihazırda belliydi, davranışları tahmin edilebilirdi, çünkü davranışlarını yönlendiren yasalara tabii idi. Diyeceksiniz yuh! O kadar da değil, biz robot muyuz? Ama programlanmadık ki Bende diyeceğim ki sabahtan beri ne bahsediyoruz biz? Robota gore onun davranışlarını kontrol eden programcinin programi (yasaları) ne ise bize göre de evrenin(programcinin) yasaları o olabilir, tek fark programcı yalnızca o robotun veya programladigi robotun davranışlarını bilecektir, evren ise her şeyin.-evren veya tanrı veya laplace şeytani farketmez, adı önemsiz- Adını şimdi hatirlayamadigim bir felsefeci de diyecek ki; "Özgür irade yoktur, kütle çekim yüzünden aşağı doğru akmaya mahkum olan bir nehir dile gelse ve ona neden aşağı aktığını sorsak muhtemelen sana canı istediği için aşağıya doğru aktığını soylecektir" Bu durumda da davranışlarımız önceden belirlenmiş etkilere vereceğimiz tepkilerden ibaret olur. Robotun davranışlarını bilen programcıya karşılık da tüm yasalara hakim olan varlık gelir. Herşeyi açıklayan yasa da burada devreye giriyor, eğer böyle bir yasa varsa, bulabilirsek diyor Hawking davranışlarımız zaten bunun kontrolü altındadır, hiç bir hareketmizin mesulü değiliz. Bu yasaların hepsini bilen bir varlığın var olmaması da hiçbir şeyi degistirmez, çünkü asıl mesele 'programcı' değil 'programdır'. Böylelikle tam bir birleşik teori bulduğumuz taktirde özgur iradenin yok sayılacağını söylüyor. Ne yazık ki İnsanlar davranışları hakkında biz kestirmede bulunamayız diyor Hawking, bunun 2nedeni vardır diyor, ilki kafadaki parçacıkları denkleme koyup sonucu bulmamız olasiliginin olmayışı; "parçacık sayısı ile birlikte güçlük hızla artar, insan beyni yaklaşık olarak 10 üzeri 26 ya da yüz milyon milyar milyar parçacık taşır. Bu bizim denklemleri çözebilmemiz açısından çok fazladır." "Böylece beyni yöneten temel denklemleri biliyorsak da, insan davranışını kestirmek için onları pek kullanamayız." Diyor, inanılmaz karmaşık hesaplamalara girilmesi gerekmektedir, bunu insanlar olarak biz şimdilik yapamayız, çünkü makro evrendeki parçacık sayısı herhangi bir alandaki (beyindeki gibi) temel denklemleri çözmek icin hesaplayabileceğimizden çok fazladır bunun yerine başka birşey yapariz, bununla ilgili akışkan mekaniği örneğini verir Su gibi bir sıvı kendileri elektronlar, protonlar ve nötronlardan yapılmış milyarlarca milyar molekülden yapılmıştır. Bu moleküllerle çözmemizin olanaksız olduğu bir matematik problemine girişmek yerine, sıvıyı yalnızca hızı, yoğunluğu ve sıcaklığı ile tanımlanan sürekli bir ortam olarak düşünmek yaklaştırmasını yaparız. Etkili akışkanlar mekaniği teorisinin kestirimleri tam değildir fakat gemilerin veya petrol boru hatlarının tasarımına yetecek kadar iyidir. "yaptığımız her şey bir büyük birleşik teori tarafından belirlenmiş olabilir. Eğer o teori bizim asılmayla öleceğimizi belirlemişse, o takdirde boğulmayacağız demektir. Fakat bir fırtına sırasında küçük bir botla denize açılmak için darağacında öleceğinizden son derece emin olmanız gerekir." Yani bir bulunmayı bekleyen birleşik teori varsa dahi, akışkan mekaniğinde yaptığımız gibi kesin olmayan tahminlerle yapamayız bunu. Eger yapmaya kalkar da darağacında öleceğin sonucunu çıkarırsan kesin ölümünle sonuçlanacak başka birşeyi yapmaya kalktığında(küçük bir botla fırtınalı denize acilmak) bu vardığın sonuçtan kesinkes emin olmalısın. Der ve toparlar; -Alıntılarla devam ediyorum keza tertemiz anlatmış- "İnsan, davranışını her şeyin belirlenmiş olduğu fikri üzerinde temellendiremez, buna inanamaz. çünkü neyin belirlenmiş olduğunu bilmez(dışarıdan biri tarafindan test yapilmalidir dediğinde bunu kastediyordu, atıyorum 4cm lik bir cetvel kendi kendinin gerçekten 4cm olup olmadığını ölçemez). Onun yerine özgür iradesi olduğu ve davranışlarından sorumlu olduğu şeklindeki etkili teoriyi kabul etmek zorunda kalır. Bu teori insan davranışını kestirmede çok iyi değildir. Fakat onu kabul ederiz, çünkü temel yasalardan çıkan denklemleri çözme şansı yoktur." İnsanın neden -sahip olmsda bile-özgür iradeye sahip olduğunu iddia ediyor olabileceğini irdeliyor, yukarıda bizi teste tabi tutacak başka akilli canlilarla karsilasmadik diyor Burasıysa çok daha önemli; "Ayrıca özgür iradeye inanmamızı etkileyen bir Darwin'ci gerekçe de vardır. Kişilerin davranışlarından kendini sorumlu hissettiği bir toplumun birlikte çalışması ve değerlerini yaymak üzere hayatta kalması daha olasıdır. Kuşkusuz arılar birlikte çok iyi çalışırlar. Fakat öyle bir toplum statiktir(durağandır). Tanıdık olmayan sorunlara çözüm getiremez yanıt veremez veya yeni fırsatlar geliştiremez." Burada tekrar insan türü olarak evrimsel rotamıza dikkat çeker bakın, arılar karıncalar gibi bazı hayvanlar nasıl veya neden bu kadar garip sistemle çalışır? Örneğin doğada neden kaplanlar güçlüdür antiloplar hızlıdır çitalar daha hızlıdır kaplumbağaların kabuğu vardır? Çünkü hayat mucadelesinde doğanın "survival of the fittest" yani en uyumlu olan hayatta kalır diye bir mottosu vardır, uyumsuzlar elenir anlamına gelir buda, her hayvanin hayatta kalmasi icin sahip olduklari vardir onlara sahip degilseler hayatta kalamazlarda o yuzden onlara sahip olanlarin genleri aktarilir, yavas bir cita avlanamaz, güçsüz kaplan avlanır yine de daha az sıklıkla, kalkanı olmayan kaplumbagayı ne yaparlar? evrim mekanizmalarından birisi bu doğal seçilim, şimdi bunu kenara bırakalım çünkü üstte Hawking'in bahsettiği bu degildir, üstteki örneklerin yaninda birde davranışsal aktarımlar vardır ki bunlar da canlının en azından genlerini aktarabilecek bir süre zarfı boyunca hayatta kalımına katkı sağlar, kurtların sürüler halinde dolaşması canlılardaki ebeveynlik(bakın neden anne penguenin kuluckaya yatip baba penguenin yemek aramaya gittigi sorusuna tanrı programı cevabı vermenize hiçbir lafım yok ama daha önce bu davranışı yapmayan penguenlerin yasamayacagini, dolayisiyla bu davranisin toplumdan silineceğini düşündünüz mü hiç? Evrimi inkâr eden müslümanlara soruyorum bu soruyu, halihazırda olmasi gerektiği gibi olan bir SONUÇ'un -canlilarin davranıslari- asıl SEBEPini -evrim- bilmediğiniz için uydurduğunuz bir SEBEP -tanrı- olmasın sakın? Örnek olarak 2tane penguen çifti var Bir çift anne babaliginin gereklerini yerine getirip çocuğu yetistiriyirlar öteki çifte gelirsek, bunlar biraz sorumsuz doğurduklarina zerre bakmıyorlar bu da çocukların ölümüyle sonuclaniyor, dolayısıyla ortada anne ve babasının davranışlarını görüp bunlari aktarabilecek bir penguene karşılık anne babasının sorumsuzluğu yüzünden gördüğü davranışı aktaramayacak bir penguen elde ederiz, ilk ciftin çocuğu da bu davranisi devam ettirir, ha zamanla yine 2.cift gibiler cikmasi kacinilmazdir-uyumsuz olan silinir der evrim varolmaz değil- lakin bunlar yine kisa surede elenecektir, dolayısıyla nihayetinde anne babaligini yerine getiren penguenlerin baskın olduğu bir toplumu elde ettik, çünkü hayatta kalımı destekliyor) ve en son arıların veya karıncaların sistematikliği. Penguen örneğini herşeye genelleyin, karınca yuvası hayatindan bıkıp köye gidip kafa dinlemeyi düşünen veya bu düşünceyi aksiyona sokan bir karınca olabilir mi? Nasıl yaşayacak? patates mi ekecek? Hayvancılık belki? O boyla zor olmasın? Hulâsa, tum canlılar programa sahiptir, insan ise apayrı bir programa sahiptir, evrim sürecinde elini eşya yapiminda --doga manipulasyonu, bakin dogada her canli doğaya göre evrilir, insan haric, insanin dogada kalma araci zekasıydı bunu öyle bir seviyeye cikardı ki artik doga tarafindan evrime ugramaz, mağara adamlarindan pek bir farkimiz olmamasi da bundan mütevellit, biz artik dogayi, etrafimizi, kendimize göre evrimlestiriyoruz, ona gore sekillenmemize gerek yok-- kullanmaya başladı ve zekası da bununla arttı. Peki sizce zekâsı artmış bir türün bireyleri arılar gibi bir sisteme kesin uymak zorunda olduklarını mı düşünür yoksa özgür iradeye sahip olduklarını mı iddia eder? Hawking'in üstteki alıntısındaki şu kısım bu sorunun cevabıdır. "Kişilerin davranışlarından kendini sorumlu hissettiği bir toplumun birlikte çalışması ve değerlerini yaymak üzere hayatta kalması daha olasıdır." Devam eder; "Kuşkusuz arılar birlikte çok iyi çalışırlar. Fakat öyle bir toplum statiktir(durağandır). Tanıdık olmayan sorunlara çözüm getiremez yanıt veremez veya yeni fırsatlar geliştiremez." Yani canlıların statik toplum olup olmamalarına bağlı olarak durumlarının ayrılacağını söylüyor; Arıların(arılar üstünden statik toplumlara sahip tum canlıları genelliyor) zekalarını belli bir seviyeden sonra gelistiremeyecegini söyler, çünkü durağandırlar, durağanlık çürümeye sebep olur geri kalmışlığa yol açar. Aksine bizim türümüz statik değildir, şüphesiz homoerectusla homosapiensin kafalarındaki zeka farkı bile çok fazladır ki, bu fark da arada yaşanan zorluklar ve onlara çözüm bulmaklarlarla açılmıştır, türümüz yeni sorunlarla karsilasip yeni çözümler bulamasaydı, bugün homoerectusdan bir farkımız olmayacaktı. Yenilikler, değişimler zekayı parlatır, durağanlık çürütür. Öncesinde insanların iyi çalışmak için davranışlarının sorumluluğunun kendilerine ait olduğuna inanmak ihtiyaçları olduğunu iddia ettiği için Hawking, burada "yoo arılar da iyi çalışıyor onlar hür iradeye mi inanıyor o zaman" diyebilecek olan aşırı zeki okuyucunun ağzına tabiri caizse daha ağzını açamadan (cevabı) yapıştırıyor. bizim gibi iyi çalışıyor her canlı zaten ama bir noktada ayrılıyoruz diyor. Onlar bizim zeka seviyemizin yanına bile yaklaşamiyor ki diyor, ek olarak, zekaları yükseldikce her canlının bizim gibi düşünmek zorunda kalacaklarını iddia ettiğini -büyük olasılıkla- zannediyorum. Yani, Statik bir toplumken, kafası belli programlamalar hududunda çalışan AMA zekası olmadığı için özgür iradem var mı yok mu sorusunu soramayacak bir durumdan, Statiklikten kurtulup, zekaya sahip olup özgür iradem var mı yok mu sorusunu sorabilecek AMA buna kesin bir cevap vermek acziyetinde olacak bir duruma terfi edecekler diyor Devam ediyor; "Ancak, belli karşılıklı amaçları paylaşan bir özgür fertler topluluğu ortak hedeflerinde işbirliği yapabilirler ve yine yenilikler yapma esnekliğine sahip olabilirler. Böyle bir toplumun, gelişmesi ve değerler sistemini yayması daha olasıdır." Şöyle bir tablo çıkıyor; Diğer canlılarda; toplum statik, yenilik yok, degisim yok, hep aynı şeyler yapılır, dolayısıyla gelişim de yoktur, gelişim yoksa da canli hür iradeye sahip olup olmadığıni sorgulayabilecek bir zeka kapasitesine sahip olamaz. - Programlanmıştır, bunu sorgulayamaz bile Bizde; toplum statik degil (ellerimizi kullanmasını öğrendik demistim diğer canlilardan zekasal olrka üstün olmamiza giden merdivenin ilk basamagi) Toplum statik olmadigi icin gelişim var gelisim zekayı arttırır ve nihayetinde hür iradeye mi sahibim sorusunu sorar - Programlanmis olabilir ama bu sorusunu kesin cevaplandıramaz. Özet Ya zekan yoktur dolayısıyla en baştan "özgür iradem var mı?" sorusunu soracak bilinçten yoksunsundur, soramazsın bu soruyu, konu açılmamıştır bile ya da Zekaya sahip olduktan sonra özgür iradeye inanırsın çünkü kendinin veya davranışlarının, dünyadaki bilince sahip olmayan diğer tüm canlılardan farklı olduğunu gözlemlersin ve bu gözlemlerin de kaçınılmaz bir "ben hür iradeliyim" yanılsamasının peydasıyla sonuçlanır. Toplamak gerekirse Hawking; - tamamen insan davranışlarının tahmin edilebilir olduğunu, dolayısıyla özgür iradenin bir yanılsama olduğunu idda ediyor - zekaları kuvvetlenmiş canlıların, hayatta kalma olasılıklarını arttırdığı icin kaçınılmaz olarak iradenin var olduğunu varsayacaklarını söylüyor. - Ama aynı zamanda da bu davranışların tahmininin fiziksel yasalar yardımıyla yapılamayacağını söylüyor. Neden tahmin edemeyiz? "Çünkü, insan davranışı bilim yasalarından çıkarılmaya çalışılırsa kendi kendine değinmede bulunan sistemlerin mantıksal paradoksuna yakalanılabilir." Diyor Örneğin, geleceği görüp ne olacağını bilirsen onu degistirebilme şansın olur. Gelecege gidip x i 35 yasinda görüp hmm bu herif nede olsa ölmez deyip kendi zamanında x i vurursan ölecektir, dolayısıyla gittiğin gelecekte bu sefer x yaşayamaz. (konuyla alakalı "Muhammed'i Öldüren Adam" diye küçük bir kitap var öneririm, Alfred Bester'in, pdfini bulabilirsiniz) Bu da Hawking'in bahsettiği yasalar üzerinden tahmin etmeye benzer, geleceği yasalardan tahmin edersek, bu bizi geleceği değiştirebilir kılar ki gelecek tahminimiz yanlış çıkar, tekrar tahmin yapmamız gerekir gerekir, tekrar geleceği degistirebilir oluruz, vs vs böyle gider. 2nedenden fizik yasalarını insan davranışlarını tahmin etmek için kullanamayız dedik, İlk olarak denklemleri çözemeyiz. İkinci olarak, kestirimde bulunabilseydik bile, bir kestirimde bulunulması sistemi etkiler ve farklı bir çıktıya yol açabilir. "İnsan davranışı konusunda kestirimde bulunamayacağımız için pekala insanların ne yapacaklarını seçebilen kendi kendine karar verebilen özgür varlıklar oldukları şeklindeki etkili teoriyi de kabul edebiliriz." Diyor ve konuyu noktalıyor; "Özet olarak, bu yazının başlığı bir soruydu: "Her şey belirlenmiş midir?" Yanıt evettir. Fakat pekala olmayabilir de, çünkü neyin belirlenmiş olduğunu hiç bir zaman bilemeyiz." 1- İnsan davranışları tahmin edilebilir 2- bu özgür iradeye sahip olmadığımız anlamına gelir 3- ama bu tahminleri fizik yasalarıyla biz insanlar yapamayacağımızdandır ki 4- insanlar doğal seçilimde zekayla gelen "özgür irade teorisi" ni kabul etmeyi tercih eder.
Kara Delikler ve Bebek Evrenler
Kara Delikler ve Bebek EvrenlerStephen W. Hawking · Sarmal Yayınevi · 2010784 okunma
··
461 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.