Gönderi

"Gök Tanrı nedir? Gökte mi yaşıyor?" "Bu soruyu uzun zamandan beri hocaya soran olmamıştı. Tanrının kendisi bizzat gönüldür. Temiz, duru, üstün huzur diyarı orada olduğu için, tanrıyı yalnızca orada bulabilirsin. Gönül ve dış varlık. Her ikisinin aslını düşün. Gönül dışında ne gibi töre var, dikkatle bak." "Ben dışarıda her şeyi görüyorum ama. Renkleri, yolları, atları..." "Tamam işte. Dışarıda ne varsa, renklerde, ağaçlarda, yollarda, hepsinde tanrı'dan bilgiler var. Bu bilgileri almazsan kötü yolların tohumları saçılır içine." "Hangi bilgi iyi, hangisi kötü, nereden bileyim. Nasıl ayırt ederim?" "Akıllı insan her zaman daha yanılmadan dikkat eder. Dikkatli olursan Tanrı sana en üstün kapıları açar. Dünyanın büyülü bir rüya gibi olduğunu anla. Kendini kaptırmadan, öfkelerine hakim ol. İyiyi de kötü de ayırt eden Tanrıdır. Her zaman temiz olan gönlü Tanrı bilir. Bunu düşün ve başka şeylerle uğraşmayı bırak. Çünkü en üstün töre budur. Bunu anlayan insan Tanrıyı bulur." Oğuz çocuk kalbinde hocasının sözlerini anlamaya, doğru muhakeme etmeye çalışıyordu. Anlayamıyordu. Gökyüzünde parlak güneşi, ayı, yıldızları görebiliyordu. Atlarla bile konuşabiliyordu. Peki ya tanrı? 'Göklere sığmayacak kadar yüceyse, küçücük gönlümde nasıl bulabilirim onu?' diye düşünüyordu. Oğuz, Uluğ Bey'e sormaya devam etti: "Tanrı da güneş gibi parlıyor mu?" Uluğ Bey kısa bir gülücük attıktan sonra sözlerine devam etti: "Gökyüzündeki ayın şavkına kendini kaptırarak avucundaki Cevheri bırakıverme. Her zaman yalnız dış görünüşü arayarak, hazır buza su değildir diye aldanıp kanma. Uyanık ol. Yazın suyuna kış gününde buz derler. Kışın buzuna da yazın su derler. Yanılırsan asıl Tanrıya her şeyi benzetebilirsin. Yanılmazsan eğer Tanrı bizzat senin gönlüne yerleşir. İşte o zaman mercimek kadar kaygı sen de olmaz." "Tamam da nasıl sığıyor içime?" "İçin sükûnet kökünü bulduğunda, küçücük deliğe gökyüzünü kolay ve rahatça sığdıranın, kendisinin de her şeye sığdığını göreceksin. Onsuz bir şey, bir töre, bir yer yoktur. Onun kurtuluşunu istersen eğer seni sayısız, hesapsız yerlerden geçirir. Geçmiş, gelecek ve bugünkü temiz memleketler açıkça senin olur." Son sözler Oğuz'un hoşuna gitmişti. Babasının da birçok ülkeleri vardı.
·
21 views
mahrameva okurunun profil resmi
5 yaşındaki Oğuz'un hocası Uluğ Bey ile gülümseten konuşması. Babası Kara Han şamanların dinine inanıyordu, birçok tanrıları vardı. Oysa Oğuz küçücük kalbinde Bir'i arıyordu...
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.