Gönderi

112 syf.
10/10 puan verdi
Gabriel García Márquez bu romanında, çocukluğunu geçirdiği kasabada gerçekleşmiş bir namus cinayetini kaleme almış. Orijinal adı (İspanyolca) Cronica de Una Muerte Anunciada (İlan edilmiş ölümünün kronolojiği), Türkçe’ye Kırmızı Pazartesi olarak çevrilmiş. Bence, her kitaba konsantre olmalı ve öyle okumalı, ama “Kırmızı Pazartesi” biraz daha fazla konsantrasyon gerektiriyor. Eğer konsantre olmadan okunursa, örgüde ve karakterlerde bir karmaşa yaşayabilirsiniz. Kitap sürükleyici, konu sürekli birilerinin ağzından anlatılıyor. Kısa bir zaman dilimidir “Kırmızı Pazartesi”, ama yoğun bir içeriği vardır. Bazen sohbet ediyormuşsunuz hissi uyandırmıyor değil. Evet bir namus cinayeti hikayesi bu, bir öldürülen ve öldüren de var ortada; bunlar da açıkça ve bilinen. Bunları belirtmiş olmam kitap içeriği hakkında bilgi verdiğimi göstermez, yanılmayınız sakın. Okurken dikkat ediniz, tüm bunlar hemen hemen kitabın başında verilmesine rağmen, asıl üzerinde durulması gereken şaşırtıcı başka bir durum söz konusudur. Aslında biliyor musunuz, bir cinayet romanı olmasına rağmen, cinayeti kimin işlediği çok fazlaca kimsenin umurunda değil, zira bu belli zaten. Cinayetin işlenme süreci, öncesi ve sonrasıyla, irdelenmekle birlikte, cinayetin işleniş biçimi daha çok ele alınmış ve konu edilmiş. Bununla birlikte sosyoekonomik, sosyokültürel yapısıyla toplumu da irdeliyor Márquez romanda. Kadınlara biçilmiş görevler vardır, yeri ve görevleri bellidir, erkeklerin de öyle. Ancak, bizde olduğu gibi onlarda da bekâretin önemi çok büyüktür, ne yazık ki uğruna cinayet bile işlenebilir bu nedenle, gözünü kırpmadan ve acımasızca. Prudencia Cotes'in annesinin şu sözü bu konudaki hassasiyeti göstermeye yetiyor: "Tahmin edebiliyorum, çocuklar, namus meselesi beklemez." Toplumun önem verdiği, kız ve erkeğin yetiştirilmesi, beklentisi ile kadın ve erkeğin yeri ve durumu aşağı yukarı yine bize benziyor sanki. Ana’nın koruma içgüdüsünü görebilirsiniz kızı için ya da erkeğin adamlığı gibi. "Çek elini kızımdan, beyaz adam! Ben hayatta oldukça sen o pınardan içemezsin" diyerek kanatlarını kızının üzerine koruma kalkanı gibi açan Victoria Guzmân’ın annesinin hiddetli tepkisi açıkça bunu ortaya koyuyor. Romanda oldukça fazla karakter olmasına rağmen asıl önemli karakter 22 yaşındaki Santiago Nasar’dır. Babası İbrahim Nasar, iç savaşların ardından Kolombiya’ya Araplarla birlikte gelmiştir (Güney Amerika ülkelerinde Orta Doğu’dan göç eden Arap kökenlilere Türk gözüyle bakılır. Çev.Notu). Özgür, gözü pek, yakışıklı bir gençtir Santiago. Hovardaydı tabiri caizse. Ancak ne var ki Angela yanlış bir adres, sonucu da hayatına mal olmasıydı. Ama şu kanaate de vardım: Suçlu (bilinmesine rağmen) katil/katiller değil şehrin tamamı. Finalde "Santiago, yavrum! Neyin var?" diye bağıran Wene Hala’nın sorusuna yanıt içinizi acıtabilir...
Kırmızı Pazartesi
Kırmızı PazartesiGabriel Garcia Marquez · Can Yayınları · 202178.3k okunma
··
1 plus 1
·
3,444 views
dostamisc okurunun profil resmi
Cinayetten ötesi üstat, adeta ölmüşüz, ağlayanımız yok gerçeği gibi.
Bu yorum görüntülenemiyor
Serpil özer okurunun profil resmi
Bugün okuyup bitirdiğim,etkisinde bi süre daha kalacağım iç sızlatan kitap....
Nina okurunun profil resmi
Kitabı okumadım ama yazdıklarınız merakımı uyandırıyor. Cinayet romanları ile bu romanı birbirinden ayıran, farklı kılan nedir sizce,dostamisc Bey.
dostamisc okurunun profil resmi
Teşekkür ederim
Ayşegülll
Ayşegülll
kardeşim. Burada kitabın çok içine dalmak istemiyorum okumayan arkadaşlara saygı adına. Ancak yorumunuz üzerine söylemeden geçemeyeceğim şeyler olduğu aşikar, bu nedenle özellikle okumayan arkadaşlarımdan özür diliyorum. Kitapta tam olarak namus cinayeti var. Bunu gerek roman akışı içerisinde işlenen temalardan, gerekse diyaloglardan görebiliyoruz. Evet, Flora Miguel ile nişanlı olan kahramanımız Santiago Nasar'ın Angela Vicario ile bir yaklaşımı yok, doğru. Var da demiyorum zaten. Ancak aşağıda vereceğim içeriklere bakıldığında yorumunuza yanıt olarak yaptığım yorum daha anlaşılır olacaktır. 1- Santiago Nasar, boş fincanı elinden almaya geldiğinde kızı bileğinden yakalamıştı. "Artık evcilleştirilecek yaştasın," demişti ona. (s.15) 2- "Tahmin edebiliyorum, çocuklar," demişti kadın da. "Namus meselesi beklemez." (S.101) 3- Sorgu yargıcı, ona dolaylı bir biçimde, öldürülen Santiago Nasar'ın kim olduğunu bilip bilmediğini sorduğunda, kız hiç istifini bozmadan şu yanıtı vermişti: "Beni bu hale getiren adamdır." Bu ifade raporda yer alıyordu... (s.160) 4- ... Ama her ne olursa olsun, kız kardeşinin namusunu temizlemeye karar verdiğinde onun silahlı olabileceğini öngörmüştü. (s.174-175) 5- ... buna karşılık namusunu temizlemek için onu Angela Vicario'yla zorla evlendireceklerini gelmişti aklına. (s.181)
Nihrir okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olmuş,üstat. Namus cinayetidir ama cinayetin arka planı çok karışık ,ülkenin tarihi ve Sosyo-Kültürel yapısı da göz önüne alınmalı kitap okunurken. Yazarın önemli kitaplarından bir tanesidir. Tolstoy'un bir kitabını anımsatır bu kitap bana 'İvan İlyiç’in Ölümü'. Kitabın ismi ,kitabın içeriğini söyler.
dostamisc okurunun profil resmi
Yorumunuzla bulunduğunuz katkı için çok teşekkür ederim üstat. Güzel bir kitaptı açıkçası "Kırmızı Pazartesi". Ancak "İvan İlyiç'in Ölümü" kitabını okumadığımdan bir fikrim yok. Ancak okuduğum ilk kitabı sayesinde Gabriel Garcia Marquez ilgimi çekti doğrusu.
Hıdır Y. okurunun profil resmi
Emin'e son noktasına kadar katılıyorum.belirtmek istediğimde buydu, toplum mu yoksa birey mi suçlu? Yoksa bireyin eylemi toplumun davranışının bir sonucu mu? Bu sorunun cevabını irdelemekte kitap.
dostamisc okurunun profil resmi
Güzel ancak içimizi acıtan gerçeklerimizi de vurgulayan, gözümüze sokan yorumunuz için çok teşekkür ederim Sayın
emin
emin
Bey.
43 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.