Orijinal seriden 300 yıl sonrasında vahşi batı havasında bir dünyada geçen Kanun Alaşımı, aslında bir soylu olan fakat kanun adamlığına bürünmüş Wax'in ailesinin ani ölümüyle birlikte eve geri dönüşünü ve şehirde yaşanan soygunların peşine düşmesini anlatıyor. Açık konuşmak gerekirse her ne kadar son dönemde sinirimi hoplatsa da Brandan Sanderson'ı da Sissoylu'yu da okumayı çok özlemişim. Kitabın bana yaşattığı "tanıdıklık" ve "eve dönme" hissi arka arkaya okuduğum -ve okumakta olduğum- kötü kitaplardan sonra tam da ihtiyacım olan şeydi. Gönül isterdi ki zekice yazılmış bir olay örgüsü okuyoruz diyeyim ama kitabın havası gereği biraz daha doğaçlama yazılmış hissiyatı veriyor. Artık hangi Brandon Sanderson klonu yazdıysa -adam yılda beş kitap falan yayımlıyor, tek kişi olmaları mümkün değil.- ayakta alkışlanmalık bir iş çıkarmış. Kitabın verdiği bu doğaçlama hissi benim çok hoşuma gitti. Hem karakterlerin yapısıyla hoş bir uyum sağlamış hem de seriye fresh bir hava katmış. "Bir insan bir kitaptaki bütün karakterleri de sever mi yahu?" diye soracak olursanız, bu kitap için cevabım evet olur. Açıkcası Sanderson'ın Vin'den sonra aklı başında bir ana karakter yazması beni fazlasıyla mutlu etti. Wax epik fantastik bir romanın ana karakterinden bekleyeceğiniz her şeye sahip. Zeki, komik, cesur ve cazibeli. Ayrıca saçma sapan davranmaktan çekinmeyen bir de ortağı var. Mis gibi ekip. Seriye üçüncü kitabı atlayıp dördüncü kitaptan devam ettiğim için "Zorlanmadın mı?" tarzı bir sürü soru aldım ama olayların üstünden üç yüz yıl geçmiş, kitabın orijinal serideki olaylarla alakası yok, neden zorlanayım ki? Kanun Alaşımı'nda orijinal seri artık tarih derslerinin konusu, ee bizim de tarihle işimiz yok. Arada Kurtarıcı diye Vin'den bahsediliyor, şehrin adı Elendel, bir de bir kere falan Firari adıyla Kelsier'i anmışlar. Bir karakter nasıl harcanır diye bir yazı dizisine başlayıp Brandon Sanderson gömme fikri çık aklımdan. Açık konuşmak gerekirse kitabın adı ne kadar Sissoylu olursa olsun Kanun Alaşımı'nın önceki üç kitapla ne yazım, ne de işleniş şekli aynı. Özellikle dilinin bu kadar basit olması beni fazlasıyla şaşırttı. Akıcı olmasını bekliyordum ama basitlik... Sanırım kitabın kısa olmasının -ya da tuğla yerine kullanamayacak olmanızın mı desem- en büyük sebebi bu. Kitabın paragraflarca süren iç çatışmalar yazma, uzun uzun düşünülen planlar oluşturma, okuyucuya dünyayı anlatmaya çalışma gibi bir endişesi yok. Daha rahat, daha hafif bir havası var. Nihayetinde amacımız dünyayı kurtarmaya çalışmak değil, soygunları önlemek. "Peki kitaptan beklediğin şey bu muydu?" diye soracak olursanız, hayır derdim ama yine de elimdeki malzemeden gayet mutluyum. Kitabı okurken Brandon Sanderson'ın gelişmiş teknoloji anlayışı bana biraz hayatı sorgulattı ama seriye devam etmek için can atıyorum desem yeridir. Gelecek ay kesinlikle elimi beşinci kitaba atmak niyetindeyim umarım hayal kırıklığı yaşamam.

Sissoylu - Kanun AlaşımıBrandon Sanderson · Akılçelen Kitaplar · 2017273 okunma

·

57 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Selin