Gönderi

İşte başıma bir gün böyle bir şey geldi. O kadının kim olduğunu size söylemem yararlı değil, yalnız şunu söyleyebilirim ki, beni gerçekten allak bullak etmese de, edilgen ve açgözlü haliyle çekmişti beni. Açıkçası, bekleneceği gibi iş şöyle böyle oldu. Ama hiç komplekse kapılmadım ve o kişiyi çabucak unuttum, bir daha görmedim. Kadının hiçbir şeyi farkında olmadığını düşünüyordum, dahası bir fikir sahibi olabileceğini bile sanmıyordum. Esasen onun edilgen havası kendisini dünyadan koparıyordu gözümde. Yine de, birkaç hafta sonra onun benim yetersizliklerimi üçüncü bir kişiye açtığını öğrendim. Bunun üzerine biraz aldatıldığım duygusuna kapıldım hemen; kadın sandığım kadar edilgen değilmiş, yargılama gücü eksik değilmiş meğer. Sonra omuz silktim ve güler gibi yaptım. Hatta buna adamakıllı güldüm, bu olayın önemsiz olduğu açıktı. Alçakgönüllülüğün kural olduğu bir alan varsa, tüm beklenmedik yanlarıyla cinsellik değil midir? Hayır, yalnızken bile en kazançlı kim olacak oyunudur bu. Omuz silkmelerime karşın, gerçekte davranışım ne oldu benim? Bu kadını bir süre sonra yeniden gördüm, onu baştan çıkarmak ve kendisine gerçekten sahip olmak için ne gerekiyorsa yaptım. Çok zor olmadı bu: Kadınlar da başarısız kalmayı sevmezler. O andan itibaren, açıkça istemeden, onu üzmeye başladım. Onu bırakıyor ve yeniden alıyordum, uygun olmayan yerlerde ve zamanlarda kendini vermeye zorluyordum, her alanda ona öyle hoyrat davranıyordum ki, sonunda ona bağlandım, tıpkı zindancının tutuklusuna bağlandığı gibi. Bu da, acılı ve zorlama bir zevkin şiddetli kargaşası içinde, kendisini köle eden şeye yüksek sesle saygısını belirtinceye kadar sürdü. O gün ondan uzaklaşmaya başladım. Daha sonra da unuttum onu.
Sayfa 48 - Can Sanat Yayınları, Jean-Baptiste ClamenceKitabı okudu
··
11 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.