Bir kadının suçu nedir sizce? O coğrafyada yaşıyor olması mı? O aileye mensup bir üye olması mı? Doğduğu ve yaşadığı yılların acımasız olması mı? Peki ya yaratılması?
Bu sorulara verilebilecek birden fazla evet yanıtı ve hayır yanıtı vardır. Ama bir kadının suçunun ne olduğunu tanımlayabilecek hiçbir cevap yoktur. Çünkü kadın, insanlığın yaratılışındaki, var oluşundaki en önemli etkendir. Öyle ki bunu bildikleri için kadınların üzerine bu kadar çok gidilir, kanımca.
Firdevs. Dönemin Mısır’ında cahiliyetin mezopotamyasında doğmuş, ölmüş ve yaşamış. Sıralamayı karıştırmadım hayır, çünkü tam olarak öldükten sonra yaşamasına (!) izin verilmiş.
Firdevs; aşkı, zevki, beğeniyi, arzuyu ve yaşamayı bilmiyordu. Çünkü öğrenmesini hiç izin vermediler. Öğrenmesine izin verdikleri hayat; acımasız, dikenleri olan, kanatan bir hayat. Bu zorlu yolculukta ilerleyebilmesi içinde duygularının olmasına izin verilmiyor haliyle. Ve bu durumu şöyle özetliyor Firdevs;
“Yaşam çok sert. Gerçekten yaşayanlar yalnızca ondan daha sert olanlardır.”
İncelemesini yaptığım bu kitapta duyar kasıyormuş gibi gözükebilirim fikrinizce, ama her okuduğum satırda, her başına gelen olayda - ki gerçek bir yaşam öyküsü anlatılıyor - insanlardan daha fazla nefret ettim. Bu çağdan, bu insanlıktan. İslamiyetin arkasına sığınarak suç işleyen kâfirlerden daha fazla iğrendim. İslamiyette bilindiği üzere zina haramdır. Bu durumda Müslüman bir erkek birey bastırılmış ve yasak olan şeyi gerçekleştirebilme zevkini ve mutluluğunu kendi içinde yaşamak için vahşi şekilde cinsel açlık çeker (genelleme değildir). Firdevs’de onların (!) vahşi cinsel açlığını zoraki doyurucu olan, ve buna mecbur bırakılan biridir. Kaldı ki amcası anlaşıldığı üzere bir hocayken, istismari girişimleri oldukça fazla.
Toparlamak gerekirse; kendi cebi için bir kızın ; çocukluğunu, umudunu, hayallerini, ruhunu ve bedenini satan, cahil ve vizyonsuz bir çağın mağduru olan yüzlerce kadından biri Firdevs. Daha fazla kitabı spoiler olmaması için anlatmak istemedim ama bu kitap üzerine sanırım yüzlerce sayfa düşüncelerimi yazabilir öfkemi kusabilirim. O yüzden kısa keseceğim. Ölümüne 48 saat kalan bir idam mahkumunun hikayesini okuyacaksınız. Ve maalesef ölümü onun yaşayabildiği tek özgürlüğü oldu.