Gönderi

bonne nuit
“Senin zayıf yönün de bu” dedi içimdeki ses. “Başkalarının yerine bahaneler üretiyorsun!” Nerdeyse geceydi, işten çıkmış, baştan çıkmış ve hatta yoldan çıkmışlar telaşlı adımlar atıyordu. Hepsinin ortak özelliği dünyanın merkezine kendilerini koymalarıydı. Sürekli haklı oldukları ve tüm savaşlardan galip çıktıkları cam bir kavanozun içinde mutluymuş gibi yaşıyorlardı. Kendilerince diğerlerinden ayrıldıkları özellikleri vardı, zekâ, para, kurnazlık ve rol yapma yeteneği. “İnsanları gözünde büyütmek gibi bir huyun da var.” Limanda yan yana dizilmiş balık lokantalarının ışıkları, bu gece erken uyuyan denizin üzerinde yalancı yakamozlar oluşturuyor, martıların gölgeleri suya düşüyordu. Uzakta deniz ve gökyüzünün birleştiği yerde şimşek çaktı. Yassı bir taş alıp suya fırlattım. Sekseydi bir dilek tutacaktım, olmadı. Bazen sekmez dedim içimden, bazen tutmaz. Taşın düştüğü yerde gittikçe büyüyen ve nihayetinde kaybolan halkalara baktım. İnsanlar da sudaki halkalar gibi, dedim içimdeki sese, ne kadar büyürlerse büyüsünler sonunda kayboluyorlar. Güldü mü, bana mı öyle geldi? Ellerim ceplerimde yürüdüm. Bahardı, ağaçlar çiçek açmış, karanlıklar yeşermişti, ne güzeldi. “Güzel şeyler çabuk bitermiş” deme dedim içimdeki sese. Yıllar önce başka biri söylemişti, öyle de olmuştu. “İnsanların dilediği olur.” Biliyorum kimi farkına varır, kiminin umurunda olmaz. Banklar, sokak köpekleri, yarasalar, evsizler, yüzsüzler… Akordiyon sesini duyunca sokak lambasına doğru ilerledim. Siyahlar giymiş, kabarık siyah saçlı, serçe gibi küçücük bir kadın! “ Bonne nuit”. Hadım canım! Siz o musunuz? Yağmur yağmaya başlayınca şemsiyesini açtı, gülümsedi. “Babam akrobattı, annem de sokak şarkıcısı. Bakamayınca geneleve emanet etmişler beni, orada büyüdüm. Hayatı bilirim. Geceyi de yalnızlığı da. Bu gece senin için, sadece bir şarkı için buradayım.” Gözlerimi kapattım açtım, rüyada mı gerçekte mi olduğumu anlamak için kolumu çimdikledim. Hak etmek için ne yaptım? “Sürekli hak etmek için ne yaptığını sorguluyorsun” dedi içimdeki ses. Serçe güldü. “Belki ben de kendime aynı soruyu soruyorumdur. Belki senin ödülün benim de ödülümdür.” Derin bir nefes aldım. La Vie En Rose. Üç dakikalığına kasabanın tüm ışıkları söndü. Ben ve O! “Bazen seker, bazen tutar” dedi içimdeki ses.
·
10 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.