Gönderi

237 syf.
·
Not rated
Kitapta yazarın ilk başta dediği gibi "Babasından aldıklarını oğluna devretmeye çalışan bir oğlun yazıları" var. Babasından, kendinden, oğlundan, aralarındaki ilişkilerden bahsediyor. Bazı bölümler şiirsel yazılmış. Kitap sıkmadan, akıcı bir şekilde ilerliyor. Maziye özlem var. Bunu okuyucuya hissettiriyor. Pembe ev ile Eski mahalle kültürünü anlatmış. Rob Parsons'un "60 Dakikalığına Baba" kitabından ve başka kaynaklardan alıntılar yapmış. Kitapta Alice Harikalar Diyarında öyküsünün daha doğrusu yazarının bilmediğim kötü bir yönünü gösterdi. Hatta sadece o değil Pamuk Prenses, Uyuyan Güzel, Külkedisi gibi masal kahramanlarının arkasında yatan gerçeğe değinmiş. İlginç buldum. İnternette araştırınca başka kaynaklarda aynı şeylerden bahsetmiş. Kırmızı Başlıklı Kız da bunlardan biri. Freud'un haz ilkesi ile açıklamış. Günümüzün en büyük sorunlarından birine değinmeden geçmemiş. Barbie oyuncağı üzerinden tüketim çağına değinmiş. Pokemon anime çılgınlığına, kartlarına değinmiş. Kapitalizmin, tüketimin insanı nasıl esir aldığını anlatmaya çalışmış. İnsanoğlunun son kalesi olan çocukluğun, nasıl da zincirlendiğini anlatmış. Medyadan biliyoruz ki yazarı sevmeyen bir kitle var. Kendisini pek tanımam ama diyebilirim ki bu kitapta değindiği konular çok güzel. Kitabı yazdığı zaman bir yakınışı var. Ülkeden gitmekle ilgili. Günümüze baktığımız da kendiside o gidenlerden olmuş. İnsan değişiyor sözünün örneğini kendi hayatı üzerinden görüyoruz. Doğadan, sokaktan nasıl koparılıp ekran başına kurulup televizyon esiri olduğumuzu anlatmış. Günümüzde güncellersek televizyonu akıllı telefonlar olarak değiştirebiliriz. Barış Manço dan, Televizyon ile eğitim verilme konusundan bahsetmiş. Her gün okunan andımıza değinmiş. Çağdaş ülkelerde böyle olmaması gerektiğini savunmuş. Erkin Koray'ın kızı damlayı nasıl yetiştirdiğinden, eğitim verdiğinden, onu okula göndermediğinden bahsetmiş. Bu durum aklıma yakın zaman önce okuduğum okulsuz toplum kitabını getirdi. İntihar eden çocuklardan bahsetmiş. Sınav yüzünden umudu sönen yüzbinlerden. Bu sayı günümüzde milyonları buluyor. Simurg efsanesini anlatmış. Simyacı kitabından bahsetmiş. Kendini keşfetme üzerinde durmuş. Counter Strike oyunundan, Savaş oyunlarından, Psikiyatriste giden, sakinleştirici haplardan, hiperaktif dediğimiz çocuğun neden böyle olduğundan bahsetmiş. Bingöl depreminden. Sanırım 2003deki deprem oluyor. Sabahattin Ali ve ölümüne de değinmiş. Özetle içerisinde bir çok konuya değinmiş.
Kırmızı Bisiklet
Kırmızı BisikletCan Dündar · İmge Kitabevi · 20101,880 okunma
·
32 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.