Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

St. Petersburg’ da Son Tango
(Mayıs ayı hikaye etkinliği) hizliresim.com/yK11pC (Resim No:3) İkinci evlilikler bana hep aşka daha yakınmış gibi gelir. Yani iki dulun evliliği. İlkinde üzerinden hamlığı, tecrübesizliği atarsın. Kimi güzeller güzeli karısının ne kadar hızlı çirkinleşebileceğini; kimi de kocasının kalbinin, cüzdanı kadar dolu olmadığını ancak evlenmeyle tecrübe edebilir. Hayatın sillesini yemiş ve artık ne istediğini daha iyi bilen iki insandırlar şimdi. Mutlu bir aile tablosunun, boş hevesler peşinde koşmaya gerek bırakmayacağını anlamış olan bu iki tecrübeli bekar, saadete eskisinden çok daha yakındır. Bu düşüncelerimin etkisiyle olsa gerek daha ilk evliliğimi yapmadan bile ikincisinin hayallerini kurardım. Rahmetli Ayşe şükür ki evliliğe dair düşüncelerimi öğrenmeden bu dünyadan ve benden ayrıldı. N’olmuş ki kızcağıza diye merak edenler için kısaca belirteyim; Evliliğimizin henüz ilk yılında bir trafik kazasında vefat etti. Nerden baksan talihsiz bir evlilikti ikimiz için de. Yanlış anlamayın gaddar biri değilim. Kendisi uzaktan akrabamızdı. Aramızdakine pek evlilik denemezdi. Şartlar bizi aynı evde yaşamaya mecbur etmişti, diyelim. Evliliğimiz sadece düşmanlığını daha yakından gösterebilmesine imkân tanımıştı. Yaşamdan intikam almak için evlenmeyi beklemiş gibiydi. Velhasıl birbirimizde hoş hatıralar bırakmadık. Kendimi ona en yakın hissettiğim an cenazesiydi. Her şeye rağmen eğer cennette karşılaşırsak bir selam veririm. Nihayet ilk aşamayı geçmiştim ve aşk için kendimi daha hazır hissediyordum. Yaşanmaya hazır hislerim, söylenmeyi bekleyen sözlerim, arzu dolu buselerim vardı. Ama gel gör ki bunlardan anlayan yoktu. Ya da ben anlatamıyordum. Bu konudaki tüm tecrübelerim “Beni hiç anlamıyorsun” ile bitmişti. Hiçbirisine “Ulan siz beni anlıyorsunuz sanki” diyememiştim. Kadın ruhundan anlamıyormuşum. Kadınlık kısmını bilemiyorum ama ruh kısmına itirazım var. Aşk derken aklına tektaş gelenlerin bana ruhtan falan söz etmesi sinirlerimi bozuyordu. Yine gerildim, kusura bakmayın. Neyse uzatmayayım, tüm girişimlerim sonuçsuz kalmıştı. Aşk için çöllere düşen ruhum susuzluktan ölmek üzereydi. Anlamıştım bu dünyada kadın cinsinden bana fayda yoktu. Cennete gitmeye çalışıp şansımı hurilerle denemeliydim. Kafayı yememek için kitaplara sığınmıştım ama kitaplara sığındıkça da kafayı yiyorum gibi geliyordu. Romanlardan kendime kız bakmaya başlamıştım. Bir kadının ne düşündüğünü sadece kitaplarda anlayabiliyordum çünkü. Mevcut evliliklerinde mutsuz olanlar önceliğim idi tabi ki. İlk olarak gözüme Bihter’i kestirmiştim. Özünde çok iyi kızdı ama anasına bak kızını al derler ya. Aile terbiyesi almamıştı. Ben de çocuk bakıcısı değildim. Emma Bovary’ e ise içim hiç ısınmamıştı. Aşkta maşkta gözü yoktu bu köylü güzelinin. Tek derdi vardı, Paris kızı olmak. Bana, ünlü ve zengin televizyoncuyla evlenip gününü gün eden zevksiz ve hissiz magazin figürü bir kızı hatırlatıyordu. Edebiyat maceralarımdan sonuç alamamıştım. Kadınlar kitaba girdiğinde de değişmiyordu. Hayatımın aşkını burada da bulamamıştım. Tüm bu huzursuz düşüncelerle boğuşurken onunla karşılaştım: Anna. Bu Rus hanımefendisi hepsinden farklıydı. Kendini çok iyi yetiştirmiş, kültürlü, olgun bir hanımefendiydi. Sadece gerçek aşkın peşindeydi, başka da hiçbir beklentisi yoktu. Aynı benim gibi. Tolstoy halt yemişti. Bu roman böyle bitemezdi. Anna’yı Tren İstasyonunda görür görmez âşık oldum. Yıllardır aradığım oradaydı işte. “Hanımefendi dest-i izdivacınıza talibim.” Yok bu kadar hızlı gidemeyiz. Dalgındı, gözleri nemli gibiydi. Hazin bakışları, pişmanlıklar ve hayal kırıklıklarıyla doluydu. “Hüzün o kadar yakışıyor ki size, ömür boyu sizinle mutsuz olmak isterim.” Tren, istasyona girerken halindeki garipliği ve değişimi sezmiştim. Hemen ona doğru koşmaya başladım. Tam kendini raylara bırakacağı anda yakaladım onu. (Bu sahneyi size tam olarak anlatamayacağım. Çünkü aşka dokunmuştum ve bilincim yerinde değildi. Ama siz Titanik’te Jack’in Rose’u intihardan kurtardığı sahneyi aklınıza getirebilirsiniz.) “Anna!” dedim, “Bu dünyadan aşka hasret gitmeyi hak etmiyoruz. Kendini raylara değil benim kollarıma bırakmalısın. İçimizde kalan, kimselerin analayamadığı aşkı bahşedelim birbirimize. Farz et ki intihar ettin ama ölen sadece kırgınlıkların. Hem az önce sana dokunduğumda benim de yaşadığım ölüm gibi bir şeydi. Gel, bu iki ölü, aşkın dünyasında tekrar dirilsinler ve ‘sonsuza dek mutlu yaşasınlar.’ Kaygılarla, aldatmalarla, dertlerle, kötülüklerle dolu şu hayatın üstünde dans edelim seninle. “Bana bu dansı lütfeder misin?” “Por una Cabeza” çalıyor. Tango yapacağız seninle. Neden tango biliyor musun? ‘Scent of a Woman’ filminde geçer: “Tangoda hata olmaz. Hayat gibi değildir. Basittir, tangoyu muhteşem yapan budur. Hata yapsan, ayakların dolansa bile tangoya devam edersin.” Biz de öyle yapacağız Anna. Hata da yapsak ayaklarımız da dolansa devam edeceğiz. Bu aşkı, hayatın kalıplarından kurtarıp kurallarını kendimizin koyduğu bir dünyada yaşatacağız. ‘Anlaşılmak’ gibi dertlerimiz olmayacak. Tek meşguliyetimiz birbirimizi sevmek olacak. Yüzüğüm yok, elini elime verişini söz sayıyorum. Bu dans, artık sen gidersen ben ölürüm manasına geliyor, ona göre. Bu arada şu senin ihtiyar var ya ‘bütün mutlu aileler birbirine benzer’ diyen, fena halde yanılıyor. Çünkü avuçlarıma koyduğun bu mutluluk benzersiz…
··
127 görüntüleme
Sultannn okurunun profil resmi
Hikayeniz çok etkileyici. Erkekler eşlerinin cenazesinde kendilerine kadın bakarmış. Öyle derler yani, ne derece doğru bilmem tabi. Ama dediğiniz gibi de ikinci eşler her zaman daha şanslı olurmuş. İlk kadının çektiği çile yanına kalır, ikincisi ise sefasını sürermiş. Gerçi sizin kastettiğiniz daha farklı, ama aynı kapıya çıkar sanırım. Sonuçta ikinci evlilikler daha iyi olurmuş. "Kendimi ona en yakın hissettiğim an cenazesiydi" sözü beni çok etkiledi. Yaşanmışların aslında hiç yaşanmadığını ne güzel özetliyor. Devamını en kısa zamanda okumayı ümit ediyorum. Tebrikler.
Çetin Öcalan okurunun profil resmi
Güzel yorumunuz için çok teşekkür ediyorum hocam. Beğenmenize sevindim. Erkekleri bu kadar gamsız olarak görmeyelim lütfen, yeni bir evlilik için en azından cenazenin kırkı çıksın diye beklerler:)
1 sonraki yanıtı göster
Erhan okurunun profil resmi
Elinize sağlık, hoş ve sonsuz bir öykü yazmışsınız bize. Herkes merak etti, Anna anladı mı dediğinizi, ne dedi sonra:) Bir de ikinci eş olayı vardır elbette, -erkekler daha pişman olur genelde, ikinciyi el üstünde tutarlar- amaevlenmeden önce böyle düşünen birisi oldupunu bilmiyordum açıkçası. Yazık olmuş karakterinizin vefat eden eşine:) Söylediim gibi hoş ve akıcı bir öykü, teşekkürler etkinliğe katkınız için.
Çetin Öcalan okurunun profil resmi
Öncelikle bu güzel etkinlik için ben size teşekkür ediyorum. Bir şeyler yazmamıza vesile oldu. Hikayede Anna’nın cevabı benim için de muamma, umarım mutlu olurlar:) İnşallah ikincinin yolunu gözlemeden ilkinde tutturur herkes mutluluğu:) vakit ayırıp okuduğunuz için teşekkür ediyorum, iyi bayramlar
1 sonraki yanıtı göster
FatmaYıldız okurunun profil resmi
Bir anneanne atasözü der ki " bir erkeğin ikinci karısı olacaksın, birinciyi telef eder ikinci de ehilleşir" burdan yola çıkarsak giriş cümlenize hak vermemek elde değil. Romanlardan karakter seçmek bence de çok makul bir davranış öykünüzün karakteriyle hemfikirim ben de Robert Longdon'u seçmiştim ama Anna ve aşkın ve tutkunun dansı tangoyla başlayan bir birliktelik kadar tutkulu değil bizimkisi tabi hep bir asistan hoca formatında yine de olsun. Çetin Bey çok uzattım ama ben bu öyküye hayran kaldım nasıl ki bitmesin diye okuduysam yorumu da bitiremiyorum kaleminize sağlık gerek incelemelerinizle gerek öykülerle yazdıklarınıza sıklıkla denk gelmek ümidiyle...
Çetin Öcalan okurunun profil resmi
Bu anaanne sözünü daha önce duysaydım öykünün giriş cümlesi değişebilirdi:)Sizin hikaye de çok güzelmiş, belki okuruz bir gün:) Beni mahcup edecek kadar güzel olan yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Beğeniniz hem mutlu hem motive edici. Eksik olmayın Fatma hanım.
Neşe okurunun profil resmi
Fotoğraf insanın elini kaleme uzatan bir duyguya dokunuyor. Ben çok etkilenmiştim. Siz de ne güzel yazmışsınız. Kaleminize sağlık.
Çetin Öcalan okurunun profil resmi
Fotoğrafı görünce ben de sizinkine benzer duygular yaşadım. Vakit ayırıp okuduğunuz ve beğeniniz için çok teşekkür ediyorum.
Bu yorum görüntülenemiyor
Osman Y. okurunun profil resmi
Ne yaptınız Çetin Bey kardeşim böyle , 20'li yaşlarımda olsaydım aşka inanasım gelirdi :) Bekara karı boşamak kolay derler , evliye de 2. Evlilik hayalleri mi kolay , bilemedim :) Güzel hikaye için teşekkürler..
Çetin Öcalan okurunun profil resmi
Hiçbir şey için geç değil:) Gerçi benim mesajım ‘böyle şeyler sadece romanlarda olur’ du, ama olsun:) vakit ayırıp okuduğunuz ve yorumunuz için çok teşekkür ediyorum
Zeyneb Öztürk okurunun profil resmi
Çok güzel ya... Tebessüm ederken bitivermiş.. Kaleminize saglık:)
Çetin Öcalan okurunun profil resmi
Tebessüme vesile olabildiysem mutlu olurum:) vaktinizi ayırdığınız ve beğeniniz için çok teşekkür ediyorum.
Pol Gara  Yeşim Firûzan okurunun profil resmi
Harika ya... 💐🦋🌼🤭 Scent Of a Woman dizisi de güzeldi bu arada 😊 Kore drama izlemenize şaşırdım 🤭😊 Yüreğinize sağlık Çetin Bey, hayata farklı bir açıdan bakmışsınız. 🙂
Çetin Öcalan okurunun profil resmi
Scent of a woman, benim kastettiğim Al Pacino’nun filmiydi. Kore yapımını bilmiyordum ama tavsiye ediyorsanız Kore dizileriyle tanışırım belki:) vakit ayırıp okumanız mutlu etti, beğenmeniz sevindirdi, çok teşekkür ediyorum...
3 sonraki yanıtı göster
Hatice Kavlak okurunun profil resmi
Çok güzel bir hikaye.. Zevkle ve çok beğenerek okudum. Kaleminize sağlık. 🌿
Çetin Öcalan okurunun profil resmi
Beğenmeniz beni mutlu etti. Vaktinizi ayırdığınız ve güzel yorumunuz için teşekkür ediyorum.
18 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.