Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

631 syf.
10/10 puan verdi
TUZAĞA DÜŞTÜK!!
Nereden başlayalım?:) Plaine Monceau Semtinde, 17. Arrondissement'da, Médéric, Jadin, De Chazelles ve Léon Jost sokaklarının oluşturduğu dörtgeni yanlamasına kesen Simon Crubellier Sokağı'nın aşağı yukarı ortasındaki binadayız. Serdik bütün parçaları önümüze. Elimizdeki yapboz tamamen bitince anlam kazanacak, biliyoruz. Tıpkı Perec'in söylediği gibi, tek kişilik bir oyun değil yapboz. Çünkü o, yapabileceğimiz her yerleştirme hareketini daha biz oyuna başlamadan hesaplamış hatta kararlaştırmış. Bütün kombinasyonları incelemiş. Daha başlarda öyle bir tasvir yeteneğiyle karşılaşıyoruz ki, Perec'in o hiçbir ayrıntıyı atlamayan zihninin alnından öpmek geliyor içimizden. Başta söylediğim gibi nereden başlamak lazım acaba. Çünkü kitabın sonunda (553. sayfada) binanın bir planı yer alıyor. Baştan itibaren daire daire, oda oda, en ince ayrıntısına kadar tasvir ettiği mekanları, bu planlara bakarak zihnimizde canlandırmamız daha kolay olacak. Kitabın başında da Jules Verne'in muhteşem bir sözü var; "BAK, BÜTÜN GÖZLERİNLE BAK. " Zira başka türlü; odalar, tablolar, kirişler, duvarlar, küllük, kitap, rom şişesi, lavabodaki açılır kapanır iskembe, bilekteki bileklik, patates soyucu, Vergi Hukuku kitabı...hatta ve hatta sol elin işaret ve baş parmağı arasında tüten sigaraya kadar, atladığı hiçbir ayrıntı olmadığını ancak bu şekilde anlamaya yaklaşabiliriz. Eminim yerde, duvar dibinde bir karınca olsaydı, hayal dünyasında, renginden kaç bacağı olduğuna kadar her şeyi tek tek, hiç atlamadan yazardı. Bu kadar ayrıntı ne işimize yarayacak, diyebilirsiniz. Aslında bence bütün bu detayları zihnimizdeki resme oturtmamız çok ama çok zor. Buna rağmen belki bir yerinden yakalayacağımız bu parça,tüm diğerleri gibi, yapbozumuzun şekillenen ilk kısmı olabilir. 92 yıllık bir zaman dilimini 99 bölüme sığdıran altı kısıma ayrılmış bir kitaptan söz ediyorum. Içerisinde sayısız öykü, sayısız hayat, sayısız insan, sayısız eşya ve sayısız detayla acayip bir düzensizlik barındırıyor. Bize gereksiz gibi görünen her şeyin on yıl boyunca tasarlanmış olduğunu bilmek, tahammül eşiğimizi bir nebze daha yükseltiyor. Önce çerçeveyi çizip (ne kadar mümkünse artık) sonra iç dizaynın keyfine varmak gerekiyor. Yer yer gülerek, gömülerek en çok da sorgulayıp anlamaya çalışarak. Elimizden gelenin kesinlikle en iyisi bu. Ilk kısımda ayrıntının ayrıntısının tasvirlerini okuyoruz. Tamamına yakını mekan ve eşya tasvirleri. Mesela bir ilk yardım çantasının içerisindeki hidrofil kompreslerden anlatmaya başlıyor ta ki kaç yıl garantili olduğuna kadar. Sürücü avadanlığı mı dersiniz kampçılar için kamping konteyneri mi, gördüğü hiçbir şeyi atlamıyor. Sürekli tasvir okumak oldukça zorlayıcı. Fakat kitabın bölümlere (99 bölüme) ayrılmış olması en azından zorluğu parçalara ayırmamızı sağlıyor. Ikinci kısımdan itibaren kişilik tasvirlerine ışık tutan kısa öyküler yoğunlaşıyor. Bunca karmaşanın içerisinde duygu yüklü bir şeyler de var mıdır acaba derken Sven Ericsson'un öldürdüğü Elizabeth de Beaumont'un hikayesiyle karşılaşıyorum. Birbirlerine yazdıkları mektuplar, aradığımdan çok daha fazlasını sunuyor bana. Nelerle karşılaşacağımızı önceden kestirmemiz çok zor. Mesela Üç Adam Tarikatı bunlardan biri. Katılmak için ne yapmamız gerekli acaba?:) 2020 yılında hepimiz katılmış olacakmışız çünkü. Şaka bir yana ayrıntının ayrıntısını mı arıyorsunuz? Doğru adrestesiniz. Beş yüz değişik limanda, beş yüz değişik manzara yapmak için yola çıkan Bartlebooth'un hikayesinden, resimli tabakta tasvir edilen sütlü kakao içmeye hazırlanan ropdöşambrlı adama, hatta Dinteville Usulü Çağanoz Salatasına kadar daldan dala konarak ilerliyorsunuz. Çok farklı ve bağımsız parçaların arasında gezinip duruyorsunuz. Mesela 50. bölümde oldukça keyifli bir polisiye öykü karşımıza çıkıyor. Skandal ve intihar arasına gerilmiş bir ip gibi. O ip, Zeitgeber'in mi boynuna dolanıyor, yoksa okurun mu, bilemiyorsunuz.. Hadi, biraz daha zorlayalım hayal gücümüzü; Binbir Gece Masallarına, Sultan Şehriyar'a ne derdiniz? Ya da duvarda asılı olan besmelenin, anlamıyla birlikte tasvir edilişine? Dile gelecek olursak, büyük çoğunluğu, sonuna 'var' sözcüğünü getirerek tamamlayabileceğimiz türden isim cümleleri. Geniş zamanda yapılan tasvirler, şimdiki zamanda geçen olaylar, dilek-şart kipleri derken, rahatsız edici olmayan ama karmakarışık bir zaman çıkıyor ortaya. Franz Kafka'dan Marcel Proust'a, Stendhal'dan James Joyce'a kadar otuz edebiyat devinden hafifçe değiştirilmiş alıntılar içerdiği , kitabin hamiş kısmında belirtilen metinin dili, onca karışıklığa rağmen akıcı. Kitabın her sayfasında başka bir öyküyle karşılaşmanız mümkün. Içerisinden bambaşka hayatların fışkırdığı böyle bir kitaba daha önce rastlamamıştım. Çözdük çözdük çözdük..bütün parçaları yerleştirdik, son bir tane kaldı geriye. Bitirdik mi?.. Hayır! Tuzağa düştük.. "Tarih 23 Haziran 1975 ve saat akşamın sekizine yaklaşmakta.." Madam Berger için de, Cinoc için de, Matmazel Crespi ve Doktor Dintevelli için de. Herkes için kitabın sonu. Özellikle yapbozun başında ölen Bartlebooth için. Elinde eksik olan son parça var. Yapbozdaki son boşluk X şeklinde ama Bartlebooth'un cansız parmakları arasında bir W var.. Dedim size, tuzağa düştük! Başa dönüyoruz.. Keyifli okumalar..:)
Yaşam Kullanma Kılavuzu
Yaşam Kullanma KılavuzuGeorges Perec · Yapı Kredi Yayınları · 1996138 okunma
··
1.753 görüntüleme
Leylm okurunun profil resmi
Dediğin gibi tasvirlerin çokluğundan yorulanlardanım ben de. Daha bol zaman, daha sakin bir yaşamla zevk alabilir miydim, bilmiyorum. Buna rağmen inceleme merak ettirdi. Ellerine sağlık cânânım ;))
Liliyar okurunun profil resmi
Ilk kısım özellikle komple tasvir diyebilirim. Gerçekten oldukça yorucu. Okuduğun için ben teşekkür ederim kelebek. :))
Uğur Karabürk okurunun profil resmi
konu enteresan merak ettim
Liliyar okurunun profil resmi
Fazlasıyla..
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.