Gönderi

666 syf.
·
Not rated
·
Read in 11 days
DOSTOYEVSKİ’DEN BİR “BASTARD” ROMANI
Bir süredir uzak kaldığım Dostoyevski okumalarına, beş büyük romanından (Suç ve Ceza, Karamazov Kardeşler, Budala, Ecinniler ve Delikanlı) biri olan ve en zayıfı olarak bilinen Delikanlı’yla döndüm. Dostoyevski, Sibirya’dan hapis arkadaşı D.I.İlyinski’nin başından geçen olaylarla Karamazov Kardeşler’in ilk taslağını oluşturmuşken Bir Yazarın Günlüğü’nde Ocak 1876 tarihli notunda “Nikolay Alekseyeviç Nekrasov benden, Oteçestvennıye Zapiski (Yurt Notları) için bir roman yazmamı istediğinde, neredeyse Babalar ve Oğulları’na başlıyordum ama kendime engel oldum; iyi ki olmuşum, çünkü hazır değildim. Bu arada fikrimin ilk teşebbüsü olan Delikanlı’yı yazıyordum.” der. Delikanlı, Dostoyevski’nin politik görüşleriyle taban tabana zıt görüşleri olan Nekrasov’un gazetesinde basılmış ve politik bakımdan karşı çıkılmasından korktuğundan; ahlak, ahlak ülküsü, politika ve din ile bunların birbirleriyle ilişkilerini, diğer romanlarının aksine derinlemesine irdelemediği, yüzeysel dokundurmalarla iktifa ettiği, bu konulara ilişkin sayfalar oluşturan tiradların bulunmadığı, ağırlıklı olarak olaylardan ve diyaloglardan müteşekkil bir roman. Edward Hallet Carr, bu romana ilişkin Dostoyevski biyografisinde; “Eğer Dostoyevski sıradan bir filozof ve mükemmel bir psikologsa, diyebiliriz ki, Delikanlı diğer büyük romanlarından daha fazla incelenmeye değer ve eleştirmenlerin elbirliğiyle onu en düşük dereceye indirmeleri yanlıştır. Fakat yazarının mükemmel usta olduğu bir alanda bulunmasına rağmen, Delikanlı’nın bir başarısızlık olduğu kabul edilmelidir. Kalemini tarafsız konulara hapseden tedbirli olma kaygısı, dehasının hareketine önemli bir engel olmuştur.” Dosteyvski; “Birinci şahıstan yaz. ‘Ben’ kelimesiyle başla.” diye yazarak notlarına, anlatıcı konusundaki önemli sorunu da çözüme kavuşturuyor. Birinci şahıs anlatıcı okura hitaben; “Dayanamadım artık, yaşam yolunda ilk adımlarımın anılarını, elinizdeki bu anıları yazmaya karar verdim.” diyerek başlar ve “son bir yılda başından geçenleri en ince ayrıntısına varana dek yazmak ihtiyacının, her şeyden önce, içinde duyduğu çok güçlü, önüne geçemediği bir istekten doğduğunu” belirtir. Arkadiy Makaroviç Dolgorukiy isimli piç ‘Delikanlı’mız liseyi yeni bitirmiş yirmi bir yaşındadır. ‘Yasal babam, Versilovların eski kölesi Makar İvanoviç Dolgorukiy’dir. Her ne kadar sözcüğün tam anlamıyla yasadışı bir evlat olduğumdan kimsenin bir kuşkusu yoksa da, yasal bir babamın olması yasal bir evlat sayılmama yetiyor.’ Efenim bu 50 yaşındaki köylü köle Makar İvanoviç evlenmek istiyor(kölelerin evliliği efendilerin isteğine bağlı) ve Sofya Andreyevna ( 18 yaşında köle kız ve Piçimizin annesi) birkaç yıl önce öksüz kalmış, yine Versilovların köle köylülerinden babası son nefesini vermeden önce Makar İvanoviç’i çağırıp kızını göstererek “Büyüt ve evlen onunla.” demesinmiymiş. Sonuç olarak Makar İvanoviç ile Sofya Andreyevna evleniyorlar. Gel zaman git zaman 25 yaşında, iki çocuklu dul, soylu efendi Andrey Petroviç Versilov köye teşrif ediyor ve kendi ifadesiyle ‘aralarında bir aşk serüveni falan geçmeden, her şeyin öylece oluverdiği’ bir şekilde Sofya Andreyevna’yı iğfal ederek “Piç Delikanlı”nın tohumunu atıyor. Piç Delikanlı, doğar doğmaz, sağda solda, yurtlarda eğitiliyor liseye kadar. Anne ve babasını bir iki kez görüyor 21 yaşına kadar. Sürekli hayaller aleminde yaşayan ‘Piç Delikanlı’mız Tuşar isimli birinin evinde eğitim görürken; ilk dayağını yiyor, piçliğini keşfediyor, uşak gibi kullanılıyor. Romanın önemli topiclerinden biri olan ‘dilenci gibi yaşa ama Karun kadar zengin, güçlü ve yalnız ol’ şeklinde özetlenecek ‘Rothschild ülküsü’nü ediniyor. Anıların anlatılmaya başlandığı 19 Eylül’de biyolojik babası tarafından liseyi okuduğu Moskova’dan Petersburg’a çağrılıyor ve olaylar akıyor… Yaşlı ve zengin, üvey kızkardeşi Anna Andreyevna’nın hamisi ve parası için evlenmeye çalıştığı bir prensin yanına hiçbir iş yapmadığı bir işe veriliyor. Babasının hem aşık hem düşman olduğu, bu yaşlı prensin kızı Katerina Nikolayevna’ya kendisi de aşık oluyor. Kraft isimli bir genç tabancayla kendisini vuruyor, Olya isimli bir genç kız kendini asıyor… Parasını batırmış Versilov’un kazanmak üzere olduğu veraset davasını vicdanen haksızlığa sürükleyecek ve Katerina Nikolayevna’nın babasıyla arasını açıp parasız kalmasına neden olacak “ İKİ MEKTUP” yine romanın ikinci önemli topic. Eli yüzü düzgün şekilde bir özeti yapılamayacak kadar girift ve kaotik bulduğumdan içerikten çıkıp yeniden genel yargılara geçiyorum. Mükemmel bir psikolog olarak addedilecek Dostoyevski’nin bu romanında yine; ayılıp bayılan histerik kadınlar, bir aşırı gururlu bir dilenci ruhlu insanlar, yeraltı, öteki, henüz Freud’un bulmadığı ve Dostoyevski’nin “eş” dediği insan ruhundaki ikiliğin aşağı öğesini oluşturan bilinçsiz insan ya da bilindışı cehennemi, Oedipus kompleksi, Rus ruhu… BİR DÜŞÜNCE: Acaba Oğuz Atay, Günlük’ünde yazmayı planladığını söylediği, yazmak için okumalar yaptığı, notlar aldığı “Türkiye’nin Ruhu” isimli muhayyel kitabının fikrini; çok sevdiği, yeni tanıştığı insanlara yönelttiği ‘Dostoyevski okudun mu?’ sorusuna menfi cevap verenlere ehemmiyet vermeyecek kadar çok sevdiği, Dostoyevski’nin romanlarında sıkça geçen “Rus Ruhu” olgusundan mı edinmiştir? Bence gayet olası. BİR ÖNERİ: Neden Dostoyevski okumalıyız diyenlere youtube.com/watch?v=X9JJimr...
Delikanlı
DelikanlıFyodor Dostoyevski · İletişim Yayınevi · 20203,559 okunma
··
175 views
Roquentin okurunun profil resmi
Ya kitabı niye anlattın 😂 Türkan Şoray 'ın bir filmi vardı küçük çocuğu ona veriyorlardı, büyüt evlen diye ona benzettim o bölümü. Kitabı iletişimden okumak lazım bir çeviriden daha fazlası. Yalın Alpay'lı final de çok başarılı.
Homo Hereticus okurunun profil resmi
Kitaba çok girdim sayılmaz aslında. Piç diyorsak piçliği nereden, nasıl onu vermek istedim. Yoksa yok yere Delikanlı’ya piç demiş gibi görünecektim 😁 biliyorum o filmi 😂
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.