Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Yeni Türkiye'nin sanatçıları, "muhalif aydınları", her şeyin esprisi, her şeyin değersizliği; Bartu Küçükçağlayan ve Melikşah Altuntaş üzerine bir kaç not: Bu yazdıklarım bu kadar alakasız ve bir o kadar da alakalı başlıklar aslında. Türkiye'nin ve dünyanın içinde bulunduğu kepaze siyasi ve kültürel durum sebebiyle ülkemiz sanatçılarından da çok şey beklediğim yok aslında. Sanatçı profilleri siyasi örgütlerin gücüyle orantılı gelişiyor ya da geriye gidiyor, bu kuşkusuz. İktidarda AKP gibi bir yapı varken ve sol örgütlerin büyük çoğunluğu iktidar baskısı ve geçmişte öngörülemeyen stratejik hatalar sebebiyle gün gün erirken ne yazık ki bizim sözde aydınlarımız ya da ileri insanlarımız da Bartu Küçükçağlayan ya da Melikşah Altuntaş gibiler oluveriyor. Toplumun değerleriyle istediği gibi dalga geçebilen "cesur" insanlar... Ama aynı zamanda iş Akp eleştirisine gelince hiçbir şekilde, hiçbir söz edemeyen cesur insanlar. Süleyman Soylu'dan korkuyorlar belki de. Bilemiyorum. Neyse... Bu arkadaşlar savaş karşıtı aynı zamanda. Savaş karşıtı demişken biraz çocukluğuma gidiyorum. Gecekondu mahallemizde, evimizin yanında bir kömürlükte ellerinde elektro gitarı, bass gitarı, bidonlardan yapma bir bateri ile rock grubu çalışması yapıyor ağabeylerimiz ve arkadaşlarımız. Birinin tişörtünde Che var, birinde "katil ABD" yazıyor. Beste yapıyorlar, aşk üzerine ya da Irak'ta öldürülen çocuklar üzerine. Çamurlu yollarda enstrümanları ile yürüyorlar, su geçiren "çakma" ayakkabılarıyla yakın oldukları tüm muhalif siyasi örgütlerin konserlerine, işçi grevlerine desteğe gidiyorlar. Sahneye yine çamurlu ayakkabılarla çıkıyorlar. Ama sorun değil çünkü karşılarında onlar gibi işçiler, yoksullar var. Onların da ayakkabısı çakma! Bir de başka bir dünya var. Annesi-babası şair, ressam çocuklar var. Kadıköy'de sergilerde büyüyorlar, gelecekte "ünlü" olmamaları için hiçbir sebep olmayan arkadaşlar. Hani yukarıda savaş karşıtı diye yazdığım iki isim mesela... Bu ekip Coca Cola'nın düzenlediği Rock'n Coke festivalinde bağırıyorlar, "ingilizce!" Çamurlu ayakkabılı müzisyenler ise BarışaRock festivalinde... Herhangi bir festivali savunduğum yok, eleştirim var. * * * Amerika-İsrail Coca Cola satıyor, mermi alıyor. Sonra Filistin'de, Irak'ta ve daha bir çok ülkede çocukları katlediyor. Evet bu klişe cümle ve evet "artık duyar kasma" cümlesi. Ama çocuklar ölüyor hala senin duyarın olsa da, olmasa da... Dalga geçiliyor böyle şeylerle artık Türkiye'de. Affeyleyin, Yeni Türkiye'de. * * * Çağımızda kitap okuyamama salgını var, herkes farkında. Çok az sayıda insan düzenli kitap okuyor ve bu insanların geneli yeni Türkiye'de doğmamış insanlar. Az kitap okunuyor ama yine de Ahmet Ümit, Orhan Pamuk vb. hiç değilse edebiyat çalışmaları satılıyor Türkiye'de, okunuyor. Çokça geriye giden şey şiir. Çok az şair çıkıyor ve çok az kişi şiir okuyup yorumluyor. Şiir, eski anlamını ve inandırıcılığını yitiriyor. Sebeplerinden biri de yeni insanlığın derine inmeme isteği. Yeni insanlığın bu hastalıklı, "esprili" dünyasından Bartu Küçükçağlayan ve Melikşah Altuntaş da eksik kalmıyor. Türkiye'de her komik şey bitmiş, her sorun bitmiş gibi yılların tiyatro, sahne emekçilerinin şiir okumalarıyla dalga geçiyorlar. Fakat bu da bir yere kadar çok önemli değil bence. Yetmiyor! 1977 1 Mayıs'ında katledilen onlarca insanla, işçi sınıfıyla, aydınlarla dalga geçiyorlar. Biri bir ara diyor ki "işçi sınıfı mı var ya?" Altında gülenlerden biri popcu Edis. İnsanlara küfür ederek para kazanan ve cinsel tercihini bu yönde pazarlayan başka biri. O, bu, şu, onlar ve bunlar. * * * Aşık Feyzullah Çınar birçok albümü var iken çalıştığı çöp kamyonundan düşerek hayatını kaybetti. Bu listeye on tane örnek yazdım, sonra sildim. Bir kaç gün önce İbrahim Gökçek hayatını kaybetti!
·
191 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.