Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

268 syf.
6/10 puan verdi
·
Beğendi
Küçük hatalar, büyük sapmalar
Bir keresinde Cüneyt Arkın bir televizyon programına çıkmıştı ve programın seyircilerinden birisi Arkın’a “Neden Yeşilçam sineması fakir oğlan- zengin kız hikayelerine takıldı, oysa dünya sineması daha geniş çerçevelere sahip?” diye sorduğunda, Cüneyt Arkın, o dönemde sinemanın popüler filmi olan Titanik’ten örnek vererek, “Neden ki, hala dünya sineması da fakir oğlan - zengin kız konularını kullanıyor ve milyonlarca insan da o filmleri seyrediyor, sizlerin ayıla bayıla seyrettiğiniz Titanik’in de ana teması fakir oğlan - zengin kız değil mi?” demişti. İtiraz edilebilecek bir çok nokta olsa da, cevabın genel çerçevesinin zekice olduğunu söyleyebiliriz. Muhtemelen Shakespeare’den bu yana edebiyatın çerçevesi çok fazla değişmedi. Fakir oğlan ve zengin kız ya da tam tersi mevzuu da hala çok fazla dikkat çeken bir hikaye konusu. Sally Rooney’in “Normal İnsanlar” romanının da bir fakir oğlan - zengin kız romanı olduğu söylenebilir ama bu sadece kitaba kaba bir çerçeve çizmek olur. Bir yanıyla bir gençlik romanı da olduğu söylenebilir. Ancak sadece bu tanım da roman için eksik kalır. Belki 1980-1999 yılları arasında doğanların için tanımlanan Y kuşağının (Milenyum Sakinleri), gençlik dönemlerine dair dünya, ilişkiler ve toplum algısına bir bakış olarak da tarif edebiliriz romanın ana konusunu.  Roman 2011 yılı Ocak ayından başlıyor ve 2015 yılı Şubat ayında sonlanıyor. Connell ve Marianne’nin lise son yıllarından üniversite son yıllarına kadar uzanıyor. Romanın en ilgi çeken noktası, gençlerin, iki cins arasında ilişkileri için kullanılan geleneksel tanımları devre dışı bırakmaları. Çıkma, flört, sevgililik, aşk, cinsel ilişki olarak tanımlanabilecek basamaklar bu birliktelikte alt üst olmuş durumda. Ne zaman sevgili, ne zaman arkadaş, ne zaman dost, ne zaman aşık olduklarının bilinemediği bir beş yılı takip ediyoruz.  Romanı ilginç kılan özelliklerden birisi, sahnenin İrlanda olması. Hatta önemli bir kısmı Dublin’de geçiyor. Gerçi romanın güçlü bir arka plana sahip olduğunu söylemek güç. Gerek sosyal gerek siyasal yapıyı çok fazla hissettirmiyor. Sadece iki başat karakterin sol siyasi görüşlere yakın olduğunu, Connell’in sosyalist siyasetçilere oy attığını, Filistin meselesinde İsrail karşıtı olduğunu, dindar olmadığını, kiliseye sadece cenazelerde girdiğini biliyoruz. Örneğin Connell, sohbetlerinin ilk ilerlediği dönemde Marianne’ye Komünist Manifastoyu okumasını öneriyor. Ama ikisi de aktif siyasetin içinde değiller. Hatta Connell üniversite döneminde hafta sonları ve yaz tatillerinde çalışmak zorunda kalacak kadar ekonomik güçlük içinde.  Romanın ilişkiler hususunda en dikkat çektiği yön, bir ilişkide tarafların birbirlerine söylediklerinden çok söylemedikleri ya da söyleyemediklerinin daha belirleyici olduğu. Söyleyemem hali, Connell ile Marianne arasındaki ilişkide sürekli bir kopukluk yaratıyor. O kopukluklar o seviyeye varıyor ki, dönem dönem birbirlerinden farklı sevgililer edinmelerine neden oluyor. Oysa ilişkileri devam ediyor, sadece isim değiştiriyor ve eninde sonunda bir araya gelmeyi başarıyorlar.  Gençliğin, “hayatın ufacık bir karar yüzünden değişebildiği o tuhaf dönem” olduğunu ispatlayan bir roman olduğunu söyleyebiliriz. Marianne’nin kararları bu çerçevede oldukça sorunlu, Connell güçlü bir anksiyete geçirse de, daha az hata yapan taraf gözüküyor. Arkasında oldukça güçlü duran ve Mariannelerin evinin temizlikçisi olan annesinin bunda etkisi olabilir. Annesinin bir gün Connell’e söylediği “seni o güzel sosyalist değerlerle büyüten benim” sözünün, Connell’ı daha güçlü kılan etken olup olmadığı ise romanının merak uyandıran noktalarından birisi.  Sally Rooney Türkçe’de iki kitabı yayınlanmış genç bir yazar. Gelecek vaat eden bir isim olduğuna şüphe yok. Takip etmekte fayda var.
Normal People
Normal PeopleSally Rooney · Hogarth Press · 20196,2bin okunma
·
107 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.