Gönderi
gizemli bir zekanın ilettiği kutsal bir vahiy.
Bu yalnızca Bilim kurgu kitabı değildir.
Adeta yeni bir din ve onun ilahi söylemi, kitabı. Gerçekliği baştan sona sorgulatacak, tanımladığımız zaman kavramını yeniden yaratacak.
Philip okuyanlar bilir neredeyse her kitabında gerçekliği ve zamanı sorgular, herkes gibi Tanrının varlığından değil daha farklı konulara kafa yorar. Yaşadığımız, tanık olduğumuz tüm bu olayların gerçekliğini sorgular. Hatta yalnızca düşünmekle kalmaz adeta kendine öncelerden gelen (Platon gibi) düşünürlerin fikirlerini de katıp Hologram yani evrenin bir Simülasyon olduğu fikrini güçlendirir. Bu kitap 1974 Martında bir diş operasyonunda kullanılan ilacın etkisiyle başlayan 'dini' sürecin getirisidir. Hayatımız boyunca bir Kurtarıcıyı bekledik. Belki bu bekleyişimizi Philip enişte sonlandırabilir; bakış açımızı değiştirerek.
Yıl 1974, her şey pembe bir ışınla başladı.
Karakterimiz Fat çevresinde sevdiği insanların intiharı, kansere yakalanmaları gibi dramatik olaylarda kendini suçlu hissetmesiyle başlıyor. Biraz düzensiz bir başlangıca sahip. Zaten önünüze sunulan bu kitap basit bir kurgu içermiyor. Yazarın adeta inandığı bu düşünceyi gayet ciddi bir dille anlatıyor.Zaten baş karakter birebir yazarımızın kendisini yansıtıyor.
Kitabın en keyifli yanları karakterimizin Kevin ve diğer arkadaşlarıyla sohbetleri idi. En nefes kesici yanları ise Valis ile iletişim kurma çabalarıydı. Hele ki son 100 sayfasını adeta soluksuz okudum. Kitabı kavramak oldukça zor. Hele ki Valis in tanımı daha da zor. Kısaca kitap gerçekliği ve zamanı sorguluyor ve bunun ardındaki güç odaklarına değiniyor.
" Gerçeklik iki kaynaklı hologram." düşüncesinin ardında sürüklenip gidiyoruz. Sürekli diğer dinlerin hele ki Hıristiyanlık'a atıflarda bulunması gayet hoştu. Kafa açıcı bir çok soru geçiyor kitapta. Mesela ;
-" İsa'dan mı bahsediyorsunuz ?" dedi David.
" İsa bilinçaltımıza yönelik bilgiler göndermesi için hazırlanmış suni bir yapı mı? " gibi.
Valis için ; Ama onun için uzay ve zaman var olmadığı için VALİS istediği her yerde ve zamanda olabilir. ( Aynı Ubik gibi metafor)
Kitaptaki risale kısımlarındaki " İmparatorluk hiç sona ermedi." kısmında imparatorluktan kasıt;
41.nolu kayıt. İmparatorluk akli dengesizliğin kurumsallaşması, sistemleşmesidir; o delidir ve doğasında şiddet eğilimi olduğu için deliliğini şiddet yoluyla bize dayatır.
Kitabın son 15 sayfası "Tractates Cryptica Scriptura" başlığı altında tüm risaleleri görebilirsiniz.
Kitap bana önceden izlediğim ve etkisinde kaldığım bir filmi hatırlattı. Man of Earth (Dünyalı). Kitabı okurken bu filmden aldığım hazzı tekrar hissettim.
Kitabı okurken sürekli kendimi ' ben ne okuyorum böyle ? ' derken buldum. Başka birine PKD'nın fikirlerine alışkın olmayan biri bu kitabı direkt araştırmadan okusa bu yazara "çatlağın teki!" derdi. Gerçi ben hala Philip eniştenin çatlak olduğunu düşünüyorum. Zaten ilgimi çeken de bu. Sıradanlıkla örülmüş bu yaşamı baştan aşağı yargılayacak ve sarsacak fikirlere karşı kendimi aç hissediyorum. Ve bu kitap gayet doyurucuydu. Hep kurgulanmış şeyleri okumaya alışkındım. Fakat bu kitabı okurken adeta yanı başımda Philip eniştenin durduğunu hissettim. O ölmüş olabilir ama bizim gibi 'yaşayan' zihinlere halen fikirlerini aşılamaya devam ediyor. Ne kadar uçuk fikirleri de olsa eserleri okunmaya değer.
·
221 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.