Gönderi

Doğan CÜCELOĞLU bir gün bir programında akvaryum balıklarının hastalanmalarına sebep olarak içinde bulundukları suyu örnek gösterip, bizimle özdeşleştirmiş ve "Kültürümüz hasta" demişti. Teşhis konulmuş... ancak tedavisi; çok uzun soluklu, sancılı ve bir çok aşamalardan geçmesi gereken bir süreç... Ben müsadelerinizle tedavi için bir tesbitimi sunmak istiyorum... Bizde her zaman müthiş gençler çıkar, çok büyük başarılara imza atarlar. Gazeteler televizyonlar yazar çizer haber yapar "Geleceğin Einstein'nı, Messi'si, ... pilotu, kaptanı, doktoru, Ali Kuşcu'su vs, vs, vs... Sonuç: hüsran. Evet koca bir hüsran. Sebep??? Bu biraz iddialı olabilir ama sebep o gençlerin önünü tıkayan biz büyükleriz. Çünkü o gençler dönen tekere çomak sokarak bizi yerimizden mevkimizden edecek gümbür gümbür fikirleriyle ortaya çıkınca korkumuzdan ne yapacağımızı şaşırıp koltuğumuzu kaybetmemek için önlerine türlü engeller çıkartıp öyle bir yıldırıyoruz ki çocuk lanet olsun deyip becerebilirse yurt dışına gidiyor, beceremezse bir köşeye çekilip sıradan bir iş bulup ömrünü tüketiyor. Devleti için çalışan insanlar değil kendisi için çalışan insanlar kazanıyor... Ve biz hepimiz kaybediyoruz. Bugün Atatürk, Atatürk'ü bilmeyen Atatürkçü'ler yüzünden kaybetti. Adam, Atatürkçülük hakkında konferans veriyor. Bir tane ideal yok. Buram buram şahsi menfaat kokuyor. Dini vaaz veriyor yok arkadaş bir ideal, hedef yok. Tek yaptıkları bana tabi ol, beni destekle, ben yaşayayım sen sürün. Sonra Türkiye bu orta gelir tuzağından nasıl kurtulur diye konuşup duruyoruz. Konuşanlar da köşeleri kapanlar... Benim tesbitim bu yönde... Devlet, devletine değil de kendine çalışanı daha çok seviyor görünüyor. Ben bunu yapan insanların hainliğine değil cahilliğine veriyorum. Dar görüşlü ve şahsi menfaatleri nedeniyle böyle davranıyorlar. Bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar, valiler, müdürler vs herkes görüyor içi belki cızzz ediyor ama benden sonra gelen ugraşsın deyip görmezden geliyor. Mücadele etmek zor geliyor. Bu yazıyı yazdım, çünkü bir memur olarak mesleğimin sonuna geldim. Belki bir iki sene daha çalışır sonra emekli olurum. Astlarımı hep destekledim. Benimle çalışanları yükselmeleri için hep destekledim. Benim bilip onların bilmedikleri bir şeyi benden istediklerinde seve seve verdim. Sınavlara girmek için izin istediklerinde hakları yoksa bile gönderdim. Ama onlara hep doğru ve dürüst davrandım. Devlete karşı hatalarını affetmedim. Calışmamakta ısrar edeni cezalandırdım. Hatta bir tanesi nerdeyse meslekten atılıyordu. O kadar çok üzerine gittim ki benden nefret etti. O zamanlar mesleğine yeni başlamış sorumluluklarının farkında olmayan toy bir delikanlı idi. Sonra farkına vardı. Şimdi evli iki çocuklu ve mesleğinde başarılı birisi olarak o da emeklilik hesapları yapıyor. Sonuç suçlu dış güçler değil bizleriz. Hatayı hepimiz kendimizde aramalı kıskançlığımızdan vazgeçmeliyiz, diye düşünüyorum. Biraz uzun oldu kafanızı şişirdim kusura bakmayın ama çok canım sıkılıyor. Paylaşmak istedim. Hepinize iyi geceler.
··
13 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.