Gönderi

888 syf.
10/10 puan verdi
·
Read in 14 days
Okuma grubu ile 15 günlük bir programla başladığımız Büyülü Dağ serüveninin sonuna geldik. Asla pişman etmeyen, “iyi ki okumuşum” dedirten bir kitap. Ancakzor ve yoran bir kitap. Bunu da söylemeden geçemeyeceğim :) Yeni başlayacak olanlara naçizane tavsiyem; karantina günlerinin bunalmışlığından kurtulduğunuz, zihnen sizi yoran düşüncelerden uzaklaştığınız zamanda okumaya başlayın. Bu şekilde kitaptan daha fazla verim alabilirsiniz. Kitap geleceğin gemi mühendisi Hamburg’lu kahramanımız Hans Castorp’un İsviçre Berghof Sanatoryumu’nda tedavi gören kuzeni Joechim’i ziyaret etmesiyle başlıyor. Hans Castorp üç haftalığına gittiği sanatoryumda yedi yıl kalıyor. Yedi yıl içerisinde Hans’taki bedensel ve ruhsal değişimi okuyorsunuz. Kitapta aksiyon yaşatacak bir olay örgüsü yok. Ancak her bölümde felsefe, tıp, ekonomi gibi farklı konuları, ölüm ve yaşam ile zaman kavramlarının farklı bir bakış açısıyla anlatımını, birbirine zıt kişilikler olan Settembrini ile Naptha’nın saygıya dayalı tartışmalarını, sanatoryumun bulunduğu yere hayran bırakacak betimlemeleri okuyacaksınız. Son olarak kitabın son kısmından yapacağım alıntı ile incelememi bitiriyorum. Keyifli okumalar :) “Uğurlar olsun sana, Hans Castorp, yaşamın sadık ama sorunlu çocuğu! Öykün sona erdi. Ne ilgi çekmeyecek kadar kısa, ne de sıkılacak kadar uzundu; Hermetik bir öyküydü. Onu, sıradan bir genç olduğun için, senin hatırına değil, öykünün hatırına anlattık. Ama sonuçta senin öykün olduğunave senin başından geçtiğine göre, sana da bir şeyler katmış olmalı. Anlatırken, eğitim bağlamında sana kanımızın kaynadığını ve bundan sonra ne seni göreceğimize ne de senden bir haber alacağımıza göre parmağımızın ucuyla göz pınarlarımızı şöyle hafifçe silmek isteyebileceğimizi kabul etmek zorundayız. Yaşasan da, olduğun yerde kalsan da -hoşça kal Hans! Geleceğin pek parlak sayılmaz. Yakalandığın kötülük dolu dans daha birçok kısa, günah dolu yıl sürecek ve biz senin bu işten sağ çıkacağına bahse giremeyiz. Doğruyu söylemek gerekirse, soruyu fazla umursamadan ortada bırakıyoruz. Geçirdiğin bedensel ve ruhsal deneyimler sıradanlığını yüceltti ve bedeninin dayanamayacağına ruhunun dayanmasını sağladı. ‘Kralcılık’ oynadığın zamanlarda, bu cinsel bedenden ve ölümden, bir aşk düşünün doğabileceğini sezinlediğin anlar oldu. Dünyadaki bu ölüm şenliğinden ve yağmurlu akşam gökyüzünü kızgın alevlere boğan bu çirkin ateşten de günün birinde sevgi doğar mı dersin?”
Büyülü Dağ
Büyülü DağThomas Mann · Can Yayınları · 20191,225 okunma
·
23 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.