Gönderi

560 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Seferberlik
Seferberlik, Türklerin tarih boyunca başından eksik olmayan bir yanı hüzün, acı, keder, ayrılık, yokluk, özlem, gözyaşı bir yanı da kahramanlık, vefa, sevda, karşılıksız sevmenin adı. İsa Parlak’ın Seferberlik romanı ise işte bu Türk’ün hayatından eksik olmayan seferberlik üzerine yazılmış tarihi bir roman bir dönemi anlatıyor.Birinci Dünya Savaşı yılları cepheyi anlatıyor fakat halkın gözünden halkın yaşadığı cepheyi, köydeki insanların gözüyle anlatıyor. Roman 1914 Ağustos’un da Anadolu’da bir köyde harman yerinde çalışanların yanında başlıyor Harman yerine doğru gelen üç atlının köye gelişi muhtarı araması ve seferberlik ilanını muhtara bildirmesi tekrar seferberlik ile tanışıyor insanlar. Herkesin aklını fikrini seferberlik kaplıyor Seferberliğin etkilediği bir aile Hacı İsmail’in ailesi etrafında olaylar gelişiyor. Seferberlik Hacı İsmail’in oğullarından Halil ve Hamdi’ye denk geliyor yaşları itibari ile. Halil Suriye’ye Hamdi ise Erzurum’a doğru yola çıkıyor. Türk’ün düşmanlarına karşı koymak için. Yazar Hacı İsmail’in oğulları vasıtası ile gittikleri yerlerden, oraları bize yaşatıyor. Hamdi ile Erzurum’u Sarıkamış’ın soğuğunu ayazını getiriyor, Ermenilerin Rusların durumunu gözler önüne seriyor Hamdi’nin Ruslara esir olması ile esir kamplarını da yakından tanıma fırsatı buluyoruz. Hamdi’nin o zorlu kış günlerinde bir de esaret altında Rus’un insafında iken soğuktan donması ile okuyucuyu da üşütüyor ve ateş düşürüyor yüreklerine. Bir kor düşüyor sonra Hacı İsmail’in evine Hamdi’nin aralarından ayrılışı ile. Hamdi’nin eşi Fadime sonra anlatılıyor. Fadime ile birlikte yüzlerce kadının durumundan da bahsediliyor aslında. Kocasız kalmış kadınlar. Fadime’ye çevreden göz koyanlar oluyor taliplileri oluyor. Hacı İsmail’in eşi Elif Ana zor ve o kadar da güç kararı veriyor. Gelinini en küçük oğluyla evlendirip gelinine sahip çıkmak istiyor. Seferberliğin cephe tarafından zorluklar çatışmalar olurken cephe gerisinde de geride kalanlarda seferberlikten hep etkileniyor. Sefere gidenler gibi kalanlarda zorlukların içinde boğuşuyor. Kazandığından, yetiştirdiğinden devlete vermek zorunda kalması atından eşeğinden ürettiğinden cepheye pay vermesi, evlatlarını veren ailelerin gençlerin kolayca yaptığı işleri yapmakta zorlanması bir de gidenlerin geri dönmeyenlerin arkada kalan eşleri çocuklarının hali. Halil ise Suriye’den bize bilgiler aktarıyor. Mısır’a doğru yolculuğu, Kanal Cephesinde aldığı önemli ve gizli görev. Diğer oğlu Mehmet yaşı gelince o da dahil oluyor cephe öykülerine. Mehmet’in cephe gerisinde yaşadığı seferberliği cephede daha fazla hissetmesi. Ağabeyi Hamdi gibi o da Ruslar ve Ermenilerle savaşmaya Doğuya doğru gidiyor. Bir yandan kış bir yandan eşkıyalarla mücadelesi başlıyor. Sonunda Hacı İsmail’in en küçük oğlu Hüseyin’in de askerlik çağı gelmiş ve askere gitmişti. Bundan sonra bütün yük Hacı İsmail’in omuzlarına binmişti. Halil Çavuş, Gazze’de ki savaşın zor şartlarını bizimle tanıştırıyor birde İngilizlerle kahramanca çarpışmayı ve Arap’ların ihanetini.Halil Çavuşun Kudüs’te düşmanla mücadelesi devam edip vakitler geçerken ordunun geri çekilmesi gerginliği de gelip dayanıyor. Çarpışarak korudukları toprakları bırakıp gitmenin hüznü kaplıyor herkesi ve esaret günleri. İngilizlerin fırsattan istifade esir etmesi Türk Ordusundakileri. Esirliği döneminde İngilizler ile dost sandıkları Arapların ihaneti daha yakından görmesi. Arkalarından yedikleri sayılamayacak çok hançerler. Hüseyin Irak Cephesinde görev aldı. Düşmandan çok sıcak,yokluk ve hastalıkla mücadelenin zorluğu ile geçen bir dönem.Samarra ve Tikrit’de ki her çatışmaya katıldı. Hüseyin buralarda zorlu görevler üstlendi ve hakkını da verdi son görevinde de diğer aldığı görevlerde ki gibi ölümüne dövüştü ve şahadet şerbetini kana kana içti o da diğer arkadaşları gibi bayraklaştı. Zaman hızla geçerken Mehmet Çavuş savaşın bitmesi ile yaşı büyük olduğu cepheye erken gelenlerden olduğu için teskeresini de ilk alanlardan oldu. Evine doğru geçen yolculuğu kah trenle kah yürüyerek ama zorlu ama buruk ama sevinçli ama meraklı yolculuğu başladı. Zahmetli yolculuğunun ardından köyüne ailesine kavuştu. Halil Çavuş Kahire’de esir hayatı sürerken ara ara salınan esirler listesinde bir gün ismini gördü. Halil Çavuş’ta sonunda köyüne gitme fırsatı yakalamış zorlu ve çetin yolculuk için hareket etmişti. Halil Çavuş’ta Mehmet Çavuş gibi sonunda evine varmış ailesine kavuşmuştu. Savaşın yaraları sarılmaya başlarken seneler geçmiş takvimler 1920 gösterir olmuştu. Yeniden işgaller başlamış ülkede düşman çizmeleri dolaşır olmuştu. Anadolu’da Mustafa Kemal’in adı duyuluyor yaptıklarına akıl sır erdiremiyorlardı. Yalnız Padişah Efendinin varlığı ile de rahat nefes alıyorlardı. Köylüler köylerinde işlerinin güçlerinin derdine düşmüş hayat mücadelesi verirlerken akıllarının almadığını işleri hükümetlerine Padişah Efendilerine bırakıyorlardı. Çocuklar oyunlarına dalmış köylüler yine bağ bahçe işleri ile uğraştıkları bir gün iki nefer bir çavuşun köylerine gelip Muhtarı aramaları ile merakları başlamış ne olduğunu gelenlere sorduklarında seferberlik başladığını öğrenmişlerdi. İsa Parlak, Seferberlik ile Türklerin her dönemde karşılaştığını romanın başında ve sonunda bizlere yaptığı kaçınılmaz döngü ile -Muhtara durumun bildirilmesi hali ile- özetliyor. Yalın dili, özgün anlatımı, sürükleyici kurgusu ile okuyucuya kitabını bir solukta okutuyor.Tarihi romanı savaşı cepheden ziyade cephe gerisinden halkın yaşayışını ve halkın içinden aktarımı ile farklı bir eser ortaya koymayı başarıyor.Her Türk Gencinin bu kitabı tarihini bilmesi ve yorumlaması,ufkunu genişletmesi adına okumasında faydalı görüyorum. #KitapŞuuru
Seferberlik
Seferberlikİsa Parlak · Post Yayınları · 201713 okunma
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.