Gönderi

KURAN'DA ÇOCUK EVLİLİĞİ GEÇER Mİ?
Talak 4’e göre adet görmeyen yani küçük kızlarla evlenilebilir mi? Önce ayete bakalım; Talak 4: “Hanımlarınızdan adetten kesilmiş olanlar hakkında şüpheye düşerseniz iddetleri (bekleme süreleri) üç aydır; adet görmeyenler de öyledir.” Bu ayette “adet görmeyenler” deniyor. Bazı meallerde bu ifadenin başına “henüz” kelimesi eklenmiş fakat ayette öyle bir ifade yok. İlk müfessirlere göre bu ifade bir hastalıktan dolayı adet göremeyen kadınlardan bahsediyor. Kuran’ı sistematik olarak tefsir eden en eski müfessirlerden olan Mücahid (642-723) der ki; “Bu ayet, gördüğü kan ay başı kanı mıdır, yoksa bir hastalık kanı mıdır bilemeyen, istihâze (hastalık) gören kadın hakkındadır… Eğer o kadının gördüğü kan yaşlılıktan mıdır, yoksa bilinen ay hali kanı mıdır, yoksa istihâza (herhangi bir rahatsızlıktan dolayı gelen) kanı mıdır belli olmadığından dolayı şüphe edecek olursanız, iddet(leri) üç aydır…” (Bkz. Kurtubi tefsiri) Yine ilk müfessirlerden olan İkrime bu ayet hakkında der ki; Ay hali kanı doğru dürüst bir âdete bağlı olmayan istihâza (hastalık) kanı gören kadının hali de şüpheli hallerdendir. Böyle bir kadın aybaşında bir kaç defa kan görmekle birlikte, bazan bir kaç ayda bir defa kan görür. (Bkz. Kurtubi tefsiri, Taberi tefsiri) Yine Eşheb emziren kadınların adetlerinin bir seneye kadar geciktiğini ve ayetin herhangi bir nedenden dolayı adetleri geciken kadınlardan bahsettiğini söylemiştir. (Bkz. Kurtubi tefsiri) Abd b. Humeyd’in Amr b. Dînâr’dan bildirdiğine göre Câbir b. Zeyd âdet görmesi uzamış ve niye uzadığını bilmeyen boşanmış genç kadın hakkında iddetini üç âdet görmekle doldurur” dedi. Tâvus: “Böylesi birinin iddeti üç aydır” dedi. (Ed Durrul Mensur tefsiri) Zühri ve İbn-i Zeyd ise bu ayet hakkında “Genç yaşta âdetten kesilen kadın ise hamile olup olmadığı ortaya çıkıncaya kadar beklemek zorundadır. Onun iddeti budur.” demişlerdir (Taberi tefsiri) Yani birçok ilk müfessir bu ayetten çocukluk değil hastalık halini anlıyorlardı. 1- Çocukların evliliğinin anlaşılması şu açılardan da ayete uymamaktadır.Öncelikle 3 ay boyunca kadının kocasının evinde beklemesinin bir hikmeti, belki pişman olurlar ve birbirlerine dokunamadıkları bu zaman diliminde pişmanlık duyup tekrar barışırlar diyedir. Diğer bir hikmeti ise kadın hamile ise belli olması içindir. Hamile olmak için de adet olmaya başlamış olmak gereklidir. Yani hiç adet olmaya başlamamış kızlardan bahsettiğini düşünmek ayetin amacına uymamaktadır. O halde yukarıda bahsedilen sahabe ve tabiin müfessirlerinin anladığı ve aktardığı şekliyle “adet olmayanlar” ifadesi bir hastalıktan dolayı adet olması kesilenler veya hastalık kanı gelip te adet olup olmadığı belli olmayanlardır. 2- Dr. Fatih Orum* ayeti Arapça gramer açısından incelediğinde ayetin yine küçüklerden bahsetmediğini şöyle ifade ediyor: “Arapça’da “lem = لم” edatı dili ve mişli geçmiş zamanın olumsuzu (cahd-i mutlak), “lemmâ = لما” edatı ise şimdiki bitmiş zamanın olumsuzunu (cahd-i müstağrak) ifade etmek için kullanılır. Dolayısıyla “henüz” anlamını “lem” değil “lemmâ” edatı verir. “lemmâ = لما” edatı başına geldiği muzari fiilin zamanını geçmişe, anlamını olumsuza çevirir. Fiilin henüz olmadığı ama olmasının beklendiği anlamını kazandırır. Ayrıca çocuk için “hayız görmedi” ifadesi kullanılmaz. Çünkü zaten hayız görmediği için çocuktur. Bu ifadenin kullanılması için şahsın önce hayız görmeye başlaması sonra da çeşitli sebeplerle hayız görememesi gerekir.” 3- Nisa 6 ayetinde de şöyle buyrulmaktadır: ““Yetimleri, evlenme çağına gelene kadar deneyin; onlarda rüşde erme görürseniz mallarını kendilerine verin; büyüyecekler de geri alacaklar diye onları israf ederek ve tez elden yemeyin.” Bu ayete göre de evlenme çağı diye bir çağ var ve bu çağ rüşde erme yani aklın başa gelme çağıdır. Rüşd çağı ise mallarını nasıl harcayacaklarını bilecekleri bir olgunluğa ulaşmaları olarak tarif ediliyor bu ayette. O halde ayetten anlaşılan kızların akılları başlarına gelip mallarını nasıl harcayacaklarını bildikleri dönemleri rüşd dönemidir ve bu dönem evlenme çağlarıdır. Buna muhalif olarak bu ayetten küçük yaşlardaki kızlar ifadesini çıkaran kişilerin hükümleri doğru değildir. Soru: Hz. Muhammed ve Hz. ömer neden küçük yaşta kızla evlilik yapmıştır? Cevap: Hz. Muhammed küçük yaşta kızla evlenmedi. Çoğu 60 yaşının üzerinde ve Hz. Aişenin yaşı da 17 idi. Bu konuda 20 tane delil var. Sitemde 42 nolu yazıya bakabilirsiniz… Fakat diğer sahabelerin evlendiğini kabul etsek bile bu durum kültürel birşeydir ve Allah’ın emri değildir. Her kültürü kendi değer yargıları içinde değerlendirmek lazım. Yoksa Türkiye’den bakıp “Afrika’nın bazı yerlerindeki kadınlar neden göğüsleri tamamen açık dolaşıyor vay ahlaksızlar” demek doğru bir yargı değildir. Aynı şekilde İsveç’te kızların bekaret kaybetme yaşı 12’ye inmiş onlara da vay ahlaksızlar denmez. Toplumsal değerler bunlar ve zaman içinde sürekli değişir. Sonuç olarak Ayetin “küçük kızları veya çocukları” kast ettiğini düşünmek “hastalıktan dolayı adetleri kesilenleri” kast ettiğini düşünmekten daha zor bir çıkarımdır. Birçok ilk dönem müfessirleri bu ayetin hastalıktan veya emzirmeden dolayı adetleri kesilenler hakkında olduğunu söylemişler. Dr. Fatih Orum’un gramer çözümlemesi de ayetin çocuklardan bahsetmediğini gösteriyor. Kuran’da kızların evlilik çağı rüşd çağı yani aklın başa gelip malının kontrolünü sağlayabilecek olgunluğa ulaşma çağı olarak nitelendirilmiştir. Bu yazıyı sitemizden de okuyabilirsiniz: bilimveyaratilisagaci.com/2020/04/234-kur... *Orum, F. (2009). Kuran Işığında Küçüklerin Evlendiril (eme) mesi Meselesi. İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, (19), 137-158.
·
144 views
Bahar Yaren okurunun profil resmi
Ahh Hocam, böyle uğraşları olan insanları mumla arıyoruz.. Allah emeğinizden razı olsun
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.