Gönderi

BİZ VE DÜNYA geçmişte herkesce bilinmese de az biraz bilinir oldu yine yeniden yazalım bu taşlara, duvarlara gün gelir okursa diye birileri yanıldın pek muteber zarifoğlu! adı dünya diye bilinse de hepi topu güneş tozundan azıcık büyükcesi öyle aman aman kıymetli de değildi henüz bilmediğimiz ne dünyalar vardı öyle yeni dünyalardan olmasa da meteorlar suyu getirdi zaman sudan çok geçti o sular birikti birikti de ortalık yeşerdi cana geldi zaman geçti ha geçti sonrasında ortak yaşayan, ortak üreten, ortak mülkiyeti olan, ortak paylaşan avcı ve toplayıcı olan komünlerin günüydü günler, aylar, binlerce yıl sonra tarla sandılar başkadılar ekmeye biçmeye işte ne olduysa oldu barbarlık, savaş, devlet, sömürü çıkıp geldi medeniyet ve uygarlık adına kimi de ilerleme dediler o tarlaya o tarla ki kanla, kemikle beslendi öyle ekip biçip gidilmedi zarifoğlu! kazık çaktılar kimi yerde kazığa çaktılar kimilerini de yer ve gök herşeye şahitti bir tek insanlık şahit olamadı milyarlık suyun kirlenmesine çoktandır nice canın canı tükendi de alayınız şahitlik yapmadı şimdi geldi dayandı kapınıza neslinizin yokoluşu inadından vazgeçmedi aşk ile sevemedi hala dünya batsa da nefesimi kesti ha kesti şimdi oynayalım mı... dünya ister tarla dünya ister sahne dünya ister bir oyun olsa da desen ki aç hadi yüreğini desem ki avuçlarının arasında gözlerimiz açık oynasak körebe bir ben, bir de sen sarılsan ebelenme olmasa ben sana sen bana takılıp düşse bütün zamanlar çamurun çaylağın içine yüreğimizdeki çocukluğumuz hiç kirlenmese ne tarla, sahne, oyun kirlenmese ne de dünyamız kirlenmese aşk ile dudaklarımız her öpmelerimizde sokaklarda avazımız çıktığınca şiirler okusa için ben dolsa, içim sen dolsa aşk ile anlayacağın daldan bir elma yedi düşmedi o yalandı tüm bunlar masal da değildi gerçektik ikimizde elma misali yani seviyorsan sen elmayı elma da seni sevmeliydi tarla da ekip biçme de en büyük yalandı insanlık bir avuç mısıra, pirince, buğdaya aldandı oysa ortaktık hepsine dün hep birlikte din, dil, devlet, ulus ayrılmasaydı düşmezlerdi şimdi mısırı, pirinci, buğdayı ayıklamaya o an çamura düşüp kirlendi tarla, sahne, oyun ve dünya gelsen kapıya dayansan şimdi çıksak sokaklara avazımız çıktığınca şiirler okusak sen bana, ben sana duysa tüm dünya ille de aşk ile kurtarırmıydık bizi ve dünyayı... Hasan Hüseyin Beydil 14.05.2020
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.