Gönderi

510 syf.
·
Not rated
Hiçbir şey gerçek değil, her şey mübah.
Hasan Sabbah’ın muhteşem detaylı şeytani planını anlatan, ilmek ilmek işlenmiş hikayelerle güzel bir tarihi roman. Hikaye 11. yüzyılda Selçuklu hükümranlığında olan İran'da, kendini peygamber ilan eden Hasan Sabbah'ın, seçilmiş gençleri intihar suikastçısına dönüştürerek bölgede hakimiyet kurmak için çılgınca ve aynı zamanda zekice tasarladığı bir plan içende, kale kartal yuvası olarak adlandırılan Alamut Kalesinde geçiyor. İçinde güzel kadınların, yemyeşil bahçelerin olduğu şarap ve haşhaşın göz boyadığı yeryüzünde bir cennet kopyası yaratan Hasan Sabbah bu cennet sayesinde yetiştirdiği gözü kara fedaileriyle hükümdar sınıfına gözdağı verebilmeyi hesapladığı ve sonunda başardığı yarı gerçek yarı kurgu güzel bir tarihi roman. Roman içinde Hasan Sabbah'ın sorguladığı şeyleri öğreniyoruz. Müritlerle olan ilişkileri, hayalleri, dünyada varoluş sebebi, gizli öğretinin sırları peşi sıra takip ediyor. Din kavramını, dünyayı, yaşamı, maddeleri, inançları sorgulayan bir kafa yapısıyla Hasan Sabbah'ın gözünden yazar inancın olağanüstü gücüyle neleri değiştirebileceğini gösteriyor. Ayrıca antik yunan filozoflarının deyişlerine sık sık rastlıyoruz ve çok keyifli bir okuma tecrübesi oluyor. Kitabı iyi bütçeyle güzel bir üçleme sinema olarak görmek harika olacaktır. Okurken anlatılan mekanları ve karakterleri gözünüzde canlandırma çabası hissediyorsunuz. Zaman zaman duygulandıran anları da oluyor. Hele ki Hasan Sabbah'ın "artık bir oğlum var" dediği noktada davanın acımasızlığına rağmen gözleri nemlenmeyen azdır sanırım. Ayrıca kitabı okurken İhsan Oktay Anar'ın Amat'ındakı "Diyavol" ile Wladımır Bartol'un Alamut'undaki "Seyduna" kardeş olsalardı acaba nasıl bir dünya olurdu, neler yaparlardı? Diye de çok düşündüm. Kitabın kalınlığı sizi korkutmasın zira çok akıcı olduğu için sayfalarına kapılıp inanılmaz bir hızda okuyabilirsiniz. Kitapta konu olan cahillik, saflık ve insanoğlunun keşfetmeden önceki saflığının kullanımını günümüzle bağ kurarak daha da bilinçlenebilirsiniz. İnancın günümüzde de hala bir kandırma aracı olduğunu düşünürsek yazarın efsaneyi en anlamlı yerinden yakalayıp hikayesini bunun üzerine örmesini takdir ettim. Sonuç olarak tarih sevenler için akıcı, düşündürücü ve bilgilendirici bir o kadar da yeni bilgiler için araştırmaya sevk eden bir kitap. Amin Maalouf'un "Semerkant" kitabını okuduktan sonra okumayı istediğim 2 kitaptan birisiydi. Diğeri ise Nizamülmülk'ün "Siyasetname" eseri. Tarihi roman meraklıların okuma listelerine kesinlikle üst sıralarda koymasını tavsiye ediyorum.
Fedailerin Kalesi Alamut
Fedailerin Kalesi AlamutVladimir Bartol · Koridor Yayıncılık · 201242.1k okunma
·
7 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.