Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

296 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
İnsanın Hikayesi
Tıp tarihi her zaman ilginçlikler ile doludur. Otuz yıldan fazla oldu bu mesleğe gireli. Okul yıllarında ki yoğun eğitimlerin içinde Deontoloji (Tıp ahlakı) dersimize giren hocamızın haricinde bizlere Tıp tarihini kimse anlatmadı, anlatan hocamız da sadece yüzeyel olarak geçiştirdi. Türkiye'deki Tıp müfredatında böyle bir ders yok ve diğer ülkelerde de farklı olduğunu düşünmüyorum. İşte bu tip kitaplar böyle bir açığı kapatıyor. Bir Tıp doktoru olarak kitapta gerçekten ilginç bulduğum bir kaç alıntıyı paylaşayım dedim ama kitap baştan sona ilginçliklerle dolu. Hangisini bu sayfalarda paylaşayım derken baktım ki çok zaman kaybı olacak. Kitabın bu özelliğiyle böyle konulara meraklı okurlara fazlasıyla hitap ettiğini düşünüyorum. Bindokuzyüzlü yılların başından başlayarak günümüze gelene kadar insan vücudunun en gizemli konularından olan endokrin sistem günümüzde özellikle obezite, diyet, sağlıklı yaşam, cinsellik, cinsiyet gibi kavramların ön plana çıkmasıyla daha da popüler bir hale geldi. Tıp doktorlarının dışında yaşam koçları diyetisyenler herbakologlar, alternatif tıp uzmanları vs. gibi bir çok kesimin ilgi alanına girdi. Bu kitap endokrin sistem ve hormonlar hakkında genel bilgileri içermesi amacıyla değil sadece günümüze gelene kadar araştırmacıların geldikleri mesafeyi göstermek amacıyla yazılmış. Tabii ki hormonlar hakkında bilgilendirici mesajlar içeriyor ama ana hedef bu değil. Tıp kitaplarındaki latince terimlere yabancılık ve bilgi altyapısı eksikliği pek hissedilmiyor ama bu benim mesleğim dolayısıyla bana öyle gelmiş olabilir. Fakat kesinlikle kendisini kolay okutan ve merak uyandıran bir kitap. Özellikle LTGB ile haberlerle gündemin dolu dolu olduğu ülkemizde de çok tartışılan üçüncü cins kavramı, trans bireyler ve homoseksüel yaşam tarzının altında yatan bilimsel kavramlar ve hormonal sistemle olan ilişkisi; bu değişimlerin hastalık mı, tercih mi olduğu konusunda ki fikir ayrılıkları hakkında yüzeyel de olsa bir fikir veriyor. Batı ülkelerinde bile hala tartışma konusu olan bu kavramlar kitapta çok geniş bir yer kaplamıyor fakat basit cümlelerle bir takım ipuçları veriyor.. Ayrıca günümüzün baş belası obezite ve kilo problemlerinin altındaki hormonal değişimler de basit bir dille anlatılmaya çalışılmış. Kitabın asıl konusu olan hormonların tarihçesi. Bu işe hayatını vermiş, Endokrinolojinin babası sayılan Dr. Harvey Cushing başta olmak üzere binlerce Tıp emekçisinin içinden ön plana çıkan bazılarının geçirdikleri zor yıllar, emek çürüterek verdikleri mücadele gerçekten çok büyük bir saygıyı hakediyor. Hormon analizleri yapımında kullanılan RIA tekniğini bularak çığır açan ve buluşuyla Nobel ödülü alan bilimkadını Rosely Yalow ve arkadaşı Solomon Berson'un kısa da olsun anlatılan hayatları, verdikleri emek karşısında şapka çıkarıp eğilmemek elde değil. Bir büyük saygıyı da bu uğurda öldükten sonra naaşlarının kullanılmasına izin vermiş ya da bir şekilde naaşları kullanılmış insanlar; deneylerde kullanılan gönüllüler; yapılan deneylerde acı çekmiş kediler, köpekler, keçiler, maymunlar, tavşanlar, fareler, sıçanlar ve diğerleri hak ediyor. Bir teşekkür de Metis Yayıncılığa... Böylesi az satan kitapları satılsın ya da satılmasın; risk alıp bastığı ve bizleri böyle eserlerden mahrum bırakmadığı için. Arka kapak yazısındaki şu paragraf tüm kitabın ana fikri: "Hormonların tarihi aynı zamanda keşiflerin, yanlış adımların, azmin ve umudun da hikâyesidir, diyor Epstein. Hormonların Gücü, hem temel bilimi hem de onu şekillendiren insanları birlikte ele alarak, bizi biz yapan şeyin hikâyesini anlatıyor." İnsanın hikayesini anlatıyor. Okuyun, pişman olmayacaksınız...
Hormonların Gücü
Hormonların GücüRandi Hutter Epstein · Metis Yayınları · 2020103 okunma
·
167 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.