Gönderi

128 syf.
·
Puan vermedi
Çağa iz bırakan önderler denildiğinde bizde daha çok Hasan el-Benna, Malcolm X isimleri akla gelir. Malik bin Nebi, diğerlerine nazaran bizim ülkemizde daha az bilinen bir isim. Benim de birkaç sene önce bir kitap tahlilinde ismini duyduğum fakat daha sonra unuttuğum, bu sitede farklı bir kitabına yapılan incelemeyi okuyunca da okumaya karar verdiğim bir isim. Kitabı okuduktan sonra da bilinmesi kesinlikle elzem olan şahsiyetlerden olduğuna kanaat getirdim. Cezayir'in önemli mütefekkirkerinden olan Bin Nebi Cezayir halkının kimliğini ve kişiliğini kazanmasında önemli katkılarda bulunmuştur. Bin Nebi ilk olarak dirilişin insanın içinden başlayacak bir değişim ile mümkün olacağını ve insanın iç dünyasını da dinin değiştireceğini söylüyor. Bizde konuyla ilgili çok güzel bir atasözü var: Taşıma su ile değirmen dönmez. Kişinin kendisi, sorunu bilinçli olarak fark ederek değişmeye niyet etmediği sürece dışarıdan yapılan değişim çağrılarının pek de bir etkisi olmuyor. Kişinin bu değişimini dışarıdan değiştirmek mümkün olmadığı gibi medeniyeti de asla başkalarının medeniyetinden ithal edemeyecegimizi de söylüyor Malik bin Nebi. Ve ekliyor, medeniyet ürünlerini satın almakla medeni olunmaz. Malik bin Nebi İslam toplumlarının geri kalmasının sebepleri olarak iki maddeye değiniyor. Bunlardan en önemlisi İslam toplumlarının ideolojik ve kültürel savaşa karşı donanımsız olmalarıdır. İslam dünyasının bir diğer geri kalma sebebi ise İslami bir projemizin olmayışıdır. İslam dünyasında üretim ve icat çok azdır. Bunun yanında problemlerimiz hakkında da ideolojik bilinç ve çözümden yoksun durumdayız. Bütün bu problemlerin sebebini ise sömürgeciliğinin üstüne yıkmak abartılı bir tavırdır. Çünkü problem bizdedir, biz sömürülmeye elverişliyiz. Malik bin Nebi İslam dünyasının bugün yaşadığı krizin sebebinin de inanç veya dini değerlerle ilgili olmadığını, inanç ve düşünce köklerinden kopmuş akılların problemi olduğunu söyler. Müslümanlar ile İslam iki ayrı vadidedir. Müslümanlar inançlarını ruhi olandan sosyal olana intikal ettirememişlerdir. Bilim, siyaset, ekonomi gibi alanlarda nitelikli eserler meydana getirmemişlerdir. Müslümanlar etken değil edilgen konumdalar. Girdiği ortamı etkileyeceği yerde ortam onu kolayca etkilemektedir. Müslümanlar kendilerini tarihin öznesi olarak görmedikçe de İslam toplumu yeniden tarihin öznesi olamayacaktır. Son olarak sömürü konusunu anlatıyor Malik bin Nebi. Ve burada da acı gerçekleri yüzümüze vurmaya devam ediyor. Geri kalmışlığın bütün suçunu sömürgeciye yıkıp kendimizi temize çıkarmak kolaycılıktır. Sömürünün sebebi bizim onlara imkan tanımış olmamızdır. Çözüm sömürgecinin zulmüne son vermesini beklemek değil kendini değiştirmektir. Tüm olumsuzlukların tek bir kişiye hamledilmesi tipik bir Şarklı tavırdır, diyor. Günümüzde de hâlâ aynı şekilde devam ettigini görebiliriz bu durumun. Son olarak Bin Nebi'ye göre Oryantalistlerin sadece yerici eserleri değil övücü eserleri de bize zarar vermektedir. Övücü eserlerin tesirinde kalarak geçmişin ihtişamı ile oyalanan Müslümanlari bugün yiyecek ekmeği olmayan zavallı bir adama babasının, dedesinin bir zamanlar zenginlik içinde yaşamış bulunduklarının anlatılmasına benzetir. Bu durum da Müslümanların konumu ile ilgili tartışmalarda günümüzde de sürekli karşımıza çıkıyor. Batı'da ortaya çıkan yeniliklerden bahsederken ve bununla paralel olarak Müslümanların geri kalmış olmaları dillendirilirken Endülüs ve Abbasi döneminden örnekler vermeye devam etmemiz, Şarklı karakterimizi aynıyla devam ettirdiğimizi gözler önüne seriyor.
Malik Bin Nebi
Malik Bin NebiFatih Okumuş · İlke Yayıncılık · 201810 okunma
·
57 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.