Kadının varoluşunun yapacağı evliliğe bağlı olması, erkeğe bir tiranın sahip olabileceği türden bir güç verir. Bir tiran sahip olduğu güç ve bunu kullanarak insanlarda yarattığı korkuyla yönetimini sürdürür. Kendi başlarına yaşamlarını sürdüremeyeceklerine inanan insanlar tirana kolayca boyun eğerler. Tiran da bu güç sayesinde tamamen keyfi bir yönetim sergiler. Erkeğin eline de tiranca bir güç veren, varolan toplum yapısı içinde yetişen kadının evliliğe duyduğu yaşamsal ihtiyaçtır. Tiran nasıl keyfi için zorbalık yapmaktan çekinmezse erkek de kendisine verilen gücü hazzını garanti altına alacak şekilde kullanacaktır. Eğer erkek toplumca çok önemsenen ekonomik güce, yani bir mesleğe, bir maaşa ya da bir servete sahipse kadınlar için iyi bir koca adayı olacaktır. Evliliğin en azından görünüşte tek eşli bir cinsel birliktelik olduğu düşünülürse erkek böyle bir birlikteliği kendisine en çok haz verecek olan kadınla kurmak isteyecektir. Sonuçta en çok haz verecek kadının kazanacağı bu yarış doğal olarak güzellik yarışına dönüşecek ve kadın bu zaferi önce güzelliğiyle sonra da bizim ülkemizdeki ahlak anlayışına bağlı olarak "namus"uyla kazanacaktır. Güzellik namustan daha önce gelir çünkü ne kadar namuslu olursanız olun güzel değilseniz evlilik için aranan ömür boyu haz garantisi veren bir nesne olamayacağınızdan gerekli koşulu sağlamamış olursunuz. Demek ki, erkeğin güzelliğe odaklanması kadının tüm geleceğinin parmağına bir erkek tarafından takılacak yüzüğe bağlı olmasından dolayıdır. Geleceğiniz, güvenliğiniz, toplumdaki yeriniz bütünüyle başka bir varlığa bağlıysa, insanın en önemli ihtiyaçlarından biri kendini güvende hissetmek olduğundan, bu varlığa eninde sonunda tabi olursunuz. Evlenmeyen kadının birey olamadığı, haz vermeyen kadının barınacak yer bulamayıp ya ailesinin kölesi ya da güvenliği olmayan bir yalnızlığa mahkum olduğu bir toplumda kadın alyansıyla var olmak zorunda kalır.
Sayfa 267 - Doğu Batı Yayınları - 1. Baskı (Şubat - 2013)Kitabı okudu