Gönderi

252 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
Ortalamanın Sonu
Ortalamanın Sonu Kitap, ortalama insan kavramının nasıl ortaya çıktığını ve bir nevi istatistik kavramının insan ile ilgili kararlarda uygulanırken aslında yanılttığını anlatmakla başlıyor. Verimliliği artırmak için tarihsel süreçte keşfedilen buluşlar ve özellikle Taylor'ın hiyerarşik ve standardizasyon ile ilgili katkıları ve sonrasında Quetelet ile beraber bu standardizasyonun insanları da ortalama bir birey varsayarak tüm sistemin, eğitim sistemi de dahil, bu kalıplara göre kurgulandığı anlatılıyor. Herkes gibi ol ama herkesten daha iyi ol, devamlı bir sıralama içinde konumlanmak fikri üzerine birçok kararların(kişilik testleri, üniversite sınavlarına girişler, işe alımlar vs) verildiği hatırlatılıyor. Bu fikirleri çeşitli deneylerle destekleyerek aslında insanların durum ve şartlara göre farklı tavırlar sergileyebildikleri ve asla kimsenin standart olmadığı söyleniyor. Gelecekte ancak bireyselliğe dayalı bir eğitimle başarılı bir toplum olabileceğimiz iletiliyor. Belki bu, günümüzdeki robotics ve dijitalleşme devrimi ile ilişkilendirilse ortalamadan kopmalıyız fikri biraz daha güçlenebilirdi. Kitabın yaklaşık dörtte üçü neden ortalama diye birşey olmadığını savunurken, son kısımda olması gereken eğitim sistemi ile ilgili öneriler var. İşte bu kısım gerçekten ilgi çekici, çünkü şuanki düzende yavaştan görülen değişimin mantığını anlarken pazılın birkaç parçası yerine oturuyor. Öncelikle not yerine yeterlilik belgesi olmalı deniyor. Günümüzde sertifika veren çok çeşitli online eğitim veren kurum var. Henüz işverenler bu sertifilara göre değil, hala üniversite diplomasına göre iş alımı yapsa da ileride bunun değişmesi gerektiği söyleniyor. Diğer önemli bir konu, hızlı öğrenmekle başarı arasında ilişki olmaması. Bizim gibi OSS gençliği için tüm inandığın ve alıştığın sistemin alt üst olması demek. Eğitim sistemi bireyin öğrenme hızına göre birey tarafından yapılan tercihlere göre özelleşmelidir deniyor. Buna araç kullanmak örneğini veriyor; kaç haftada öğrendiğinin ne önemi var sonuçta aracı kullanıyorsan yeterlisindir mantığı ile hareket ediyor. Ayrıca kişiye yeterince farklı öğrenme çeşitliliği de sunulmalı deniyor. Mesela iki sertifikayı bu sene de değil, belki şu filanca sınavı geçince dersten muaf olmak veya başka bir dönemde öğrenmek gibi tercihler olmalı deniyor. Bu bahsedilen seçenekler, tabiki devlet için ciddi bir maliyet.. Yeterince esnek bir sistem kurulmalı deniyor, öyle ki kişi anlamlı en küçük öğrenim düzeyinde yeterli veya yetersiz olmalı deniyor. Böylece her birey kendi ilgi alanine veya güçlü yönüne göre tercihler yaparak içindeyi en iyiyi çıkarabilecektir. Mesela üniversiteden standart bir ders programı yerine birçok seçeneğin olduğu farklı sertifikalarla da mezun olunacak ve işverenler mezun oldukları üniversite veya mezuniyet notuna göre değil, bireyin sahip olduğu sertifika toplamına göre iş alımina karar verecek. Gerçekten toplumsal bir dönüşümden bahsediliyor.Sektörlerin özellikle üniversitelerle beklentileri ölçmek ve değerlendirmek adına zaman zaman biraraya gelebileceği panel tarzi ortamların veya sosyal kurumların yaratılması gerektiği belirtiliyor. Yazar, kitabın yarısından fazlasını “ortalama” kavramını bazen zoraki de olsa çürütmekle uğraşmış olmasına ragmen, son bölümde okuyucuyu etkileyecek son oyununu gösteriyor. Tıpki ilk yarısında sıkılıp, ikinci perdede hareketlenen Hollywood filmleri gibi, eğitim konusundaki fikirlerle okuyucuyu etkilemeyi başarıyor. Özellikle bu son bölümler sebebi ile herkesin okumasını tavsiye ederim, değişen dünyayı anlamak adına faydalı bir kitap.
Ortalamanın Sonu
Ortalamanın SonuTodd Rose · Paloma · 2017179 okunma
·
267 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.