Gönderi

Sanat eleştirmeni tıpkı bir mistik gibi, ahlak ku­rallarınin karşısındadır daima. Sıradan iyilik ölçütüne göre iyi olmak kesinlikle çok kolay bir şeydir; yalnızca insanın içinin korkuyla dolu olması, hayal gücünden nasibini alma­mış olması ve orta sınıf saygınlığı için aşağılık bir tutku bes­lemesi sıradan ölçülere göre iyi sayılması için yeterli. Oysa estetik, etik kurallarının üstündedir. Estetik, daha nıhani bir alanda hüküm sürer. Bir şeyin güzelliğini fark etmek ulaşa­bileceğimiz en yüksek noktadır. Renk sezgisi bile bireyin ge­lişiminde doğnıyu ve yanlışı ayırt etme yeteneğinden daha önemlidir. Aslında doğada cinsel seçilim doğal seçilim kar­şısında ne anlam taşıyorsa, medeni dünyada estetik de etik karşısında aynı anlamı taşır. Doğal seçilim gibi etik de varoluşu mümkün kılar. Estetik ise cinsel seçilim gibi hayatı gü­zelleştirir, harikalaştınr, onu yeni formlarla doldurur, geliş­tirir, ona çeşitlilik ve değişme dürtüsü kazandım. Asıl ama­cımız olan gerçek kültürü yaraltığımızda, azizlerin hayali­ni kurduğu o mükemmelliğe erişeceğiz; inzivaya çekilip çi­lekeş bir hayal sürdükleri için değil, ruhlarına zarar verme­den istedikleri her şeyi yapabildikleri için günahkar olama­yan; zaten ruhlarına zarar verecek hiçbir şeyi arzulamadık­ları için günah işlemeleri de mümkün olmayan insanların mükemmelliğine ulaşacağız; böyle bir ruh o kadar kutsalla­sır ki, sıradan insanlarda bayağılaşacak, eğitimsiz insanlar­ da alçaklaşacak olan yeni hareket tarzlarını ve tutkuları daha zengin deneyimlere, daha hoş duyarlılıklara, ya da daha yeni bir düşünme tarzına dönüştürebilir. Peki bu tehlikeli bir şey midir? Evet, Ernest, tehlikelidir; sana daha önce bahsettiğim gibi, her türlü düşünce tehlikelidir. Ernest bak, biz böyle ko­nuşmaya dalmışken gece yoruldu, lambanın ışığı titreşme­ye başladı. Ama benim de sana söylemeden edemeyeceğim bir tek şey kaldı. Sen eleştiriden kısır, yararsız bir şey ola­rak söz ettin. 19. yüzyıl tarihte bir dönüm noktasıdır, yal­nızca iki adamın, Darwin'in ve Renan'ın eserleri bu yüzyıla olağanüstü önem kazandırdı; ilki Doğa'nın Kitabının, diğeri Tanrı'nın kitaplarının eleştirmeni olan bu iki adam yaşadığı­mız çağa olağanüstü bir tarihsel önem kazandırdı. Bu gerçe­gi kavrayamamak dünyanın gelişimindeki en önemli çağlar­dan birinin anlamını da yakalayamamak demektir. Yaratım her zaman çağın gerisindedir. Bize öncülük eden eleştiridir. Eleştirel Ruh ile Dünyanın Ruhu bir ve aynıdır.
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.