Gönderi

Meslektaşdan bir örnek
Annesi Nancy onu ofisime ilk getirdiğinde Stuart dört yaşına yeni basmıştı. Pek çok hastamın tedavisinde birlikte çalıştığımız bir FİZYOTERAPİST olan Nancy’yi birkaç yıldır tanıyordum. Nancy bana oğlu hakkındaki endişelerini anlattı. Oğlunda bir terslik göremiyordu ama Stuart’ın anaokulu öğretmeni onu fazla “aktif” bulmuş ve değerlendirilmesi gerektiğini düşünmüştü. Nancy bize gelmeden bir hafta önce oğlunu bir çocuk doktoruna götürmüş ve doktor da Stuart’ta “dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu (DEHB)” olduğunu söyleyerek Ritalin kullanmasını önermişti. Nancy haklı olarak oğluna ilaç verme konusunda endişeliydi ve bu da onu farklı seçenekleri değerlendirmeye yöneltmişti. Stuart’ın sık sık öfke patlamaları yaşadığını ve "öfkelendiğinde kontrolsüz bir biçimde titrediğini” anlattı. Öğretmeni çocuğun “başladığı işi bitire bitiremediğinden” şikâyet ediyordu, dört yaşındaki bir çocuğa sürekli dikkat gerektirecek ne gibi bir iş verilebileceğini merak etmiştim. Stuart’ın tıbbi geçmişi oldukça aydınlatıcıydı. Çocuk defalarca kulak iltihabı geçirmiş ve sürekli antibiyotik kullanmıştı. Onu ilk muayene ettiğimde kronik kulak enfeksiyonlarına karşı altı ay süren koruyucu bir antibiyotik tedavisi görüyordu. Stuart sürekli eklem ağrılarından şikâyet ettiği için düzenli olarak Naprosyn adında güçlü bir antienflamatuvar ilaç kullanıyordu. Çocuğun anne sütü almamış olabileceğini düşündüm ve haklı çıktım. Stuart’ı muayene ederken üç şey ön plana çıkıyordu: Öncelikle genzindeki enflamasyon nedeniyle sürekli ağzından nefes alıyordu. Yüzünde klasik alerji belirtileri vardı ve göz altlarında alerjiyi doğrulayan koyu renkli halkalar dikkat çekiyordu. Son olarak da kesinlikle çok hareketliydi. On saniye bile sabit duramıyor, ayaklanıp muayene odasını keşfe çıkıyor ve pek çok doktorun muayene masasında görebileceğiniz ince, kâğıt örtüyü yırtıp duruyordu. Kapsamlı bir laboratuvar tetkiki yapmadık. Sadece vücudun buğday proteinlerden biri olan gliadin karşısında ürettiği antikor miktarını ölçen basit bir gluten hassasiyet testi uyguladık. Stuart’ın söz konusu değerlerinin laboratuvar tarafından normal kabul edilen seviyenin yaklaşık üç katı olması bizi hiç de şaşırtmadı. Semptomları ortadan kaldıracak bir ilaç tedavisi uygulamak yerine, çocuğun sorunlarının asıl kaynağı olduğunu düşündüğümüz enflamasyona odaklanmaya karar verdik. Bu çocuğun vücudunda yaşanan her türlü sorunun —kulak problemleri, eklem ağrıları ve kendini kontrol edememesi— temelinde enflamasyon vardı. Nancy’ye oğlunu glutensiz beslenme düzenine geçirmemiz gerektiğini anlattım. Stuart’ın yüksek miktarda antibiyotiğe maruz kalan bağırsaklarını yeniden yapılandırabilmek için bazı yararlı bakteriler ve probiyotikler kullanılması gerekecekti. Bu reçeteye son olarak da omega-3 yağı DHA eklendi. Sonrasında olanlarsa kusursuz bir senaryoyu andırıyordu. Ailesi iki buçuk hafta sonra Stuart’ın öğretmeninden bir telefon aldı. Öğretmeni çocuğun davranışlarında “büyük düzelmeler” olduğunu söylüyor, Stuart’ın ilaç kullanmasını sağladıkları için Nancy ve eşine teşekkür ediyordu. Anne ve babası da Stuart’ın daha sakin, daha iletişime açık olduğunu ve uykularının düzene girdiğini fark etmişti. Fakat çocuktaki bu değişimlerin ilaçlarla alakası yoktu. Stuart’ın sağlığındaki ve davranışlarındaki bu “büyük düzelmeler” sadece beslenme alışkanlığında yaptığı değişiklikler sayesinde olmuştu. İki buçuk yıl sonra Nancy bana Stuart’ın son durumunu anlatan bir mektup yolladı: "Oğlumuz bu sene sınıfının yaşça en küçük öğrencisi olarak okula başladı. Okumada ve matematikte çok başarılı ve hiperaktif olmasıyla ilgili bir sorun yaşayacağımızı da düşünmüyoruz. Çok hızlı büyüyor ve şu anda sınıfının en uzun boylu çocuğu.
·
19 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.