Gönderi

104 syf.
·
Puan vermedi
İnsanlığın Böceğe "Dönüşüm" Trajedisi
Dostoyevski'nin Karamazov Kardeşler kitabında Schiller'in "böceklere şehveti" dizesini Mitya okurken Alyoşa'ya hepimizin içinde bir böcek var der ve bunun karamazovluk yönü üzerinde durur. Ne kadar ilgili olması bir yana bu böcek metaforunu okuduğum zaman Kafka'nın Dönüşüm adlı eserini hatırlamış ve ikinci bir okuma isteyi olusmuştu. Yıllar öncesinden okuduğum bu eseri tekrar okuyunca çok farklı bir etki okuşturup Kafka'nın o karanlık dünyasının ürkutücülüğüyle birlikte yazarın edebî ve bilinç dünyasına hayranlık uyandırdı bende. Sonda söylemek istediğimi şu an söylemek istiyorum. Hayat, Kafka'nın dönüşüm eserindeki gibi böcekleştiğimizi açıkça bize gösterecek derecede parlak bir ayna olmadığı kadar acımasız bir dönüşüm makinesidir. Kendi odadında bir böceğe dönüşmüş Gregor Samsa ile odanın ardındakiler arasında aslında bir iletişim. Bu sahne bize kitabın iletişim ve konuşabilme problemi yaşayan bir insanlığın yazgısı olduğunu hissettiriyor aslında. Ki bir arkadaşına yazdığı mektubunda Kafka herkesin beraberinde taşıdığı bir parmaklıkla yaşadığını söyler. Odasıdır şimdilik kendi parmaklığı Gregor Samsa'nın. Yanlız bu süre zarfında Gregor'un en büyük endişesi işe yetişebilmesidir. Ve kapı kilitlidir bu onu motive ederken bu kapı kilitleme alışkanlığını işten kazandığı ile övünme detayı verir Kafka. İşi pazarlamacı olup seyahat gerektiren bir iştir. Seyahatlerin ona kilit ardında kalma alışkanlığı kazandırması çağımızın düşünsel ve duygusal serüvenimizde zorunlu olarak kilit ardı kazandığımızın(!) acı bir betimesidir aslında. Gregor için bu övünme sevebidir çünkü böcekleşmiştir. Böcekleşenler için.. Odasında kendi başına gelenin ya müdürün başına gelseydi sorusunu kendine hayalen sorarken salonda müdürü sanki buna cevap veriyormuş gibi odada bir kaç adım atıp cilalı çizmelerini gıcırdatması da hiyerarşideki üstlerin yada iktidarların insanların haklı empati sorusuna cevap verme gereği görmeyip "ayak"ları ile cevap vermeleri de Kafka'nın ince iktidar eleştiri olarak okunabilirken "iktidar ve gözetim" olgusuna dâir de şimdi yaşadığımız mecnun geleceği betimliyor âdeta. Çünkü müdür çıplak gözle Gregor'u görmemekte. Doktor-çilingir ikilisi arasında bir ayrım gözetilmeme detayını tıbbın yada psikanalizin krizden kurtuluş umudu taşıdığı şeklinde okudum. NitekimTanpınar'ın Saatleri Ayarlama Enstitüsünde Doktor Ramiz'in "Psikanaliz çıktığından beri hemen herkes az çok hastadır" ironisi de Kafka'nın bu ifadesinin farklı bir çehresi. Ki daha sonraki sayfalarda Gregor bu ikisinin kapıdan hangi bahane ile döndürüldüğünü anlamadım diyecektir.  Müdürün yatışması ve ikna edilmesi için kızkardeşinin konuşması arzusu ve Müdürün kadınlarla arası iyidir deyimi de yine çalışma hayatında "kadın imgesi"nin sosyal iletişimin dinamiklerindeki konumuna dair ufak bir kesinti olsa gerek. Bir böceğe dönüşen Gregor'a ailesinin gittikçe mesafe koyması ve iletişimden kaçınmaları ki onunla yüzyüze konusmayı dâhi denemeden kendilerini anlayamayacağını zannediyor aile. Odanın ardında iken var olan iletişim yüzyüze iken "anlaşılamayacağız" neticesine varıyor. Ne kadar acıklı bir tablo şöyle kendi durumumuzu ve iletişimimizi göz önünde bulundurunca böcekleşmişiz de haberimiz yok itirafını yapacak kaç kişi var ki? Mesela başa kilit odanın içinde iken şimdi ise aile kapatıyor kapıyı yani karşı taraf. Böcekleştiği için. Kafka'nın karanlık dünyası bizim gerçek dünyamızdır onun için de.. Gregor'un dünyası gittikçe yalnızlık ve suçluluk duygusuna dönüşüyor sayfalar ilerledikçe. Eski hayatı ile şimdiki kapatılma ve özgürlüğünden edilme arasındaki sorgulayış. Keten bir çarşafla bedenini kapatması odaya girenler için. Babasının Gregor'a elma atıp saldırması ise kitapta beni en çok etkileyen bölümlerden oldu. Elma metaforu Tevrat kültüründe ilk günahı temsil eder. Dünya'ya düşüşü. İslam kültüründe ise hubut. Nitekim Gregor'un annesinin bu ânda "çıplak" bir şekilde koşup baba Samsa'ya Gregor'u bağışlamasını istemesi de ilginç bir detay. İlginçtir ama üç bölümden oluşan kitabın ilk iki bölümü "baba" darbesi ile sonlanır. Ki bu elmalardan biri Gregor'un sırtında kalıp sonrasında çürümesi ise Kafka'nın hayata bakışının acımasız bir tasviri olsa gerek. Oda kiracılarının yemekte hiç konuşmama detayından bunların "din adamı" temsil edebileceklerini düşündüm ki Yahudi kültüründe yemekte özellikle konuşulmaz. Bunların trajediyi oldukça doğal karşılayıp sonrasında ise bir fırsata çeviren ahlakları da din adamlarının hayattaki konumlanışlarının ikiyüzlülüklerinin ilginç bir betimesi olsa gerek. Gregor'un önceden sütü çok sevmesine rağmen o ân içememesi Lars'ın Melankoli (2011) filmindeki o acı sahneyi hatırlattı. Son zamanlarda izlediğim Haneke'nin Saklı (2005) filminde de meydana gelen bir trajediyi karı-koca konuşurkenki acımasız ve samimiyetten uzak bir sahneyi hatırlattı. Ki Haneke'nin Mutlu Son filmi de iletişimsizliği, ikiyüzlülüğü konu edinmiş güzel filmlerden biri. Kitabi okurken Bunuel'in Burjuvazinin Gizemli Çekiciliği (1972) filminde burjuvazi hayatı ile sürrealist bir dalgası ve ironisi de bir tahattur olarak kalsin. Ki gündelikçi kadın da Bunuel'in Viridiana (1961) filmindeki Bunuel'in o sert bir sekilde eleştirdigi insanlığın ikiyüzlü sahnelerini hatırlattı. Kitap ölmüş bir böceğin (!) ardında tren vagonunda geçen bir yolculuğun umutlu düşleri ile biterken ben kitaptan ve hayattan anladığımı Lars Von Trier'in Antichrist-Deccal (2009) filminde tilkinin acımasız ve etkili deyişi ile bitireyim yazıyı. "Kaos hüküm sürecek.."
Dönüşüm
DönüşümFranz Kafka · Can Yayınları · 2022225bin okunma
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.