—> Huzurun, aşkların, şiirlerin şehri İstanbul’da başlayan aşk; dünyanın derinliklerinde, kilitli kutuda sonsuza dek hapsoldu... —> Doğu’da yaşanmış, batı’da keşfedilmiş bir kader silsilesi. Hayat tekerrürden ibaret. Doğuda ne zaman ki, güç kavgası biter; o zaman dünyanın incisi Doğu olur. Dünyaya Doğu tarafından verilmiş onca armağanı; yine Doğu, barbarlığıyla kendi eliyle geri alıyor, yok ediyor. —> Bu dünyadan bir Nizamülmülk, bir Ömer Hayyam ve bir de Hasan Sabbah geçti... O öyle bir Nizamülmülk ki, ölümünden sonra adı tarihi medreselere camilere verildi. O öyle bir Hayyam ki, kalemiyle aklıyla tarihi, bilimi, aşk’ı şekillendirdi. O öyle bir Sabbah ki, akan tarih nehrinin yolunu değiştirdi, tek bir ruhuyla binlerce bedene yetti. Onlar öyle zattı ki, hala o şekillendirdikleri kanaldan su akar, durur. —> Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf, Doğunun dünyaya kazandırdığı büyük bir değer olan Ömer Hayyam’ın kaleme aldığı Rubaiyat’ın çerçevesinde, İran ve çevre toprakları anlatılmakta. Hayatın tekerrürden ibaret olduğunu yansıtan iki koca hikaye... İran’da geçen entrikalar, mücadeleler, Ortadoğunun aynası niteliğinde olaylar anlatılmış. Kitabın sonu ise etkileyici bir şekilde bırakılmış. —> Kitaptaki "Hayyam ile Cihan" aşkı eski İran'ı, "Benjamin ile Şirin" aşkı ise 20. yüzyıl başlarındaki modernleşme çabası içindeki İran'ı anlattı, hissettirdi bizlere. Bir yandan onların aşklarını hissederken, duygularına ortak olurken; bir yandan da tarih sahnesindeki İran’ı izledik. —> Dönemin olaylarını daha iyi kavrayabilmek adında; Ömer Hayyam’ı, Nizamülmülk’ü ve Hasan Sabbah ile Alamut kalesini bireysel olarak ele alan kitapları okumanızı tavsiye ederim. Bence, dünyada en çarpıcı olayların yaşandığı yıllardan biriydi o dönemler. ——————————————————————— SPOİLER İÇEREBİLİR! —> Kitapta beni en çok etkileyen nokta Hasan Sabbah ve Alamut kalesinin anlatılarıydı. Hasan Sabbah’ı kendisi yapan olaylar ve düşünceleri çok ilgimi çekmişti. Kendisinin yarattığı dünyevi cenneti, öldükten sonra yok olması, tarih sahnesinden silinmesi ve beraberinde onca değerin de yok olması çok üzücü. —> Bir şaşırtıcı nokta da, Nizamülmülk. Böyle bir adama, Melikşah nasıl olur da sahip çıkamaz. Nasıl kibre kurban edilir? Neden devlet erkanı gözüyle olaya objektif bakılmaz? —> ‘Dünyayı erkekler yönetir, kadınlar da erkekleri’ sözüne karşılık bir kadın, Selçuklu Devleti’nin perde arkasındaki akıl, Cihan. Ömer Hayyam’ın göz bebeği. Hırs ve takıntının ete bürünmüş hali...

SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061.9k okunma

·

11 views

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

SALİKO