Padişahçı sav (tez) bu açıdan oldukça kesin konuşmaktadır.
Anadolu’da Kurtuluş Savaşı verilsin diye M. Kem
al’in bizzat Padişah Vahdeddin’ce görevlendirildiği ileri
sürülmektedir. N.F. Kısakürek’e göre Vahdeddin, Ulusal
Savaşımı yürütmesi için M. Kemal’i gizlice görevlendirmiş,
bunun için de kendisine bir “hattı hümayun” ile oldukça
çok para vermiştir. Dolayısıyla Anadolu’da ulusal direnişi
başlatma ilk düşüncesi Sultan Vahdeddin’indir. Dahası bu
savaşım için M. Kem al’i bizzat padişah “ ikna” etmiştir.
Kadir Mısıroğlu’yla T. Mümtaz Göztepe de aynı doğrultuda
düşünürler. Ortak görüşleri şöyle:
“ Sultan Vahideddin, ufukta beliren korkunç tehlikelere
karşı Anadolu’da bir direnme hareketi düşünüp, bunu tepesindeki
işgal güçlerine karşın en dikkatli bir biçimde
planladı. Bu cümleden olarak yaverlerinden M. Kemal Paşa’yı
geniş yetki ve olanaklarla donatarak Anadolu’ya gönderdi.
İşte, yakın tarihimizde ‘Milli M ücadele’ adı verilen
Türk - Yunan Savaşı ve onun sonucu olan zaferin gerçekleşmesini
sağlayan hareketlerin en önemlisi budur. Bu da
Sultan Vahdeddin’in eseridir.
Ancak bu büyük, fakat talihsiz padişahın sonradan
‘Kuva-yı înzibatiye’nin kurulması ve bilinen ‘fetvaların ortaya çıkması gibi M.Kemal Paşa ve O ’nun giriştiği savasımın
aleyhinde görülen kimi davranışlarda bulunduğu görülmüştür.
Fakat bunların birincisi düşmanın gözünü boyamaya-
yönelik uyarlamaydı. İkincisi ise bizzat düşman
baskısının eseri idi.
mısıroğlu’nun “ Sultan Vahideddin’in kişiliği ve döneminin
olaylarını tam bir Türk ve Müslüman duyarlılık ve
ölçüleriyle” incelediğini ileri sürdüğü Hüseyin Hilmi
Işık da Vahdeddinci cepheden eğilerek Padişahı şöyle
aklamaya çalışıyor:
“ Sultan Vahideddin Han, silahların alındığı, düşman filolarının
Çanakkale Boğazı’nı aştığı, İmparatorluğu parçalamaya
başladıkları bir zamanda halife oldu. Bir felaket
olan Sevr Antlaşmasını imzalamadı. Osmanlı ordusu olarak
kendini korumak için bırakmış olan biricik taburu. Ayasofya çevresinde sipere sokup camiye çan takmak veva müze
yapmak isteyenlere ateş ediniz! buyruğunu verdi. ( . . . ) Vatanın
düşman çizmesi altında kalan İstanbul’dan kurtarılamayacağını
anladı. Güvendiği paşaları Anadolu’ya gönderip,
Kurtuluş Savaşını hazırladı. Anadolu’ya subay, cephane,
para kaçırdı, (...) Kuva-yı İnzibatiye dive hazırladığı birlikleri
de açıkça gönderip, kumandanlarına. ‘Anadolu’daki
güçlere katılınız!’ gizli buyruğunu verdi. İstanbul’daki işgal ordularına sezdirmeden, Kuva-yı Milliye’yi kurdu ve
güçlendirdi”
Aynı takım Vahdeddin’in ülkeyi terk ederken saraydaki
yüklü parayı birlikte götürmeyişini, padişahın lehine
değerlendirip, bununla padişahı aklamaya çalışırlarsa
da; bu durum padişahın genel tutumu yanında bir hiç kalır.
da “yurtseverliğin” rolü yok sanırım. Çünkü ne ölçüde
“ yurtsever” olduğunu Ulusal Savaşıma karşı yürüttüğü
düşmanlıkla ortaya koymuştu.