kalabalığın pervanesi sustu
gecenin çıplak atlasında
ilk insanın elleri konuşuyor.
*
avuçlarında yağmurun küçük harfleri
kumlar bir ırmağı denize taşıyor.
*
yazmasaydım, yaşamamış olacaktın.
*
etekleri gurbet ile mühürlü
bir gelin ağıdıyım bacasız evlerde.
*
ey sonsuz gençlik
aynı yaşta oluruz bir gün.
*
mezarlıktan denize doğru
bir erguvan yolculuğu
iki dünya birbirine dolaşıyor.
*
ne oluyorsa perdeler çekilirken oluyor
sessizce dışarı çıkıyorum.
*
kaç gündür aklımda kirpiklerinin gölü
boğulmuş bir zamana bakıyorum saygıyla.
*
iki kaşının arasındaki mührü gösterdi
"insanın ruhu görülebilir mi?"
harfler kirpiklerinden dökülüyordu.
*
parkın gölgesine ilişmiş bir emanet zaman
çocuklarla çiçekleniyor sessizce
yalnızlık odalara sığmıyor.
*
açıl susam açıl! ev, masalını terk etmiş çoktan.
*
çocuklar hayatın harflerine taşı ekledi
anneler biraz daha uzağa bakıyor
anneler biraz daha beyaz.
*
insanın yarası sağken iyileşir.*
bu sözle ışıdığım gecenin sabahı
otuz dört çocuğu öldürdüler.
*
mezar taşlarının dili yok, unutma.
*
konuşuyorsun ya
sisten güneşe çıkıyor
kırmızı kuşlar.
*
annem yine sustu
alyansını çevirip duruyor parmağında
hiç geçmiyor duvardaki zaman.
*
güneş değil, inandım
serçeler başlatıyor sabahı.
*
çocuk boncuklu bir keder
kadın yeni tanrıların kayıp duası
adam durmadan camlardan düşüyor.
*
bahçenin ortasında bir torba tuz
domates fidelerimi yiyorlar, diyor
salyangozlar bu kötülüğü bilmiyor.
*
bu kadar inanmasaydı
ne doğrusu çekilirdi ne yanlışı.
*
sözüm ağzında kaldı
kime ne söylersen söyle
benden başlayacak cümlen.
*
cennet mavi olabilir ama
insanın çilesi daha güzeldir.*
hayatımı sevdim birden.
*
yarasalar ay ışığını paylaştırıyor bahçeye.
*
yaşamadıklarımızın hatırası, dedi
elindeki kitabı uzatarak.
*
bütün bu sözlerin bir tek hükmü var
seni seviyorum.
*
bu nasıl bir bağış tanrım
ölüm, yaşarken acı veriyor insana.
*
eğer bizi sual eden olursa
boynum armut sapı canım sağ söyle*
zeytinler çiçeklendi
deniz kirpiklendi
öyle bir geçti ki yoksulluğumuzdan
canımız yapraklandı.
*
susmak iyileştirmiyor yarayı
yeni yerlere varıyor eski sözler.
*
kapıların kapanma saatleri
eşik, gölge, kirpik-
bir elini ötekinde ısıtıyor yalnızlık.
*
yaşlı dünyanın sessiz atları
otlamaya devam edecekler bozkırda.*
ölüler gökyüzüne gömülseydi keşke...