Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

80 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Olağanüstü Bir Gece… Sanırım zor zamanlarımda okumanın haklı şanslılığını yaşamaktayım. Yine de her kim hangi ruh halinde okursa okusun, kitabı seveceğini düşünüyorum. Seveceğini düşünüyorum çünkü bu kitapta ben varım, siz varsınız, herkesin görünmez yanları var, kendisinden bile sakladığı tarafları var. İnsan bir parçasının bulunduğu bir şeyi sevmez mi hiç? Bu kitapta bir parçamız var. Dünyaya gözlerimizi açtığımızdan itibaren, hiç bitmeyecek olan o sesleri duymaya başlarız. Bu her yerden çıkan seslerin içinde kendi sesimizi duyabilmek ne de zordur. Geleneksel ve modern toplumun oluşturduğu insan modeli, kimi zaman bilinçli kimi zaman bilinçsizce meydana gelen geleneksel bağlılıklar ile bizlere aşılanır. Hayatınız boyunca kim olacağınızı söylerler, neyi sevdiğinizi, neyi sevmediğinizi, neyi giyineceğinizi, kariyerinizi, kimle muhatap olacağınızı, konuşma şeklinizi… Bu noktada insanlar, o hiç sonlanmayan seslerin içinde, kendini duymayarak herkesçe kabul görmüş o örnek modele erişmeye çalışmaktadır. Bu, insanın neyi sevdiğiyle, kim olduğuyla değil; toplumun karar verdiği kurallar ile tanışmasına ve onların içerisinde akıp gitmesine sebep olmaktadır. Olağanüstü Bir Gece kitabı, dışarıdaki seslerin yoğunluğundan dolayı bir türlü duyamadığımız kendi sesimizi, tanışamadığımız kendimizi anlatıyor. Yazar içimizde bulunan ama henüz keşfedemediğimiz, belki de keşfetmek için gerekli cesareti gösteremediğimiz gerçek benliğimizi gün yüzüne çıkarıyor. Bir diğer yandan toplumsal tabakalaşma olgusu etkilerini de kitapta görmekteyiz. Hal böyle olunca toplum kıyafetiyle, gittiği mekanla, konuşmasıyla tabakalaşınca düşünce sistemi de kendisine tabakalar üretmektedir. Bu durum insanda yargıyı katman katman doğurmaktadır. Artık insan insanı tanımak bile istemiyor. Kimisi aşağılarcasına tepeden bakıyor, kimisi boynunu büküyor, kimi tanımadan nefretini yüceltiyor, bazısı nasılda birisini görünce ufalıyor, insan insana bakmaya korkuyor. Hoş ya baksa da görmek istemiyor... En nihayetinde, toplum, sırf sayı olarak fazla olduğu için ve bu düşünce birliğinin olduğu dünyaya doğan insanlar, bu düşünceyle savaşmadığı için, toplum uygun gördüğü rol modeli hüküm sürdürmektedir. Bu savaşı gösteremeyen insanlar, kendilerine ait olmayan fikirlerle, beğenilerle ve tercihlerle, kısacası toplumun oluşturduğu karakter ile yaşamını sürmektedir. Peki ya kişi kendisine ait olmayan bir fikirde kendisini nasıl anlayacak? Bir başkasını nasıl anlayacak? Elbette bu durum insanı yalnızlaştırmaktadır. Bu yalnızlık hissi, kitapta betimlemelerle bizlere etkili bir şekilde aktarılmıştır. Kitapta tüm olanaklarına rağmen yalnızlığı hisseden karakter bizleri karşılamaktadır. Kendi sınıfsal düzeninin sahip olması gereken birçok olağana sahip ve bu ezberlenmiş sistemde mutlu olmak için birçok nedeni bulunan karakterin, gerçeklerle yüzleşme sürecini anlatmaktadır. Yıllardır örnek karakter rolünü üstelenen bu kişi, büründüğü kılığın hasar görmesiyle kendini özgür bırakarak ezberlediği kurallardan uzaklaşıyor. Belki de uzun yıllar sonra ilk defa doğaçlama hareket eden kişi, heyecan, korku, mutluluk, sevgi, kibir ve benzeri birçok duyguyu yıllar sonra yeniden deneyimliyor. Öncesinde bulunduğu mekânlar, vakit geçirdiği insanlar gibi birçok faktöre dikkat etmekte olan bu karakter, ezbere yaşadığı bu kuralları silerek, adeta bilinç altına işlenmiş olan tüm kuralları azar azar kendisinden uzaklaştırıyor. Sanki ilk kez kendi sesini duyuyor, kalbini ve ruhunu hissediyor, isteklerini öğreniyor adeta bunca yıl sonra kendisiyle tanışıyor. Bu karakterin yolculuğu bana, güzel bir manzara izlemek için kat edilen yolun sonunda manzaraya ulaşıldığında hala bir şeylerin neden eksik olduğunu açıkladı. Bu eksikliklerin yolu başkasının seçmesinden, manzarayı başkasının keşfetmesinden kaynaklı olduğunu gösterdi. Yol ve manzara ne kadar güzel olursa olsun; yolda birilerinin ayak izlerini takip ediyorsak, manzarayı biz keşfetmiyorsak eksik hissetmenin kaçınılmaz olacağını düşündürdü. En iyisi herkesin belirlediği güzelin, yolun ve diğer düşüncelerin tek doğru olmadığını kavramak ve bu gizli kuralların karakterimize nüfuz etmesini engellemek. Toplumun hükmettiği davranışlardan sıyrılmak lazım. Ee herkes deniz manzarası sevecek değil ya!
Olağanüstü Bir Gece
Olağanüstü Bir GeceStefan Zweig · Yakamoz Yayınları · 2019144,5bin okunma
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.