Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

LK MÜSLÜMAN İŞ KADINI VE İKTİSATÇI: Böyle bir yazı yazabilmeyi bana nasip eden yüce Allah'ıma hamdü senalar olsun. Bu yazıyı yazarken Hz.Hatice'yi anlatan Nurdan Damla hanımın kitabından yararlandığım gibi, gerek zamanında gördüğüm din kültürü derslerinden, gerek cami sohbetlerinden (vaazlar yada cuma hutbesi gibi) ve yakın zamanda rahmetli olan Ömer Döngeloğlu'nun Önden Gidenler adlı TV programında yaptığı sohbetlerden edindiğim bilgiler ışığında ve çevreden gözlemlediklerim doğrultusunda, kendimce yaptığım geçmiş ve şimdiki zaman kıyaslamasıyla oluşan bu naçizane yazıyı yazmanın gururunu yaşıyorum. Öncelikle ilklerin keşfedicisi, kadınlar başta olmak üzere tüm insanlığa yaşantısıyla örnek olmuş Hz.Hatice'yi rahmetle ve minnetle anıyorum. Hz.Hatice kız çocuklarının diri diri toprağa gömüldüğü cahiliye devrinde 5 kız, 3 erkek olmak üzere 8 çocuklu bir ailenin evladı olarak dünyaya gelmiştir. Hz.Haticenin doğumu esnasında babası, amcaları ve Mekke'nin ileri gelenleri erkek çocuk gelecek ümidiyle hazırlık yapmış, çalgılı eğlenceler tertip etmiş, heyecanla beklerken bir kızının daha olduğu haberi gelmesi ile baba sersemler ve üzülür. Hz. Hatice'nin dedesi aldığı haberle hüsrana uğrayan oğluna üzülmesinin yersiz olduğunu, eğlenceye devam edilmesi gerektiğini söyleyerek oğluna destek verir, onu rahatlatır. Eğlenceye katılanlar arasında bilgin olarak kabul edilen ve saygı duyulan Varaka'da vardır. Bebeğin kız olduğunu öğrenen baba ve Mekke ileri gelenlerine her daim savunduğu kız çocuklarını diri diri gömülmesi olayının yanlış olduğunu tekrar izah eder. Hz.Hatice'nin babasının, dedesinin düşünceleride ve Varaka'nın ki ile aynıdır. O gün yapılan konuşmalar, telkinlerle Mekke'nin ileri gelenleride bu icraatın yanlış olduğuna ikna edilmistir. Böylelikle Hz.Hatice'nin doğumu birnevi diğer kız çocuklarının da kurtuluşuna vesile olmuştur. Çocukluğu ve gençliği diğer yaşıtlarından farklı geçen Hz.Hatice deyim yerindeyse büyümüşte küçülmüştür sanki. Çocukluğunda yaşıtları oyunlar oynarken O Kabe'nin yanında olan dedesinin evinde vakit geçirirdi. Bazen de dedesi ile Kabe'ye giderek ibadet ederdi. Gençliğinde de farkını gösteren Hz.Hatice eğlenceden, dedikodudan uzak durmuş ve kendisini dini kitaba vererek, bilgiye ulaşmanın yollarını aramıştır. Kızlarının halini anlayan anne ve babası ona destek olmak için Varaka'dan ders almasını sağlamışlardır. O dönemde Mekke'de yaşayanlar, kişilere lakap takar ve ismi ile değil lakabıyla hitap ederlerdi. Hz.Hatice'de bu lakap konusunda nasibini almış ve güzel yüzlü olduğundan Ceyyide, soylu bir aileden geldiğinden Seyyide, ruha temizlik pınarları akıtan Tahire lakapları ile hitap edilmiştir. Evlenme çağına geldiğinde ise, bütün gözler onun üzerindedir. Mekke'nin soyluları onunla evlenmek istemektedir. Üzerindeki baskıdan ve dedikodulardan kurtulmak için Nebbaş bin Züarre ile evlenmiştir. Ailesinden aldığı terbiyenin yanısıra, büyüklerinin ve annesinin nasihatleri her daim yolunu aydınlatmıştır. Annesinin "kadın eşine vefalı olmalıdır, nankör değil" nasihatını dinleyen Hz.Hatice'nin mutlu giden evliliği, birgün çıktığı iş seyahatinden geri dönemeyen kocası Züarre'nin ölümü ile sonlanmıştır. Hz.Hatice artık güzel ve zengin bir duldur. Mekke'de gözler tekrar ona çevrilmiştir. Evlenmek isteyen soylu Mekkeliler tekrardan kendilerini göstermeye, baskı yapmaya başlamışlardır. Dedikodu ve baskıdan kurtulmak için Atik adlı bir iş adamı ile evlenir. Hz.Hatice'nin evliliği ilk zamanları iyi gitsede kısa sürmüştür. Her daim destekçisi olan aile büyüklerinin "Evlilik açılmamış bohça gibidir. İçinden ne çıkacak bilinmez. O bir ahiret gömleğidir ki, giyinmek kolay olsada, çıkarması pek zordur. Dar olursa yakar yapışır, geniş olursa doyumsuz bir cennet yaşatır." sözlerini dinleyen ve kocasının kendi üzerinde baskı kurma çabalarına ve sıkmasına dayanamayan Hz.Hatice bu evliliğide sonlandırır. İkinci eşi ile de ayrıldıktan sonra kendisini işine vermiş ve elle gösterilen dünyaca ünlü bir iş kadını olmuştur. Cömertliği ile bilinen Hz.Hatice yaşlılara, hastalara, fakirlere ve düşkünlere yardım etmeyi severdi. Hatta onlar için dertlerini dinleyebilmek adına haftada bir günü onlara ayıran ve malın vermekle bitmediğine, paylaştıkça arttığına inanan biriydi. Dürüstlüğü ile tanınan Hz.Hatice malını hiçbir zaman faize yatırmamış. Manevi bir dine inancı olduğundan faize para yatırmayı doğru olmadığını bilir, gelirini üretim ve getirisi olan işlerle sağlardı. Dürüstlüğü sayesinde dünyada nam yapmış ve bugünkü ithalat ihracat işleri ile uğraşmıştır. Hangi bölgede hangi malın para edeceğini, neyin alınırsa kar edebileceğini çok iyi bilen biri olmuştur. Ben iktisatçı değilim ama kendimce edindiğim tecrübelere göre bu davranışı bugünle kıyaslayacak olursak Hz.Hatice'nin ileriyi görebilen bir iş kadını ve dış ticaret uzmanı olduğunu bizlere göstermektedir. Hz. Hatice iyi bir çocuk, iyi bir eş, iyi bir anne ve iyi bir iş kadını olmasının yanında iyi bir dost ve sırdaştır. Kısaca en güzel erdemleri taşıyan Hz.Hatice gibi nice değerli bay ve bayan insanlar vardır. Yaşadığı topluma hatta tüm insanlara değerleriyle, yaşantısıyla örnek olurlar. Bizlerinde kendi hayatımızı şekillendiriken Hz.Hatice gibi değerli insanlardan feyz alarak yaşamak ve yaşatmak dileğiyle... Ümit GÜDER
··
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.