"•Psikopatın korkusuzluğu ve odaklanma yetisi bugüne kadar hep duygusal yetilerden yoksun olmasına bağlanırdı. Tam olarak söylemek gelirse amigdalanın fonksiyon bozukluğuna. Araştırmacılar psikopatların korku hissetınediği gibi, empati de kuramaclığını düşünürlerdi. Ama 2008'de Bos tan'daki Beth Israel Deaconess Tıp Merkezi'nden Shirley Fecteau ve çalışma arkada-şlarının yaptığı bir çalışma, psiko patların ,duyguları fark edememesi şöyle dursun, bunu biz den daha iyi bile yaptıklarını ortaya koydu."
sayfa 123
"Ne var ki araştırmacıları bir sürpriz bekliyordu. Fecteau ve ekibi, umduklarının tam tersi bir sonuç elde edince şaşır dılar. PKE'den yüksek puan alanların -özellikle empatiyle en doğrudan ilişkili olan "soğuk kalplilik" kategorisinde TMS tepkilerinde düşük puan alanlara oranla daha büyük bir güç yitimi oldu. Yani psikopatlar diğerlerinin duygularını anlamada sorun yaşamak şöyle dursun, bu işte ortalama insanlara göre daha da iyiydiler. Sorun duyguların algılan masında değil, duyusal ve duygusal bileşenlerinin arasındaki kopukluktaydı - yani duygunun ne olduğunu bilmekle nasıl olduğunu hissetmek arasındaki farkta."
sayfa 124
""Eğer kötü bir şeyler oluyorsa psikopat olan bireyin bundan daha az endişe duyacağı doğru," diyor. "Ama bu gibi durumlarda verdikleri kararlar illa daha iyi olacak diye bir şey yok. Hatta tehdidin boyutunu doğru değerlendiremedikleri için uzaklaşmak ye rine kendilerini tehlikenin içine atabilirler. "
Bir başka deyişle, eğer bir şekilde mantığın buzunu biraz eritebilirsek, evet, psikopatik özellikler avantaj sağlayabilir. Ama öbür türlü hiç şansı yok.
Ama bir saniye, diye düşündüm. Dünyadaki tüm kahramanlarda tam olarak karşılaştığımız şey değil mi bu?"
sayfa127
"Hayatımızın en müthiş anları, kötü yönlerlmizl en Iyi yönlerimiz olarak baştan vaftiz edecek cesareti buldu Aumuz anlarımızdır."
- FRIEDRICH NIETZSCHE
sayfa135
Duygusallık, kaybeden tarafta görülen kimyasal bir nor malden sapma halidir.
- SHERLOCK HOLMES
"Profesyonel bir katil, örneğin tıpkı bir cellat gibi birinin canını aldıktan sonra büyük ihtimalle hiçbir şey hissetmiyor dur," diye açıklıyor. "Herhalde pişmanlık veya vicdan azabı gibi duygular işin içine hiç girmiyordur. Borsacılar için de aynı şey geçerli. Borsacı bir alım satım gerçekleştirdiğinde, bunu infazı gerçekleştirmeye benzetebiliriz. Ve işlem ger çekleştikten sonra gerçekten iyi olan borsacılar, yani senin ilgilendiğİn türden olanlar, hiçbir pişmanlık duymadan piya sadan çıkabilirler. Niye öyle oldu, nasıl oldu, artıları eksileri nedir, doğru muydu yanlış mıydı dert etmezler.
"Ve bu, işlemin nasıl sonuç verdiğine bakmaksızın hep böyledir. Daha önce dediğim gibi, o gün bir servet yapsalar da böyledir, bütün parayı batırsalar da... Aldıkları pozisyon so ğukkanlı ve tarafsız bir şekilde verdikleri bir karardır - duygu lara yol açmaz, sonradan çeşitli psikolojik etkiler yaratmaz. . .
"Borsada olsun, başka alanda olsun, büyük profesyonel başarılar yakalamanın sırrı bölümlere ayırabilmekte yatıyor. Eldeki işe odaklanmakta. Ve iş bittiğinde hiçbir şey olmamış gibi ceketini alıp gidebilmekte."
Tabii geçmişte yaşamak denklemin yalnızca bir tarafı.
Gelecekte yaşamak, sıradaki değil de daha sonraki adımlan düşünmek, (benim betonarme blok konusunda yaptığım gibi) hayal gücümüzün kontrolden çıkmasına izin vermek de eşit derecede işten alıkoyucu olabilir. Örneğin karar verme becerisine ilişkin zihinsel ve duygusal odaklanma araştırma ları, bir yüzme havuzuna atlama veya telefon edip kötü bir haber verme gibi sıradan, gündelik davranışları değerlendi rirken "hayal edilen" olası gerçekliğin "gerçekte" olandan çok daha fazla rahatsızlık verdiğini göstermiştir.
Bu da işleri erteleme konusunda sonu gelmez eğilimimizi güzelce açıklar.
Ama psikopatlar asla ertelemez."
sayfa193
Sayfa 193