Gönderi

Geçen iftardan önce fırından ekmek alırken yan taraftaki markette satılan uçurtmaları fark ettim. Çocuklar uçurtma alıyorlardı. Çocuğun uçurtmaya sahip olunca yaşadığı sevince elbette ortak olmuştum, sevinerek. Ama bir yandan da çocukluğumu ve uçurtma yapmak için verdiğimiz emekleri hatırlayınca üzüldüm. Şöyle ki; Biz çocukken uçurtma yapmak için mahalledeki çocuklarla kargı toplamaya giderdik. Toplayabildiğimiz kadar kargı toplardık ki sürekli lazım olurdu. Kargıları topladıktan sonra mahalleye döner evin damına çıkardık uçurtmayı yapmak için. Kargıları ne çok kalın ne de çok ince olmayacak şekilde düzgünce keserdik bıçakla. Kenarlarını düzgünleştirdik. Bir uçurtma için üç tane düzgün kargı (çubuk) yeterliydi. Üç tane düzgün kargı ayarladıktan sonra o kargıların uçlarını biraz oyardık ki bağlayacağımız ip kayıp çıkmasın diye. Sonra bu üç kargı çubuğunu düzgün altıgenin köşegenleri şekline getirip bu üç kargının birleştiği orta kısmı sapasağlam bağlardık. Bu kısım şişkin, kaba, ağır olmamalı az ip ama sağlam olmalıydı. Bunu hallettikten sonra düzgün altıgen şeklindeki üç kargının kenarlarını iple birbirine tuttururduk. Uzunlukları eşit olmalı, gevşek olmamalıydı. Sonra bu düzgün altıgen haline gelmiş iskelet kısmını yine imkânlar kısıtlı olduğu için sokakta ya da evde bulduğumuz naylon poşetleri keserek kaplardık. Yapıştırıcımız olmadığı için naylonları üst üste koyup taşla vururduk ve yapışırlardı. O taşı elimize vurup kanattığımız da çok olmuştu. Elimiz biraz acıyıp biraz kanadıktan sonra uçurtmamızı yapmaya devam ederdik. Taşla vurup naylonları yapıştırmak kolay olurdu ama bu şekilde sökülmeleri de hızlı olurdu. Olsun o söküldükçe biz tekrar birleştirirdik. Neyse bu kısmı da hallettik. Bu uçurtmanın iskelet kısmıydı ki önemliydi. Şimdi sıra işin daha önemli kısmında. Uçurtmanın terazisi. Uçurtma yapmada en zor kısım burasıydı. Mahallede herkes uçurtma yapardı ama herkes uçurtmanın terzisini düzgünce yapamazdı. Bir çocuk için zahmetli bir iştir, uçurtma terazisi. O kadar çok uçurtma yapmıştık ki artık uçurma terazisini tek seferde hatasız yapabilecek duruma gelmiştik. Mahalledeki arkadaşlar olarak birbirimize en çok yardım ettiğimiz kısım tam olarak burasıydı; uçurtmanın terazisi. Uçurtma terazisi için biraz ölçme-biçme işlemi gerekir. Görünüşte basit bir olay ama uygulamada bir çocuk için zahmet vericiydi. Uçurtmanın üst kısmındaki küçük üçgenin üst iki köşesinden ip çıkarır V şeklini oluştururduk. Sonra uçurtmanın orta kısmında ip çıkarır V’nin ucuyla birleştirirdik. Bu V şekli sağa-sola kaymamalı, yamuk olmamalıydı. Bu terazi kısmı düzgün olmazsa uçurtma da düzgün uçmazdı. İpin sol tarafı uzun olursa uçurtma rüzgârı soldan alıp sağa yalpalanırdı. Sağ tarafı uzun olursa da tam tersi bir durum. Terazinin ortadan gelen ip kısmı aynı zamanda uçurtmayı rüzgâra karşı desteklemeliydi. Terazi kısmını özenle yapıp bitirdikten sonra sıra uçurtmanın alt tarafındaki süs kısmına geldi. Süs için yine uçurtmanın alt tarafındaki iki köşeye ip bağladık uzunca. Sonra bu iplere yine uçurtma için kullandığımız naylon poşetlerden parça parça bağlardık süs görüntüsü olsun diye. Düzgün altıgen şeklindeki uçurtmanın alt köşesine de aynı süsü yapardık. Uçurtma büyük ölçüde biterdi. Sonra uçurtma için annemizin iplerini aşırırdık. İpi aldıktan sonra herkes uçurtmasını alır mahallenin aşağısındaki boş alana giderdik. Saatlerce uçururduk uçurtmamızı. Uçurtma gözden kaybolana kadar uzatırdık ipi. Yeri gelir ip kopar uçurtmanın peşine düşerdik. Uçurtmayı bulursak ne ala bulmazsak tekrar yapardık. Bir keresinde iki mahalle öteye kadar peşine düşmüştük uçurtmanın ama kaybetmiştik uçurtmayı. Sar başa bütün işlemleri yine. Kargı, ip, düzgün altıgen, terazi, süs ve masmavi gökler… Öyle işte. Bu zamanın çocukları ekseriyetiyle bunlardan uzak. Her şey hazır, emek yok, pratik bilgi yok, öğrenme yok. Onların suçu değil elbette. Çocukluğumuzda güzel olan her ne varsa onu hazır halde bize sunanların… Belki de suç biraz da tüm bunları bildiği halde çocuğuna, kardeşine yeterince vakit ayırmayıp, ona bu uçurtmayı yapmayıp hazır alanda. Bunların dışındakilere bir şey diyemem. Bunca şeyden şu ünlü sözü çıkarıyorum sonuç olarak; “Bana uçurtma alma, bana uçurtma yapmayı öğret.”
·
6 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.