Gönderi

- " (…) Bundan 25 yıl evveli… 25 yıl sonrayı düşünürken çatır çatır yandığımı söylesem inanır mısınız? İnanın!.. İnanın; kemmiyet hesabına vurarak 25 yıl sonra diye değil de, 25’in de içinde bulunduğu bir rakam sonrasının, ilk gençlikte yaşanan zaman idrakı ıstırabının buudu hâlinde o günde bir imaj olarak toplu olduğuna inanın!.. Lemi, bu dilden hiç anlamaz, okul kitabı serisi üzerinde çalışkan ve zekâyı andıran tarafları olan, buna mukabil hep yavan, hep hissiz, hep soğuk tarafıyla aptalı andıran bir tip… Eskişehir’deki Mehmetçik Ortaokulu’nda 1. 2. 3. sınıfları ve Atatürk Lisesi’nde 3. sınıfı beraber okuduk!.. Ütülü pantolunu, ceketinin altında ütülü gömleği ve boynunda kravatı, daim temiz papuçları, hep aynı ayar saçları… Ressamın ruh veremediği çıplak bir duvarı andıran beyaz bir yüz, uzun ve ince boynu üzerinde yürürken sallanmasa da sallanıverecek hissini veren kafa, dört ayak üzerinden yeni doğrulmuş gibi zayıf ve uzun ince gövdeden öne doğru akan uzun kollar, uzun ve yürürken uzun uzun attığı bacaklar, pabucu büyük gelmiş gibi deve yürüyüşü cinsi kullanılan ayaklar… Son derece renksiz, ruhsuz ve bulunduğu yere müsbet veya menfi bir keyfiyet vermeyen şahsiyeti içinde, varlığı veya yokluğu dikkati çekmeyen, nevî şahsına münhasır bir tip!.. Duvarın ötesini merak ediyorsun, öte, kıymetin duvarda olduğunu işaretleyen bir boşluk… Peki niçin Lemi’nin üzerinde duruyorum?.. Hem de, görmem unutmam için yeterliymiş gibi kendisinden bahsederken?.. Benim, bahse değmezliğini söylerken bahsetmemin çelişkisi bir yana, o, hayatımda çok önemli işaret taşlarından biridir!.. Çalışkan bir talebe olmasam da, sınıf birinciliğine oynuyorum… İlkokulda, birinci olmadığım zamanlarda bile, ikinci değildim… Ortaokul 1. sınıfta, ben, Lemi ve Şerafettin isimli bir çocuk, iki kişinin çıkarıldığı iftihar listesine geçmeye çalışıyoruz… Birinci dönemde, resim dersinden de aldığı iftiharla, bizden bir fazla dersle Lemi birinci… Şerafettin de, not ortalaması benden fazla olduğu için ikinci… Okul bahçesinde her sınıftan iftihara geçenlerin takdim edildiği törende, ben de çıkarıldım; ama bana, daktiloyla yazılmış iftihara geçtiğim vesikası verilmedi… Müthiş üzüldüm… İkinci dönemde, iftihara geçtiğim ders sayısı Lemi ile eşit olacak hesabında sevinirken, iftihara geçme işi yapılmadı… Neden yapılmadı?.. Hiçbir sebep yok; yapılmadı… Bütün emeği boşa gitmiş bir insanın hüsranına düştüm… İkinci sene, birinci dönem: Sınıfımızda, diğer sınıflardan da bizim sınıfımıza kaydırılanlarla, en az on iftiharlık talebe arasındaki yarışta, ben birinci olacaktım… Olacaktım, olamadım; ve not ortalamasıyla üçüncü duruma düşüp, yine iftihara geçemedim!.. Sınıfımızda kıyasıya bir yarış var… Meselâ 10 tam notu hedefleyerek yaptığımız hesap üzerinde, sözlüye kalkıp da 9 alan oldu mu, sanki yüzde 90 rakibimizi geçmiş gibi seviniyoruz… Her neyse; bir hoca, beş kişiyi iftihara geçmek için yazıyor ve neticede kim daha fazla dersten iftihar alırsa, bunlardan iki kişi iftihara geçiyor… Ben, on dersten iftihar alarak birinci olacağım… Ama olamadım ve not ortalaması ile üçüncü sıraya düşüp iftihar listesine geçemedim!.. Türkçe Hocası Hümeyra Hanım… Bir dönemde yapılan üç yazılı imtihandan sonuncusunda, bir cümlenin şahıs, fail, sıfat vesaire şeklinde tahlilini isteyen bir soru da var… Ben 10 tam not beklerken, 7 gelmesin mi!.. Dünyam karardı… Ertesi derste, parmak kaldırdım ve “İmtihan kağıdını görebilir miyim?” dedim… Yani itiraz ediyorum… Biraz tatsız bir hava… Hümeyra Hanım, kağıdımı çıkardı ve notumun söz konusu sorudan dolayı kırıldığını gördüm… “Birleşik kelime” diye altını çizmediğim bir kelimeden dolayı, o sorudan bana hiç not vermemişti… Oysa, hiç not vermemesini izah gibi, benim yanlışımı çıkarırken de zorlandığını hissettim… O kelime birleşik kelime değildi… Bana, şimdi hatırlayamadığım bir misâli verdi ve yerime oturttu… Ben de, verdiği misâli kafama takmış, bugün bile hatırladığım karşı örnekleri, birkaç gün sonra önüne sürdüm… “Meselâ, insan kelimesi bölünemez; bölününce mânâlı oluyor diye, o birleşik kelime değildir!” dedim… “İn”, mağara; ve “san”, sanmak diye… Meselâ Ağaç; “ağ”, “aç”… Hümeyra Hanım lâfı karıştırdı, epey bozulmuş bir şekilde, sözlüye kaldırarak not durumumu telâfi edeceğini söyledi… Aynı okulda hoca olan Adile teyzeme, kendisine itiraz ederek onu sınıfta zor duruma düşürdüğümü söylemiş… Zaten bizden gerideki sınıfta okuyan yeğeni Serdar yüzünden öbür hocalara biraz torpil ister tarzda yaklaşan Hümeyra Hanım, benim için hiçbir söz etmez ve bu mevzularda hayatı boyunca ne kimseye bir şey söyler ne de kimseye torpil yapar olmuş Adile teyzemin burnu havada ilgisizliğinin, acısını diyeyim, benden çıkarmıştı… Çünkü o iş orada bitmedi… Söz konusu imtihan notum dolayısıyla, Türkçe dersi karne notum, o derste beni sınıf üçüncüsü yapmış, iftihara beş kişinin yazılmasına nazaran yine de iftihara verilmem gerekirken, verilmemiştim… “Ben iki kişinin verilmesini takdir ettim!” dedi, çıktı işin içinden… Ben, 10 dersten iftihar almış olarak birinci olacakken, resim ve müzik derslerindeki daha az notumdan dolayı, sınıfın 9 dersten iftihar almış üç talebesinden biri olarak not ortalamasından yine üçüncü sıraya düştüm ve iftihara geçemedim… Ve şu hükme vardım: – “Ben ne yaparsam yapayım, olmuyor işte!” Tahsil hayatım boyunca bir daha bu acıları yaşamadım, çünkü bir daha sınıf birinciliğine soyunmadım!.. Lemi, hem 2. ve hem de 3. sınıfta iftihara geçti… Şerafettin, 2. sınıfta iftihara geçti, 3. sınıfta 3. idi!.. Şerafettin’le lisede aynı sınıflarda okuduk… Lemi ile Lise 3. sınıfta beraberdik, ama konuşma bir yana, selamlaşmamız bile olmadı… Kendi sokağında oturan bir çocuktan başka kimseyle arkadaşlığı yoktu… Bir hanım evlâdı, geldi gitti!.. Defter ve kitaplar, kırmızı veya mavi kağıtla kaplanırdı… Defter veya kitap kapağıyla, kaplama kağıdı arasına kopya kağıdı koyuldu mu, görülmezdi… Kopya çekmede çok kullanılan bir usul… Kapak kağıdı biraz bastırıldımı, altındaki yazıyı net görme imkânı vardı… Sözlü notları da yüksek olan Lemi, her derste bu tarz kopyasını hazır ederdi… Çalışkan talebe iddiasını çoktan bırakmış benim usulüm ise, türlü türlü!.. "
Sayfa 358 - 361 İBDA YayınlarıKitabı okudu
·
50 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.