Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

96 syf.
·
Puan vermedi
Doğu Seyahatnamesi-Bir Dominikan Keşişin Anadolu ve Ortadoğu yolculuğu Kitap hakkında: Bir Dominikan Keşişin yolculuğu.. Dominikan bir katolik tarikatı.. Papa tarafından bir keşiş;Doğu hristiyanlarına ve diğer din mensuplarına inancını anlatabilmek için görevlendiriyor. ve yolculuğu,gözlemleri anlatılıyor kitapta.. Ve gözlemlerini Papa'ya sunuyor yolculuk sonunda.. Yani bir misyonerlik veya islam da ki tebliğ hareketi.. Misyonerlik hakkında şöyle bir şey öğrendim.Misyonerlik terimi aslında 1600 lı yıllarda terim olarak ortaya çıkmış,öncesinde de eylem olarak var ama isimlendirme olarak farklı sanırım.İlk Hristiyan misyoner M.S 5 te Pavlus. Aslında Pavlus hakkında da değişik bilgiler var,Anlattığının Hristyanlık değil başka bir şey olduğuna dahil inançlar var. Kitap bu anlamda Hristiyan bir keşiş'in dilinden yazılıyor.Objektif ,subjektif tartışılır..Ama şöyle bir bilgi var kitap hakkında,1300'lerde Hristiyanlar tarafından müslümanlık bir din olarak tanınmıyormuş.Bir sapkınlık,Yazar dönemin teologlarından farklı olarak müslümanlığı bir din olarak görmüş.Ve bu anlamda önemli bir esermiş.Hatta yazar Bağdat ta arapça öğrenip,İncil ve Kuran'ın karşılaştırmasını yapmış.İslam dinini tenkit etmeye çalışmış. 2 bölümden oluşuyor kitap.1.si kendi hac yolculuğu.Bu bölüm biraz daha sıkıcıydı benim için.Kendi haccın daki mekanlarını ,eylemleri anlattı.Çok fazla detay vardı.Hz. İsa'nın onu yaptığı mekan,bunu yaptığı mekan,kuyudan su çektiği mekan,Hz İsa'nın ayak izi,ekmeği böldüğü mekan, havarileriler ile ilgili mekanlar..Genel olarak Hristayanlık ilgili düşüncem bu sanırım benim.Çok fazla detay var.Mimari olarak Kliselerde de öyle.Çok fazla tasvir var.Ve bana göre bu kadar betimleme içerisinde gerçeklik kaybolur.Şöyle hissetim;bazen ofiste proje ile ilgili müşteri ile ilgili bir şey konuşuyoruz,daha önce farketmediğim ve çözemediğim bir şey soruyor?Farketmeden bunu yapıyorum.;Çok fazla detay verip,müşterinin dikkatini dağıtıp başka konuya geçiyorum.Sonra kendi içimde düşünüp,sonra müşteriye aktarıyorum.Ve bence fazla betimlemenin gerçeği saklama gibi bir amacı var.Yada gerçekten uzaklaşma gibi.. ilginç hikayeler var ama kitapta.. Mesela Nohut Tarlası denen bir yeri ziyaret ediyor keşiş,hikayesi şöyle; hz isa bir gün ,tarlaya nohut eken bir çiftçii'ye ne ekiyorsun?diye sorar. çiftçi 'taş ekiyorum'der. hz. isa ' o halde mahsul olarak taş toplayacaksın^' der. ve o günden sonra tarla da taştan başka bir şey yetişmez. başka bir mekana gidiyorlar mesela. hz İsa'nın kıyamet günü insanların hükmünü vereceği mekan. bir işaret taşı var ,inançlarına göre kıyamet günü, haktan yana olanlar taşın sağında,batıl yönde olanlar taşın solunda olacak gibi. aslında bu sağ,soldan verme inancı bizde de var.Tabi hükmü veren bizde Allah. Amel defteri bizde verilecek olan,yani hayatımızın özeti gibi. hayırlı ise sağdan ,değilse soldan verilecek.. Şöyle bir şey öğrendim. Diğer dinlerde de ,hristiyanlığın diğer mezheplerinde de Hz. Meryem'in bakire olarak hamile kaldığı ve Hz. isa'yı doğurduğu tartışılmaz kabul ediliyor.Hiç bir yerde farklı bilgi yok.Ama Hz. İsa'nın konumu ile ilgili büyük farklılıklar ve tartışmalar var.İslam dininde zaten çok açık,diğer tüm peygamberler gibi bizden bir insan.Hristiyanlarda kendi içinde inanımaz farklılıklar var.Kitaptaki keşiş in amaçlarından biri bu,hz. isa'nın tanrı'nın olduğu olduğunu anlatmak .Ve buna inanmayanların sapkın olduğunu kanıtlamak. Daha sonra kitabın 2. bölümüne geçiyor. Irkları ve inançları direk yargılama bölümü. Daha akıcı ve baya baya ağır eleştriler içeren bir bölüm. Tatarları baya uzun anlatıyor,çok ilginç ve ilker şeylerde anlatıyor okuduktan sonra ben bi araştırayım Tatarları dedim.Tatar böreği dışında pek bir şey bulamadım.İlginçtir bir video izledim Tatarlar hakkında,baya anlıyoruz dillerini,ortak kelimeler çok fazla,hatta tatarlar türk mü diye de bir tartışma varmışta,benim çok ilgilimi çekmedi.Yazarın kitapta Tatar dediği aslında Moğollarmış. Kitaba göre Tatarlarda,gerçekte moğollarda inanılmaz bir itaattan bahsediliyor.Mesela savaşta beyleri attan düşüyor,savaşan herkes attan iniyor.Ölümü uyku olarak görüyorlarmış mesela ,beyleri içlerinden birinin öldürürmesini istiyor,öldürülecek kişi ne de olsa uykuya gidiyorum diye seve seve gidiyor.Moğolların sapkınlığı diye çok ütopik bir bölm vardı,gerçekse ilginç yani. Kısa bir bölümde Türkmeklerden bahsediyor yazar,Erzurum'a Van 'a falan gidiyor.Köstebek gibi yer altında yaşıyorlar diyor.Barbar Müslüman Türkmenler diyor.Greklerden nefret ettiklerini söylüyor mesela.Grek dedği bugun ki Yunanlar.Bunu dediği zaman 1300'ler.Birde Türkmen kadınlarından bahsediyor.Göçebeler,Türkmen bir kadın göç halindeyken doğum yapıyor,ertesi gün hiç bir şey yokmuş gibi bebeği kolunda göce devam ediyor.Yazar çok şaşırıyor.Sanırım benim de anadolu da gözlediğim,türk kadınında acıyı gizleme gibi bir durum var,bi fedekar olma gayretindeler.. Kürtlerden de bahsediyor.Böyle bir gömme yok,yazarın kürtler hakkında söylediklerini biri bugün dese ülkede savaş çıkar. Bağdattan bahsediliyor,kitabın yaklaşık 5 te 1 inde.Bağdat'ın Moğollar tarafından istilasından.Benim bildiğim tarihi bir bilgi değildi.O zaman Halife'lik Bağdatta.Bağdat İslamın merkezi gibi düşünülebilinir. Ve Moğolların Bağdat'ı nasıl yakıp,yıktığı...İnanılmaz mimari yapsıı bağdatın.Çok fazla kütüphane varmış Bağdatta.Moğollar Kütüphane deki kitapları yakıp Dicle Nehri'ne attılar diyor.Ve o kadar çok kitap varmış ki,o nehirden günlerce siyah su akmış.. Şöyle bir şeyden bahsediyor.Moğolların bir kısmı müslüman olmuş mesela.Çünkü diyor Moğollar tembel insanlardı ve müslümanlık çok kolay bir dindi.İlgiçtir bugün Müslümanlıkta da temel bilgi kaynağı Kuran dan uzaklaştıkça,araya insanlar girdikçe zorlaşıyor.Ve bana öyle geliyor ki Allah'ın zorlaştırmadığı dini insanlar kendine ve birbirine zorlaştırıyor. Baya baya müslümanları övüyor kitapta.ilime,bilime inanılmaz önem verirler diyor,ibadete ve ibadet öncesi temizlik çok önemlidir diyor,Bu kadar sadaka veren yoksulu kollayan başka bir oluşum yoktur diyor,köleleri azat ederler diyor,köleyi azat edecek parası olmayan insanlar hayvanları özgür bırakır diyor.Hatta şöyle bir olay anlatıyor.Ölen bir müslüman arkasında kalan bir köpeğin bakımı için mirasından pay bırakmış.Ağırbaşlılar,kibarlar,nezaket sahibiler,misafirperverler,diğer dinin peygambelerine inanılmaz bir saygı ve sevgileri var diyor,Birlik ve beraberlik içindeler diyor. ve diyor ki benim müslümanlar hakkında anlattıklarım; Hristiyanların utanması içindir .Müslümanlar diyor sapkın bir peygambere ve kitaba inandıkalrı halde bu haldeler,siz hristiyanlar doğru yolda olduğunuz halde neden bu kadar uzaksınız bunlara diyor? Zaten anlattığı müslümanlıktan sonra müslümanlar parlak 3-4 yüzyıl geçiriyor.Sonrası bugün.Bağdat Irak'ın başkenti.Ve sanırım gene Moğol istilasından yeni çıkmış gibi.. Değişik bir kitaptı.Birisinin direk dünya görüşünü okumak güzel oldu. RICOLDUS DE MONTE CRUCIS Latince aslından Çeviren:AHMET DENİZ ALTUNBAŞ/KRONİK YAYINEVİ Benim hakkımda: Daha önce bu tarz bir kitap okumamıştım...Seyahatname.. Tarih , coğrafi veya bilimsel bilgi içeren kitaplarda pek okumadım.. Sanırım daha çok insan ve insanın dünyaya,kendine bakış açısını içeren kitaplar okuyorum.. Roman veya öykü,nadiren şiir.. Bu kitabın ismini bir yerlere not etmişim.. kim önerdi,nerede duydum hatırlamıyorum ama.. Bir şeyi not ettiysem ve unutmadan,kaybetmeden o notu eyleme geçirebildiysem.. benim için büyük başarı.. Ama sevdim.baya sevdim kitabı.. Dili akıcıydı... 1300 lü yılları anlatan bir kitap okumakta çok heyecanlıydı.. 1300 yıl önceki Anadolu ve Ortadoğu-dinler ve insanlar İnsan dünya yı kendi ömrü kadar zannediyor bazen.. Ne kadar tuhaf oysa.. Dünya tarihine 60-70 yıllık bir hayatın var.. Ve Dünya'nın hangi zaman diliminde var olabileceğini.. Hangi coğrafya,kültür,aile içerisinde var olabileceğini.. seçemiyorsun.. Yaşarken,hata yaparken,öğrenirken,eğlenirken.. bunun bir rahatlığı olmalı sanırım.. Dünya daki yerini düşünüp,ne yapmış olabilirsin ki yani? En kötüsü de en iyisi bir yerlerde,bir geçmişte yaşanmıştır yani,veya yaşanacaktır.. Ama 30 yaşında olmak bazen kaygılandırıyor.. Orta yaş oluyor.. Ve zamanın hızlı geçtiğini öğrenmiş oluyorsun.. İnsan ne yapabilir bilmiyorum? Sanatın ölümsüz olduğunu düşünüyorum.. Seyahatname yazmakta iyi fikirmiş.. Geleceğe bir şey bırakmanın önemli bir şey olduğunu da? Pek düşünmüyorum sanırım.. Kendini bulsan veya bilsen.. yetecek sanki.. Bazen bir çiftçiye özeniyorum.. Bazen bir sanatçıya.. Ama arayanı seviyorum...kendini,kainatı.. Bulmak veya olmak.. yani sonuç kısmı 60-70 yıllık ömürde.. çok mantıklı durmuyor.. Tüm kötü hafızama rağmen bu tarz kitaplar daha çok okumaya karar verdim.. Benim gerçekçiliğimle daha çok uyuşuyor sanırım.. Kitabı okurken.. yazar ya sallıyorsa diye de düşünmedim değil? Zaten 1300 lü yıllar hakkında bir şey bilmiyorum.. kurgu olan bir kitaba inanmak.. kötü olurdu.. Tüfek,Mikrop ve Çelik.. bu kitaba başladım.. okursam.. kendimi biraz daha bir şeyler öğrenmiş ve daha iyi hissedeceğim.
Doğu Seyahatnamesi
Doğu SeyahatnamesiRicoldus De Monte Crucis · Kronik Kitap · 2018231 okunma
113 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.