Gönderi

224 syf.
10/10 puan verdi
Ev, kalp, beyin, cesaret... Neredeydi bunlar?
Eve dönmenin yolunu arayan Dorothy ve küçük köpeği Toto, beyin sahibi olmak isteyen Korkuluk, kalp sahibi olmak isteyen Teneke Oduncu, cesaret sahibi olmak isteyen Korkak Aslan. Ve bütün bunlar için aranan Zümrüt Şehir’deki Oz Büyücüsü… Lyman Frank Baum’un Chicago’da düzenlenen “World’s Columbian Exposition” adlı fuarın yarattığı atmosferden etkilenerek ve Grimm Kardeşler, Andersen, Lewis Carroll’dan beslenerek kaleme aldığı Oz Büyücüsü, eğlenceli bir serüvene kapı aralıyor. Klasik – Modern Oz Büyücüsü zamanın gelenekçi ve katı ahlaki iletiler bekleyen edebiyat anlayışının karşısına modern bir anlayışla çıkıyor. Ortaya çıktığı zamanda tepkiler aldığı, hatta Detroit’teki bir kütüphanede de yasaklandığı söyleniyor Ancak Oz Büyücüsü her şeye rağmen elde ettiği satış başarısı, resimli baskı ve yarattığı etkilerle hak ettiği ilgiye kavuşur. Baum Ne İstiyor? Baum o zamanki klasik anlayışa karşı ortaya koyduğu modern planını kitaba yazdığı ön sözde şöyle aktarıyor: “Bu yeni masallarda basmakalıp cin, cüce ve periler ortadan kalkmalı, yazarların her masalda korkunç bir ahlak dersi vermek için türettikleri tüyler ürpertici ve kan dondurucu olaylar son bulmalıdır. Modern eğitimde ahlak dersleri zaten verilmektedir, bu yüzden modern çocuklar masallardan sadece eğlence beklemekte, tüm tatsız olaylardan memnuniyetle vazgeçebilmektedir. Bu düşünceler doğrultusunda, ‘Oz Büyücüsü’ masalı sırf günümüz çocuklarını eğlendirmek için yazılmıştır. Modernleştirilmiş bir masal olmayı hedefleyen bu kitapta neşe ve merak korunmuş, acılar ve kâbuslar dışarıda bırakılmıştır.” –İletişim Yayınları, s.14- Baum sözünü ettiği bu düşünceleri Oz Büyücüsü’nde, başarılı bir şekilde ortaya koyuyor. Oz Büyücüsü oldukça keyifli ve neşeli bir metin. Peki, sadece keyifli ve neşeli mi? Hayır. Baum’un metninin ahlaki iletilerden yoksun olduğunu söyleyebilir miyiz? Hayır, sadece yöntem farklı. Oz Büyücüsü; bencil olmamaya, birlikte hareket edebilmeye, yardımlaşmaya, paylaşmaya, sevgiye, vefaya, iyiliğe ve bu tip konulara dair kaliteli iletiler içeriyor ve okuru ciddi derecede düşündürmeyi de başarıyor. Klasik olandan farkı, bu metinde; parmak sallayan, tüyler ürperten, kan donduran cinler, periler, büyücüler, cadılar ya da bak bunu yaptığında bu kötülüklerle bu cezalarla karşılaşırsın diye fısıldayanlar yok. Cadılar, büyücüler, doğaüstü varlıklar çok çok daha yumuşak bir şekilde karşımıza çıkıyor. Oz Büyücüsü ile küçük bir kız çocuğunun karşısında onlar, üstün nitelikleri olan varlıklar değildir. Bütün bunlara bakarak söyleyecek olursak; Oz Büyücüsü, korkuyla mı öğreteceğiz, sevgi ve neşeyle mi sorusuna çok güçlü bir şekilde ‘sevgi ve neşeyle’ yanıtını veriyor, diyebiliriz. Oz Büyücüsü Dorothy, Kansas’taki tek odalı evde Henry Eniştesi, Em Teyzesi ve küçük köpeği Toto ile yaşayan yetim bir kızdır. Ev tek odadan oluşuyor ve herkes bu odada yaşıyor. Anlatılanlara göre bodrum ya da çatı katı olmayan bu evin ortasında sadece bir delik vardır. -Burası Alice Harikalar Diyarında'yı anıştırıyor.- Döşemedeki kapaktan ulaşılan bu delik bir fırtına mahzenidir. Dorothy ve ailesi dışarıda kasırga patladığı zaman bu mahzene koşup saklanıyorlar. Bir gün bir kasırga patlar. Em Teyze mahzene kaçmalarını söylediğinde bir şey ters gider. Küçük Toto. Herkes mahzene koşarken Dorothy’nin kucağında olan Toto, birden atlar ve yatağın altına saklanır. Dorothy, Toto’yu saklandığı yerden alıp tekrar mahzene koşar ama yetişemez, kasırga evi ele geçirir. Kasırganın etkisiyle Dorothy ve Toto, evle birlikte gökyüzüne doğru uçarlar. Ev tekrardan yere indiğinde artık başka bir diyarda Munchkinlerin Ülkesi’ndedir. Asıl serüvenimiz de burada başlar ve ilerleyen sayfalarda beyin isteyen Korkuluk’un, kalp isteyen Teneke Oduncu’nun ve Korkak Aslan’ın da katılmasıyla genişleyerek ilerler. İşte ‘Oz Büyücüsü’ bu eğlenceli serüvende yerinizi almanız için sizi bekliyor. Ev - Grilik Giriş bölümünde anlatılanlara bakıldığı zaman evin bir kıstırılmışlık portresi olduğunu ortada. Bu eve ve evdekilere dair -karakterler dâhil- tasvirlere baktığımızda hemen her şey ‘gri’ olarak anlatılıyor. Baum’un buraya dikkat çekmek istediği ortada. Yarım sayfada ‘gri’ sözcüğünü yedi defa kullanıyor. Burada gri olmayan tek şey küçük köpek Toto’dur: ‘… Toto gri –bununla sekiz- değilmiş, minik siyah bir köpekmiş; uzun, ipek gibi bir postu, ıslak ve komik burnunun iki yanında neşeyle kırpıştırdığı minik siyah gözleri varmış. Toto bütün gün oyunlar oynarmış, Dorothy’de onunla birlikte oynar ve onu çok severmiş.’ -İletişim Yayınları, s.17- Yukarıda da ifade ettiğim gibi bütün serüvenimiz de zaten bu küçük dostun sebep olmasıyla başlıyor. Yaşamımızı güzelleştiren küçük sevimli dostlarımıza selam! İyi Cadı - Kötü Cadı - Baum’un Sesi Baum’un yazdığı ön söz üzerinden bu konuya tekrar bakacak olursak söylediklerini gerçekleştirmedeki başarısını tekrar anma, geldiğimiz düşsel ülkedeki cadılara kısa bir paragraf açma gereğini hissediyorum. Kahramanlarımızla birlikte geldiğimiz bu ülkede cadılar vardır. Kuzey ve Güney Ülkeleri’nin cadıları iyi, Doğu ve Batı Ülkeleri’nin cadıları kötüdür. Dorothy’nin evi Munchkinler’in Ülkesi’ne indiğinde Doğu’nun kötü cadısının üzerine inmiş ve onu öldürmüştür. Kahramanlarımız evden çıktıklarında Munchkinler Ülkesi’nin iyi cadısı ile karşılaşırlar ve iyi cadı durumu Dorothy’ye anlatır. Sanki Baum’un gelenekçilere karşı sesini duydum burada: ‘Sizin kötü cadılarınızı öldürüyorum işte!’ Bu ilk andan itibaren Kansas’a dönmenin peşine düşen Dorothy, iyi cadıdan aldığı tavsiye ile Zümrüt Şehir’deki Oz Büyücüsü’ne gitmesi gerektiğini anlar. Ancak yol tehlikeli ve uzundur. İyi cadı, Dorothy yola çıkmadan önce Dorothy’yi koruması için alnına bir öpücük kondurur. Bu öpücük Dorothy’yi tehlikelerden koruyacaktır. Bir cadıdan, tehlikelere karşı koruması için bir öpücük almak. Baum’u bir daha duyar gibi oldum: ‘Benim iyi cadılarım geliyor!’ Diğer iyi cadıyı ve Batı Ülkesi’nin kötü cadısını da hesaba katınca şunu söyleyebiliriz: Baum ön sözde ortaya koyduğu fikrini uyguluyor. Dorothy ile Kuzey Ülkesi’nin iyi cadısı arasında; cadılara, büyücülere dair geçen güzel bir konuşmayı aktarıp geçiyorum burayı: #74066066 Korkuluk Dorothy ve Toto’nun Zümrüt Şehir’e olan yolculuklarında karşılaştıkları ilk yol arkadaşıdır Korkuluk. Dorothy, sırığa asılmış şekilde olan Korkuluk ile bir mısır tarlasında karşılaşıyorlar. Korkuluk’u sırıktan kurtardıktan sonra aralarında geçen sohbette Kansas’a dönme arzusu için Oz Büyücüsü’ne gittiğini anlatır Dorothy. İçi tamamen samanla dolu olan Korkuluk bir beyin sahibi olmak istediğini söylediğinde Dorothy, Oz Büyücüsü’nün yardımcı olabileceğini söyler ve böylece Korkuluk’da yolculuğa katılır. Aralarında ‘beyin’ üzerine önemli konuşmalar geçiyor. Gerçekten üzerine düşündüren bölümler var. ‘Bir beyne sahip olmak mı, olmamak mı?’ üzerine çok güzel konuşmalar bunlar. Aşağıdaki bağlantılardan bu diyalogların birkaçına bakabilirsiniz: #74066766 #74079328 #74091493 #74094769 Bu arada, beyin isteyen Korkuluk ile kalp isteyen Teneke Oduncu 'Kalp mi, beyin mi?' diye tartışırlarken bir ara aklımdan; Emin Çapa'yı aralarına atayım da ortalık iyice karışsın, diye geçmedi değil. Emin Çapa'nın 'tedx talks'taki bir dokundurması: 'Canlıların en önemli organı nedir? Genel olarak çocuklar diyorlar ki kalp. Evet, gerçekten kalp çok önemli bir organ. Kalp yoksa yaşam yok, bütün canlılar için. Buna karşın beyinsiz canlılar var; beyni olmayan canlılar var ve yaşıyorlar. Hatta beyni olduğu halde beyinsiz canlılar gibi yaşayanlar da var; onları da biliyoruz.' Neyse. :) Teneke Oduncu Dorothy, yolculuğuna devam ederken ormanda Teneke Oduncu’nun inlemesini duyar. “‘Sen mi inledin?’ diye sormuş Dorothy. ‘Evet,’ diye yanıtlamış teneke adam, ‘Ben inledim. Bir yıldan uzun süredir inliyorum ama daha önce hiç kimse beni duyup da yardımıma gelmemişti.’” -İletişim Yayınları, s.50- Bu karşılaşmadan sonra Teneke Oduncu; Dorothy ve Korkuluk’un yolculuğunun nedenini öğrenir ve kendisi de Oz Büyücüsü’nden bir kalp istemek için aralarına katılır. Teneke Oduncu’nun ekibe katılmasıyla Teneke Oducu ile Korkuluk arasında ‘Kalp mi, beyin mi?’ tartışmalarına tanık oluyoruz. Teneke Oduncu’nun öyküsü etkileyiciydi. Aralarında geçen konuşmaları gösteren şu alıntılara bakabilirsiniz: #74096738 #74097110 #74111187 #74111235 Korkak Aslan Ve ekibimizin son üyesi Korkak Aslan! Korkak Aslan cesaretinin olmayışından şikâyetçidir. Kahramanlarımızın yolculuğunun nedenlerini öğrendikten sonra o da Oz Büyücüsü’nden cesaret istemek için yolculuğa katılır. Buradan sonra artık Oz Büyücüsü’ne giden yolculukta başlarına gelecek olan her şeyi birlikte, dayanışma içinde göğüslerler ve mücadele ederler. Oz Büyücüsü Oz Büyücüsü’ne dair burada bir şey aktarmak istemiyorum. Okuma zevkinize fena bir balta vurmuş gibi olur. Kitabın size sürprizi olarak kalsın. Son Olarak: Oz Büyücüsü'nün siyasi göndermeler konusunda da bir yapıya sahip olduğu yönünde iddialar mevcuttur. Eşleşmeler çarpıcı. Üzerine daha detaylı bilgi sahibi olmadan bir şey söylemek istemediğim için şu an değinmiyorum bunlara. İnternet üzerinden bu iddialara ulaşabilirsiniz. Eksiklikleriyle birbirlerini tamamlayan, mücadelede omuz omuza yürüyen, bencillikten uzak bu arkadaşlarımız sanırım bize çok şey öğretiyor ve öğretmeye devam edecekler. Herkese keyifli okumalar.
Oz Büyücüsü
Oz BüyücüsüL. Frank Baum · İletişim Yayınevi · 202012,7bin okunma
·
94 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.