Gönderi

60 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 7 days
Ayfer KARAKAŞ, 1979 Adana, Kozan doğumludur. Çukurova Üniversitesi'nde Sosyal Bilgiler Öğretmenliği okumuştu. Bir dönem Adana Toros Gazetesi'nde köşe yazarlığı yapmıştır. Son Gemi adlı e-dergide şiir editörlüğü görevini yürütmüştür bir süre. Şiirleri, öyküleri ve inceleme yazıları Akatalpa, Eliz, Kurşun Kalem, Ecinniler, Şiiri Özlüyorum, Sin Edebiyat, Şehir, Tmolos, Yaşam Sanat, Karangu, Vurgu, Babylon ve benzeri edebiyat dergilerinde yayımlanmıştır. "Ölü Geyikler İçin Eleji" adlı ilk şiir kitabı 2019 yılında Klaros Yayınları etiketiyle gün yüzüne çıkmıştır. Kapak tasarımını ve mizanpajını Dağsu SÖNMEZ üstlenmiştir. Ayrıca 2019 yılında Kemal ÖZER Şiir Ödülü'nde seçiçi kurul tarafından övgüye değer dosya olarak seçilmişti. Altmış sayfadan oluşuyor ve içinde yaklaşık yirmi dokuz şiir yer alıyor. Ayfer KARAKAŞ, "Ölü Geyikler İçin Eleji" adlı şiir kitabında sözcükleri farklı bir şekilde kullanmak istemiş. Alışık olmadığımız ya da çoğu zaman alışık olduğumuz ama farklı bir yapıyla çıkıp geldi. Sözcüklerin cesur söylemleriyle bazen ön planda şiir dili. Yaşama dair muhalif bir yargısı var kaleminin. Ayfer, çocuk evliliklerini, toplumsal sorunları, töre eleştirilerini, devlet yapısını ve daha birçok şeyi anlatmaya çalışıyor. Ayfer, müzik terimleri üzerinden bireysel psikoloji anlatımı üzerinde durmuş. Şiddet tasvirlerini göstermeye çalışıyor. Enstrümantal bir sessizlikle evrene meydan okuyor! Ayfer'in herhâlde satranç ile ilgili bir sorunu var ya da hayatı aşırı bir şekilde satranca benzetiyor. Çünkü birçok defa satranç üzerinden dertlerini, telaşlarını ve arayışlarını kurgulamış. Yarım satranç kavgası misali... Ayfer, "Ölü Geyikler İçin Eleji" kitabıyla iktidara, yapay ilişkilere, aynılaşmış ve hiçleşmiş yaşama dair isyanını dile getiriyor. Kıvrak bir acı tutumuyla. "Ölü Geyikler İçin Eleji" başlığı ve kitabının içinde aynı isimle yer alan bir şiirden başka bir vurgu hissedemedim. Kitabın başlığı açıkçası bende Türk kültüründeki geyik motiflerinin üzerinden bir yaşam kurgusu izlenimi vermişti. Hatta biraz yok oluş tadında bir "eleji" kavramı! Belki biraz da geyiğin "erotik" imgesi... Ya da yol gösterici bir geyik! Belki de ben yanlış bakıyorum olaya. Sanırım Cengiz Aytmatov'un "Beyaz Gemi"deki Maral Ana'nın etkisindeyim hâlâ! Kısacası kitabın genelinde geyik bağlamı çerçevesinde pek bir şey göremedim. Sadece başlık niyetine duruyor sanki. Ayrıca "sağanak başladı bir saçak altı bulmalısın..." dizesinde şiir estetiğini göremedim. Yalın şiire yakın bile değil bence. Daha çok öykü diline ait bir cümle yapısı var. "sağanak" adlı şiire bu yapı hem gereksiz hem de fazla! Evet, sağanak başladı ve benim bir saçak altı bulmam lazım. Eee hani buradaki şiirsel sezgi? Keza şu dizeler(?) de şiirsel estetiğinden bir hayli uzakta duruyor; "karıncaları ve kuşları severim ben/ karıncalar yürür kuşlar uçar/ fazlası var mı yürümek ve uçmak/ kocaman açılmış gözbebekleriyle/ kül düşer tırnağıma/ keserim/ sonra tekrar uzamaya başlar/ iri iri yalınayak"... "satır aralarında ölürken atlar" şiirinde yer alan ve amacında şiirsel bir estetik gösteremeyen bu yapı zor duruma sokuyor şiiri. Yalın şiir diyebilirsiniz ama bana göre yalın şiir yapısına uygun değil. Ayfer, "batından önceki hiçlik" adlı şiirinde varoluşsal bir telaş içindeyken vahşi imgenin kurbanı oluyor. Aslında sadece bunda değil. Birkaç dize daha var böyle. Mesela "titanyum gülüşlü rüzgâr kalıntısı" dizesi size neyi çağrıştırıyor? Duygu ve düşünce diyalektiği çok zayıf. İmge fetişzmi var. Düşünce eksik ve üstelik sözcüklerin histerik sancı çektiğini hissettim. Alt yapısı olmayan bir dize. "Vahşi İmge" ne miydi? Ben Veysel Çolak'ın "Şiir Nedir ve Nasıl Yazılır?" adlı kitabının imge türlerinden olan "Vahşi İmge"yi tanımlayan şu cümlelerini bu tez için baz alacağım; "Bu tarz imgenin derinlikten yoksun bir imge anlayışının eseri" olduğunu belirttikten sonra; "Yan yana getirilen sözcükler (bağdaştırma) hiçbir zaman duygusal, düşünsel bir çağrışımı oluşturamaz bu imge anlayışıyla. Yanlış ya da çirkin bir kullanım olarak da adlandırılabilir bu." cümlelerini kuruyor. İşte bahsettiğim vahşi imge budur! Defalarca aynı dizeyi okudum. Titanyum gülüşlü.... ama bir anlam veya oturaklı bir anlamsızlık bulamadım. Zamanında ben de böyle vahşi imgelerin peşindeydim. Sonra okudukça ve araştırdıkça bu tür imgelerin samimi ve doğal gelmediğini anladım ve kullanmaktan vazgeçtim. "Ölü Geyikler İçin Eleji" aslında Ayfer'in sancı çektiği bir oluşumdur. Bu oluşumda şiirinin yapısında atlatamadığı bazı kimlikler var. Din kimliği mesela. Dini terimleri kullanmaktan uzak durmamış. Bu artık klişe ve klasik bir yöntem. "ölü geyikler için eleji" adlı şiirin şu dizelerinde bu durumu ele veriyor aslında; "bir peygamber yok gözümde/ dağıttığım hurma yok/ ölü geyikler hurma dağıtmaz"... Sadece bu şiirde değil. Örneğin kitabın hemen ilk sayfalarında yer alan "leyla sen güzelsin yanındaki çirkin" adlı şiirindeki şu dizeler de tezimi destekler nitelikte; "pıhtında kararan soyun/ tespih tanen sayılı çocuk ve günahsız allahsız/ caiz miydi on üçümde yakılan kına/ gelincik, tohuma konuldu tazecik"... Ayfer, "yemin" adlı şiirde monoton ve metalaşmış yaşamı eleştirirken son dizesini monoton bir dize yapısıyla kurgulamış. Şiir estetiğinden uzakta kalıyor. En azından ben okurken öyle hissettim! İşte o son dize; "Das Kapital'e yemin ederim ki makinelerin suçu yok"... Evet? Belki kızılacak bana ama erken gün yüzüne çıkan bir dosyaydı bu. Umarım ikinci kitabı daha derin bir kitap olur. Düşünsel ve duygusal olarak daha oturaklı olur. İmgesi sağlam ve yüksek olur. Ayfer'in kalemini ve yüreğini bilirim. O bunu başaracaktır. Kitaptan beğendiğim kısımlar; "düşürdüm düş cebimden ormanların rüzgârlarını/ sessizce kaybettim atları kaleleri filleri/ devrildim müntehir bir buğday gibi yere" "baldırında bir âdem yanığı/ diz kapaklarını gizlerken/ asırlık kanayan kabuk" "taşı aş eden simya ellerinde" "-the end- yaramdaki tanrı." "yokluğunu çektiğim her şeyle ağrıdım/ bağırmadıkça paslandı dilim" "göğsüm ki iki kaşının ortasında inip kalkar/ bu yağmur ne zaman diner"
Ölü Geyikler İçin Eleji
Ölü Geyikler İçin ElejiAyfer Karakaş · Klaros Yayınları · 20193 okunma
··
70 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.