Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

520 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
12 günde okudu
İtalyan yazar Niccolo Ammanıtı'nin 2007 yılında Strega Ödülü alan güzel bir romanı "Tanrı Nasıl İsterse". (Strega Ödülü (İtalyanca'da Premio Strega), her yıl İtalya’da yayımlanmış bir kitaba verilen en saygın ödüllerden biridir.) Romana geçmeden önce biraz Niccolo Ammaniti'yi tanıyalım. 25 Eylül 1966’da Roma’da dünyaya gelmiş. İlk romanı "Branchi"yi 1994'te yazmış. Daha sonra "Çamur", " Alır Götürürüm Seni" romanları yayımlanmış. 2001 yılında yazdığı ve sanırım yazarın en meşhur romanı olan "Korkmuyorum" Viareggio Ödülü'nü kazanmış. Daha sonra sırasıyla "Eğlence Başlasın", "Sen ve Ben" yayımlanmış. " Tanrı Nasıl İsterse" romanını okuduğumda "Bu romanın kesinlikle bir filmi ya da dizisi yapılmalı!" diye geçirmiştim içimden. Yazarı araştırırken fark ettim ki zaten "Çamur", "Branchi", "Korkmuyorum", "Sen ve Ben" ve "Tanrı Nasıl isterse" romanları sinemaya uyarlanmış. Buna seviniyor ama hiç şaşırmıyorsunuz. Ammaniti'nin okuduğum ilk kitabı "Tanrı Nasıl İsterse" oldu ancak araştırmalarım sonucunda diğer kitaplarının da bunun kadar sürükleyici olduğu sonucuna vardım dolayısıyla sinemaya uyarlanmaması şaşırtıcı olabilirdi benim için. Kitapla ilgili söyleyebileceğim ilk şey kesinlikle inanılmaz sürükleyici olmasıdır. Daha 1. sayfadan okuyucuyu içine çekiyor ve de 520. sayfasına dek de bırakmıyor. Sıkıldığım tek bir sayfası dahi olmadı diyebilirim. Kitap okumak için çok vakit yaratamadığım bir dönemde okuduğum için de aklım hep kitapta kaldı. Roman; sarhoş, işsiz güçsüz baba Rino Zena'nın bir gece vakti komşunun köpeğinin havlamasından rahatsız olmasıyla başlıyor. Hemen ardından on üç-on dört yaşlarındaki oğlu Cristiano Zena'yı uyandırıp onu köpeği öldürmekle görevlendiriyor. Kitap boyunca da kaybeden, ötekileştirilmiş, toplumdan uzaklaşmış, yabancılaşmış sıradan, küçük insanların yaşamlarını; onların başına gelenleri baba Rino Zena ve onun oğlu Cristiano Zena ekseninde okuyoruz. Rino Zena karısı, Cristiano Zena da annesi tarafından terk edilmiştir. Baba küçük geçici işlerde çalışıyor, oğlan okuluna devam ediyordur. Ancak genel olarak fakir ve öfkelidirler. Onları düzenli olarak Sosyal Hizmetler görevlisi ziyaret etmektedir ve en küçük pürüzde Cristiano'yu alıp bir yatılı okula verecektir. Cristiano okulda arkadaşlarıyla da bağ kuramaz. Daha iyi durumda olan arkadaşlarından gizliden gizliye nefret eder. Hayata karşı duyduğu bütün öfke aslında babası tarafından ona öğretilmiştir. Rinonun yakın arkadaşı Danilo ise arabada küçük kızı şampuan kapağını yutarak can verirken, kemerini çözememiş ve kızının ölümü sırasında bir şey yapamamış ve sonrasında karısı tarafından terk edilmiştir. Karısının bir gün ona döneceğini düşünür ve büyük bir vurgun yaparak para kazanmanın derdindedir. Diğerleri gibi hayata karşı oldukça serttir, kaybetmiştir, öfkelidir. Diğer bir hayata öfkeli karakter de Dört Peynir'dir. Asıl adı Corrado Rumitz olan bu karakterimizin ise başına geçmişte türlü türlü felaketler gelmiştir ve biraz da aklı eksiktir. Elektirik akımına kapıldıktan sonra da iyice tuhaflaşmıştır. Dört Peynir, bir porno filmde izlediği kadına takıktır. Sürekli bu filmi düşünür. Hatta bir gün cristiano'nun okul arkadaşı Fabiano'yı porno filmdeki Ramano'ya benzetmesi herkesi çok yakından etkileyen olaylar zincirine neden olur ve roman tüm ülkeyi derinden etkiyen bir cinayet ile sonlanır. Çoğu zaman bir araya gelen Rino Zena, Cristiano Zena, Danilo ve Dört Peynir günübirlik yaşarlar. Tam bir kaybedenler kulübü. Aslında hepsi şiddet ve zulümle beslenir. Hepsinin ortak bir geçmişi vardır. Hepsi yaşamının bir döneminde birileri tarafından terk edilmiştir. İçten içe tanrıyla konuşurlar. Bazen onun olduğunu hatta onlara işaretler gönderdiğini düşünürler bazen de ondan nefret eder, onun bir pazarlamacı olduğunu düşünürler. Bazen o, insanlarla pazarlık yapan bir pazarlamacı değildir de bokun tekidir bazen de onları seven onlara ışığını gönderendir. Şöyle diyor: "Tanrı ettiğin yeminler karşılığında seninle iyilik sözleşmesi imzalayan bir pazarlamacı değildir." Başka satırlarda şunları okuyoruz: "Tanrı elini kaldırdığında tokadı en fakire iner." Şöyle dediği de oluyor satırların: "... Çünkü Tanrı bokun biridir ve er geç her şeyini alır." Aslında tüm bu karakterler tanrılarına öfkelidirler. Dünyadaki tüm bu adaletsizliğin kaynağı neydi? Hainler bu gücü nereden alıyordu, hainler nasıl çoğalıyordu? Kitabın ilk bölümünde yer alan şu dizeler bunu gösterir nitelikte: "davamı önüne getirsem haklı çıkarsın, ya Rab! ama adalet konusunda seninle tartışmak istiyorum. neden kötülerin işi iyi gidiyor? neden hainler tasasızca yaşıyor? onları sen diktin, kök saldılar, büyüyüp ürün verdiler. adın, ağızlarından düşmüyor. yürekleriyse senden uzak." Tüm bunları yanında Rino Zena ve Cristiano'yu birbirine bağlayan çok derin bir sevgi de vardır. Onu açıkça dile getirmezler, satırların ve duyguların altını kazıyarak sizin ortaya çıkarmanız gerekiyor. Aslında ne kadar sevilmeye muhtaç olduklarını da görüyoruz. Bu romanda öfke ne kadar belirginse sevgi de o kadar gizli belki de. Yer yer nefret edeceğiniz karakterleri yer yer bağrınıza basmak isteyeceksiniz. Okuyacaklara keyifli zamanlar dilerim :)
Tanrı Nasıl İsterse
Tanrı Nasıl İsterseNiccolo Ammaniti · Can Yayınları · 201148 okunma
·
185 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.