Psikolojiyle , toplumbilimle ilgilenen herkesin okuması gerekiyor . Özellikle üniversitede psikoloji okuyan öğrencilerin salt psikoloji kitapları okumalarına karşıyım. Başka dallarla ilgilenmek bazen bildiğinizi sandığınız psikoloji verilerin bir yalandan ibaret olduğunu gösteriyor . Diğer bir deyişle eleştirel bir bakış sağlıyor.
Bu kitap Freud'ün o çok konuşulan kuramlarını çürütüyor, özellikle Ödip kompleksi üzerine çok düşünmüş bir Antropolog ile karşı karşıyayız. Malinowski , antropologların psikanalistlerden çok yardım aldıklarını belirtiyor ancak Psikanalistlerin Antropolojiyi yeterince ciddiye almadıkları konusunda bir eleştiride bulunuyor, ki haklı. Antropoloji gibi büyük bir nimet Psikanaliz teorilerini doğrulamayı ya da çürütmeyi sağlıyor. Kitabın başlıca konusu olan Ödip kompleksinin aslında içgüdüsel olmadığını ilkel kabileleri inceleyerek kanıtlıyor : Bir yandan anasoy bir kabile diğer yandan ataerkil bir kabileyle karşı karşıya kalıyoruz . Ataerkil kabile cinsel tabularla doluyken Anasoy kabilede ensest ilişki hariç cinsellik baskısı göremiyoruz hatta bu konuda öyle rahatlar ki çocukların cinsel içerikli oyunlar oynamasında sakınca görmüyorlar, daha çocukluktan çocuklar üreme organları hakkında bilgilere sahip oluyorlar. Cinsellik Tabusu olmayan Anasoy toplumda yerlilerin psikolojileri çok daha sağlam görünüyor , bir tane Nevrotik hasta bile saptanmıyor ayrıca Freud'ün Gizil döneme evrensel bir boyut verdiğini göz önüne alınca cinselliğin serbest olduğu kabilede gizil dönemin var olmadığını saptamak şaşırtıyor öyleyse gizil dönemin evrensel olduğu hipotezi çürüyor , sadece kültürün ve tabuların bir eseri olduğu reddedilemez bir hal alıyor . Bu kitabın en ilginç yanı ise ataerkil toplumda yani cinselliğin aşırı derecede tabu olduğu bir kabilede Antropoloğumuz sinir hastaları olan yerlilere ve huzursuz bir ortama şahit oluyor :
"Amphlett Adaları’nda birkaç ay içinde edindiğim izlenimlere göre, yerliler nörastenik bir toplum oluşturuyorlardı. İçten, açık yürekli, neşeli ve kolay yaklaşılır Trobriyandlılar’ı terk ettikten sonra kendimi, yeni tanıdıklarına karşı kuşkulu, kasıntılı tavırları içinde gururlu, biraz sert davranmakla gözleri korkan ve son
derece sinirlenen insanlar arasında buldum. Bir köye vardığım zaman kadınlar kaçıyorlar ve orada kaldığım sürece hiç ortaya çıkmıyorlardı. Yalnız kimi yaşlı cadalozlar ortaya çıkma yürekliliğini gösteriyordu. Bu genel tabloya, rastladığım çok sayıdaki sinir hastası insanı ekleyebilirim ."
Bu sayede Freud'ün" Nevrozun başlıca nedeni cinselliğin bastırılması" hipotezini bir nevi doğrulamış oluyor . Antropoloğumuz gerektiğinde Freud'ü desteklemesini biliyor , nesnel bir tabloyla karşılaştığımızdan şüphemiz olmuyor. Bu kitabın bize katabileceği en önemli bilgi ise Freud'ün "Totem ve Tabu " kitabındaki kültürün kökenine dayalı Hipotezin yalanlanması, Freud kültürün varoluşunu Ödip kompleksine bağlı bir Kıyaya bağlarken Malinowski Ödip Kompleksinin aslında kültürün bir sonucu olduğunu ortaya koyuyor, incelediği Anasoy kabilede Ödip Kompleksine rastlamazken Ataerkil toplumlarda bariz bir şekilde rastlıyor . Ataerkil toplum bütün uygar toplumları simgelediği için Anasoy kabilede Ödip Kompleksinin var olamayacağı Freud'ün aklına gelmemiş , kendisi sadece Uygar toplumun hastalarını incelediği için Anasoy kültürden birisine rastlamadı dolayısıyla bu konuda bilgisiz kalıyor .
Kısaca , Freud Ödip Kompleksini içgüdüsel ve kültürü harekete geçiren bir şey olarak nitelendirirken Malinowski aslında kompleksin kültürün bir sonucu olduğunu iddia ediyor : Ataerkil bir toplumda Ödip kompleksi varken Anasoy toplumda neden yok ? Öyleyse bu toplumsal düzenle doğrudan bağlantılı değil midir ? Ayrıca bu kitapta Anasoy düzenin toplum için çok daha sağlıklı olduğunu öğreniyoruz ...
Bunlar kitabın en ilgimi çeken konuları olsa da başka ilginç bilgilere rastlıyoruz: kültürün aslında sandığımız gibi doğadan bir kaçış olmamasına ,evlilik, zina vs gibi konuların kökenini ve toplumsal düzene faydalarına şahit oluyoruz.