"Ancak kendi içime dönersem bir dünya buluyorum!"
diye Werther'i okuduk Mayıs ayında
Bu Dâvet Bizim Okuma Kulübü okuma grubumuz ile.
.
Kitap yarı otobiyografik bir eser,
bu bilgiye sahip olarak kitabı okumak
her zaman daha merak uyandırıcı bir tat veriyor.
.
Benim için ilk sayfadan itibaren kendimi bulduğum,
harika akıcıkta ilerleyen bir eserdi.
Kitabın sonlarında Werther'in Lotte'ye okuduğu şarkılar ise,
adeta bir tiyatro metni havasında idi ve
Shakespeare okuyormuşum hissi yarattı
-ki en güzel kısım orasıydı bence.
.
Werther, güzel seven bir adam.
Sevgisine her şart altında sahip çıkan,
ama bu sevgi taraflardan birine zarar verecek hale geldiyse
kurban olarak kendini seçen bir adam.
.
Güzel seven adamları okumayı seviyorum,
güzel seven adamların mektuplarını okumayı daha çok seviyorum.
.
(Burda aklıma ORHAN VELİ'nin QANTİTATİF şiiri geldi;
"Güzel kadınları severim,
İşçi kadınları severim,
Güzel işçi kadınları
Daha çok severim.") :)
.
Dostoyevski'nin İnsancıkları,
Kafka'nın Milena'ya Mektupları,
Sabahattin Ali'nin Canım Aliye Ruhum Filiz'i
ben de hep çok değerli olmuştur.
Onların arasına bir de Genç Werther'in
acılı mektuplarını ekliyorum.
.
Goethe öyle bir kalem ki, genç yaşta yazdığı bu kült eserde
bir çok yazarı / şairi bize anımsattı.
.
Günlük hayatta hep tekrar ettiğim
"kişi yaptığı her şeyi severek yapmalı,
birinden istemek yerine,
kalkıp kendi kahvesini almaktan mutluluk duymalı"
şeklindeki hayat görüşümü destekleyen bir alıntı ile bitiriyorum;
.
"Bahçeden aldığı lahanayı sofraya koyan insanın
basit ve saf mutluluğunu kalbim hissedebiliyorsa,
keyfime diyecek yoktur,
çünkü o yalnızca lahanayı değil,
bütün güzel günleri,
onu ektiği o tatlı sabahı,
suladığı o tatlı akşamları da sofraya koymuş olur,
lahananın günbegün büyümesi ona haz verdiği için
her şeyin tadına bir anda yeniden varır."
.