Lâdikli Ahmed Ağa
Ramazan ayı olması dolayısıyla biraz daha dîni-tasavvûfî eserlere yöneldim. Mantıku’t-Tayr, Pendnâme, Âşıkların Baharı, Hikmet Tâcı, Tezkiretü’l-Evliya, Esrarnâme’yi ardı ardına okumak biraz sarstı açıkçası. Ağır geldi ama yine de iyi ki okumuşum. Büyüklerin güzel sözlerine ihtiyacımız olduğu kadar, tokatlamalarına da ihtiyacımız var ne de olsa. :)
Zahirî ve Batınî Edebler, cemaâtimizin başucu eseridir ve daha önce 2 kez okumama rağmen tekrar okumak istedim. Ömrüm yettiğince okuyacağım inşâallah. Çünkü her okuyuşumda muhakkak yeni sünnetler tatbik ediyorum.
Muhammed Emin Yıldırım’ın 2 eseri, siyer alanında rehberim oldu. Sünnetin Dindeki Yeri, bu okuduğum 2 eserle tamamlama niteliğinde Hz. Peygamber’in ve sünnetinin İslam’daki yeri için güzel ve önemli bir eserdi.
Mustafa Kutlu’suz bir ay geçirmeyeyim dedim ve belki de en sarsıcı eseri olan ‘Ya Tahammül Ya Sefer’i 2.kez okudum. Âbide Şahsiyetler’e gelince... Yok ya; o kadar tasavvûfî, hikmetli eserden sonra Âbide Şahsiyetler tatmin etmedi, doyurmadı. Sâmiha Hanım’ın Allah taksiratını affetsin, sevdikleri ile beraber eylesin ama okur olarak, tasavvuf yolunda biri olarak etkilemedi beni. Ama en azından Sâmiha Hanım’ı okumadım demem.
Sezai Karakoç’un daha önce Yunus Emre’sini okumuştum. Çok fazla eseri de yoktu ama bundan sonra hem almaya hem okumaya gayret edeceğim inşâallah.
Son olarak Ladikli Ahmed Ağa’nın menkıbelerini okudum. Ladikli Ahmed Ağa’ya sevgim çok başka. Aramızda onlu yıllar var ama ülfetim çok. Allah’ım büyüklerin sâyesinden ayırmasın.
Bizde mayıs ayı böyle geçti. Sizde nasıl geçti? :)
·
339 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.