Gönderi

Eller gidiyor aya biz kaldık yaya Gaflet günah artırır. Her mazi de tartılır. Özlü ve güzel öğüt verici sözlerle tüm okuyucularıma merhaba Sevgili dostlar yaşadığımız olaylardan basında ve sosyal paylaşım ağlarından okuyarak tecrübe edindiğimiz veya üzüldüğümüz bir kısım olumlu olumsuz haberlerden etkilenerek kaleme aldığım bu yazımda siz değerli takipçilerimle bir araya gelmek beni çok mutlu etmektedir. Dün neydik bugün neyiz, yarın ne olacağız? Konularında birazcık kalemimle dertleşmek istedim. Ülkemizdeki şu durum beni çok üzmektedir. Rakı masasında oturanlar kendilerini bilgin, başında sarıkları olanlar kendilerini alim, karşısındakini kandıranlar kendilerini uyanık zannediyorlar. Gelenek göreneklerimize sahip çıkmadığımız gibi insanı geliştirecek; okuma alışkanlığına, sosyal, kültürel açıdan gezmelere kendimizi kapatmış durumdayız. duyduklarımızla yaşayıp, hayat tecrübesini unutmuş durumdayız. Şimdi sizlerle Hazreti Ömer’in adil ve adaletli davranışı ile ilgili güzel bir örnek hikaye’yi paylaşmak istiyorum. Hazreti Ömer halifeliği’nde devlet işleriyle ilgili hazine hesaplarını yaparken o dönemde sahabelerden birisi Hazreti Ömer’in yanına gelir. Hazreti Ömer misafirlerini karşılar devlet işini yaptığı odadaki mumu söndürüp kendi parasıyla aldığı mumu yakarak Misafirlerini ağırlar. Bunu gören Sahabe Hazreti Ömer’e sorar diğer mumu niye söndürdünüz, diğer mumu niye yaktınız? der bunun üzerine Ömer şu cevabı verir: devletin işleriyle uğraşırken devletin malını kullandım beni görmeye gelen konuğum için ise kendi cebimden aldığım mumu kullandım. devletin malını kendi özel işlerinde kullanmak haksızlık olacağını bildiğim için böyle yaptım der Bu kadar hassas ince düşünen bir topluluğun torunları olmaktan gurur duyuyorum ve lakin hayat şartlarının zorluğundan mıdır nedense bilememekle beraber bu güzel örnekleri zamanla unutmaya yüz tutmuş durumdayız. Sevmeyi sevilmeyi, adaleti, hoşgörüyü unutmuş durumdayız. Haberlere, sosyal medya kanallarına bakmaya korkar hale geldim. Bir gün bakıyorsun 11 yaşındaki bir çocukla 60 yaşındaki adam para uğruna ailesinin zoruyla evlendiriliyor. Hamile kalıyor çocuk. Başka bir gün bakıyorsun sokak hayvanlarına eziyet eden birilerini izliyoruz; yine bir başka gün kadına şiddet ya da iyi niyetli insanları sömürmek adına kapkaç dolandırıcılık olaylarıyla karşılaşıyoruz. Bütün bu olumsuzlukların altında yatan neden kendimizi, ikincisi karşımızdaki kişiyi sevmememiz ve üçüncüsü ise kendimizi yeterince yetiştirememış olmamız. Her şeyi hazıra konarak elde etmeye çalışmamızdır. Yaşamımızdaki umutsuzlukların etkisiyle kötü bir hale doğru gidiyoruz. Başımdan geçen bir hadiseyi anlatacağim sizlere: Yeni açılan tanzim çadırlarından alışveriş yapmak için gittiğim sırada karşıma akraba olduğumuz edasıyla çıkan birisi az görmemden faydalanarak yanımdan geçiyormuş gibi yaptı. Akabinde geri gelip hey enişte ne haber diyerek samimiyet kurdu. Geçenlerde sen yengeyle evin oralarda dolaşırken bizim hanım size seslenmiş ancak konuşmamışsınız alınmış, bana anlattı. Çok üzüldük. Akrabalar birbirlerine gelip gitmeliler fakat sizde böyle bir şey yok. Bizde geçen hafta İzmir’den gelirken kaza geçirdik. Geçmiş olsuna bile gelmediniz diyerek muhabbeti ilerletti. Ben de görme problemimden olayı kişileri sesten tanıdığım için yanımdaki kişinin eşim tarafından uzun zamandır görmediğim bir akrabası zannederek konuşmaya devam ettim. Tabii ki biz konuşurken çevreden olumsuz bir durum söz konusu olmasın diye sanırım sohbeti oturarak yapmak istedi. Bence oturarak konuşmamızın nedeni tanıdık ile konuşuyor havası yaratmak ve etraftan ilgi çekmemekti. Telefonu çaldı, panikleyerek parasal konulara girdi. "Ya bozuk da yok" felan gibi laflar söyleyip cebinden para çıkarttı. "Enişte sen de bozuk para yok mu" dedi. Ben de eşimin akrabası diyerek cebimdeki parayı çıkarttım. Para bi onun elinde bi benim elimde dolanıp durdu. "Ben sana iki gün sonra getiririm" diyerek yanımdan ayrıldı. O günkü boşluğumdan ve iyi niyetimden faydalandı. Emek vermeden kazanmayı, hayali ihracatlarla köşe dönmeyi, hak hukuk nedir bilmemeyi, eşe saygıda kusuru, çocuğa sevgisizliği, hayvanlara acımasızlığı yaşamak sandık. Ekmeden biçmek istedik. İnsanı insana küstürdüğümüz yetmezmiş gibi toprağıda, doğayıda küstürdük. Hiçliğe doğru yol almaya başlayınca iyi olanlardanda uzaklaştık ve geriledik. Yaratılanı severim yaradandan dolayı deyimi ile birbirimizi çevremizi ve tüm canlıları sevelim sevilelim sevgi her zorluğun anahtarıdır. Uygarlıklar seviyesinde üretken seven sevilen mutlu huzurlu toplum olma adına hoşçakalın. iPhone’umdan gönderildi
··
14 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.