...kim çile ve yalnızlığını geride bırakabilir ki içi sızlamadan? sf1
Çünkü kalmak, gecede yanıp tükenirken saatler, donmak ve billurlaşmak, bir kalıbın içinde hapsolmak demek.
Ses onu kanatlandıran dili ve dudakları taşıyamaz. sf2
Derken geleceğim sana, uçsuz bucaksız bir damla katılacak uçsuz bucaksız bir okyanusa. sf3
Bu hep böyledir, sevgi kendi derinliğini bilmez ayrılık vakti gelip çatana kadar. sf4
(Aşk) hem besler, büyütür hem de budar sizi. sf5
Girin güleceğiniz ama doyasıya gülemeyeceğiniz, ağlayacağınız ama bütün gözyaşlarınızı dökemeyeceğiniz o mevsimsiz dünyaya.
Kendinden başka bir şey vermez aşk ve kendinden başkasından almaz. NE sahip olur aşk, ne de sahip olunmak ister. Çünkü aşka aşk yeter. sf7
Yüreklerinizi verin, fakat teslim etmeyin birbirinizin eline. sf8
Gerçekten vermek kendinden vermektir. sf10
Sanki alıkoyabileceğiniz bir şey mi var? Tüm sahip olduklarınız bir gün verilecek. Öyleyse şimdiden verin de, size ait olsun verme mevsimi, mirasçılarınıza kalmasın.
"Veririm ama sadece hak edenlere" dersiniz sık sık. Ne meyve bahçenizdeki ağaçlar böyle der ne de çayırlarınızdaki sürüler. Onlar yaşayabilmek için verir, çünkü vermekten kaçınmak yok olmaktır.
Günler ve geceler bahşedilmeye değer bulunmuş olan, sizin vereceğiniz başka her şeye de layıktır kuşkusuz. sf11
(Çalışmak) Giysinin kumaşını yüreğinizden çekilmiş ipliklerle dokumaktır, giysiyi sevgiliniz giyecekmişçesine. Evi muhabbetle inşa etmektir, içinde sevgiliniz oturacakmışçasına. sf14
Keder varlığınızda ne kadar derin bir oyuk açarsa, taşıyabileceğiniz sevinç o kadar fazla olur. sf16
Hep birlikte bir tören alayı gibi yürürsünüz tanrı-özünüze doğru. Yol da sizsiniz, yolcu da. Aranızdan biri düştüğünde, arkasındakiler için düşmüştür., taşa takılıp tökezlemeye karşı bir uyarı...
Evet, hem de önündekiler için düşmüştür, ayaklarına daha tez ve sağlam oldukları halde, ayağa takılacak taşı kaldırmayanlar için... sf22
Özgürlük peşinde koşma arzusu bile sizin için bir dizgin halini aldığında ...
Aslında özgürlük dediğiniz şey bu zincirlerin en sağlamıdır, halkaları güneşte parıldayıp gözlerinizi kamaştırsa da. sf26
Aklınız ve tutkunuz denizlere açılmış ruhunuzun dümeni ve yelkenleridir. Yelkenleriniz ya da dümeniniz parçalanırsa, oraya buraya savrulup sürüklenmekten ya da denizin ortasında hareketsiz kalmaktan başka bir şey gelmez elinizden.
Çünkü tek başına hükmeden akıl, kısıtlayıcı bir güçtür; başıboş bırakılmış tutku ise, kendisini yok edene kadar yanan alevdir. sf28
Acınız idrakinizi saran kabuğun kırılmasıdır.
Acı, içinizdeki hekimin hasta nefsinizi sağaltmakta kullandığı acı iksirdir. sf29
Düşüncenizde hep bilmiş olduğunuz şeyi kelimelerle de bilmek istersiniz. Düşlerinizin çıplak bedenine parmaklarınızla dokunmak istersiniz. sf30
Çünkü o [dostunuz] sizin ihtiyacınızı karşılamak için vardır, boşluğunuzu doldurmak için değil. sf32
Düşüncelerinizle barışık olmadığınız zaman konuşursunuz...
Yüreğinizin yalnızlığında barınamaz olunca da dudaklarınızda yaşarsınız, bir oyalanma ve eğlence olur ses.
Konuştuklarınızın çoğunda, düşünce yarı yarıya katledilir. Çünkü enginlerin kuşudur düşünce, kelimelerin kafesinde kanatlarını açsa da uçamaz. sf33
Dün, bugünün anısından ve yarın, bugünün düşünden başka bir şey değildir. sf34
Kötü, kendi açlığının ve susuzluğunun ıstırabıyla kıvranan iyiden başka nedir ki? sf35
Amacınıza doğru sağlam ve cesur adımlarla yürürken iyisinizdir. Ama bu yolda topalladınız diye kötü olmazsınız. Topallayanlar bile geriye doğru gitmezler.
Fakat siz güçlü ve tez adımlı olanlar, merhametli olacağız diye topallamayın topalların önünde. Pek çok bakımdan iyisiniz ve iyi olmadığınız zaman kötü değil, sadece aylak ve miskinsiniz.
Sıkıntıya ve dara düşünce dua ediyorsunuz; keşke sevinciniz doruklarda olduğunda ve bolluk günlerinde de dua etseniz. sf36
Ne görmek istediğiniz imgedir ne de duymak istediğiniz şarkı. Gözlerinizi kapatsanız da gördüğünüz imge, kulaklarınızı tıkasanız da duyduğunuz şarkıdır güzellik. sf41
Din bütün edimler ve bütün düşünceler değil midir? sf42
Ben miyim konuşan? Ben aynı zamanda dinleyen değil miydim? sf43