Yaşantımızda karşılaştığımız semboller ve konuştuğumuz kelimelerin etimolojisi ile ilgili ne kadar şey biliyoruz?
Yaratılışla ilgili eserler okurken genellikle -doğal olarak- bilim dünyasının sundukları ile yetiniriz. Oysa okumanın, gerçek manâda okuma ve araştırmanın zihnimizde bazı çözülmemiş sorulara ışık tutabileceğini de düşünerek bu eseri okurken 'Yaratılış mitlerinin bilimsel gerçeklikle, çeşitli inançlarla ve semavi dinlerle örtüşüp örtüşmediği' gibi konularda bize yeni ufuklar açabileceğini de gözönüne almalıyız.
Materyalist felsefi düşünceler evrenin oluşumunu 'fiziksel olgunlaşma ve tesadüfler' çerçevesinde ele almış ve yaratılışa dair 'Tanrı dokunuşunu', dinleri ve kutsal kitapları sadece sosyoloji ve kültür boyutunda incelemiştir.
Örneğin kutsal kitapların Sümer tabletleri ile bağlantısını ele alalım. (Bu kitap Kuran'dan örnek veriyor) Tabletlerin kutsal kitaplarda yazılanlarla hemen hemen örtüştüğünden hareketle, ''Tabletler Sümerlilerin anayasası olup zaman içerisinde kimi kültürlerce Tanrı sözü niteliği kazandıralarak yeniden yazılmış ve kutsal kitap olarak günümüze gelmiştir. Dolayısıyla Tanrı, elçi ve vahiy gibi konular gerçekçi değildir!'' görüşü vardır.
Bu görüş (bana göre) Sümer tabletlerini arkeolojik bulgulardaki sıradan mezar taşı yazıları değerine ve çerçevesine hapseden, yaratılışın başlangıcından itibaren incelenmesi gereken kelime, sembol, tamga, yanış (motif) gibi olguların evrenin kökeni ve yaratılışla ilgilerini yadsıyan sığ bir görüştür.
O zaman, durum başka nasıl olabilir?
Kutsal kitapların Sümer tabletleri ile benzerlikler taşıyor olmasının başka anlamları olamaz mı?
Bu durum yaygın kanının tersine Tanrı sözüne kanıt olabilir mi?
Böyle bir çıkarım durumunda bunu nasıl okumalıyız?
İşte bu kitap yaygın materyalist felsefenin karşısına, alternatif bir Türk kozmolojisi gerçeği ile çıkıyor.
Bu kitaptan edineceğimiz bilgiler ışığında, Türk yaratılış mitlerinin ilk tek Tanrı dini olan Türklerin Gök Tanrı (Tur dini) inancının kelime ve yanışlara manâ veren simetrik sembollerin gerek Sümer tabletleri gerek Mısır uygarlığı ve gerek diğer medeniyetlere yansıyan izlerini görebilir ve dolayısıyla bu izlerin kutsal kitaplara düşen izdüşümlerini farkettiğimizde de Türk mitolojisine farklı bir gözle bakmaya başlayabiliriz.
Bu açıdan bakıldığında örneğin Sümer tabletlerinden çıkarılan materyalist (biraz da ideolojik) çıkarımlardan çok daha farklı sonuçlara varılabileceğini ve bu kitabın sunduğu bilgilerin inançlarla ilgili bazı tereddütlere aydınlatıcı bir ışık tutacağını söyleyebilirim ki tam bu noktada bence bilim dünyasında yeterince irdelenmemiş bir boşluk vardır.
Buradaki konu aslında bir Sümer tabletleri araştırması değil. 
Kelimelerden Tamgalara Evrenin Yaradılışı kelimeler, tamga ve motiflerin köken ve anlamını açıklarken konuları metodik bir yöntemle sunuyor.
Evren, uzay, galaksiler gibi astro fizik konularının Türk tamga ve motiflerinde sembolize edilen yaratılış mitleriyle ilişkisine eldeki verilerle bir bakış açısı getiriyor..
Türkçe'nin tek simetrik dil olduğu gerçeğinden yola çıkarak kelimelerden türetilmiş farklı seslerin çeşitli medeniyetlerdeki yapısı ile fonetik bir bağ kurup buradan çıkan sonuçlarla mitlerin Türk, dünya ve dinler tarihindeki yeri ve etkileri gibi çok ilginç bilgiler veriyor..
Doğan Erçetin bu kitapta Türk yaratılış mitlerindeki sembol ve kelimelere etimolojik bir açıklama getirerek, okuru, herkesin kendi çıkarımını sağlayabileceği bir düşünce havuzuna itmiştir.
Bu doğrultuda benim çıkarımım da incelememi böyle yazmamı gerektirdi. Konuya ilgili olan herkes için kaçırılmayacak bir kitap. Okumanız dileği ile..
··
25 views
Acun üzerinde simetri üzerine kurulu tek dil Türkçedir. Türkçe yalnızca simetrik değildir, evrenin sayısal temelini teşkil eden iki tabanlı logaritmik sayısal diziliminin bir kopyası gibidir. Simetrik olduğu kadar cebirseldir de..
Doğan Erçetin
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.