Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

118 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
27 saatte okudu
Mahkûmumuzun Psikolojik Analizini Kendisi Yapacak Olana Bunu Okumasını Önermem
Victor Hugo kitabının başlangıcında okuyucunun, kendi psikolojisi hakkında bilgi sahibi olması için -bunu, amaçladığı toplumsal farkındalığı güçlendirmek amacıyla yaptığını düşünüyorum- iki seçenek sunuyor: "Bu kitabın kaleme alınış nedeni iki türlü anlaşılabilir. Söz konusu olan ya bir bahtsızın son düşüncelerini karaladığı irili ufaklı bir tomar sarı kâğıdın bulunup kaydedilmesi ya da bu talihsize rastlayan bir adımın, bir filozofun, bir şairin zihninde takıntı halini alan, bütün benliğine hâkim olan, daha doğrusu bütün benliğine hakim olmasına izin verdiği idam düşüncesinden onu ancak bir kitaba dönüştürerek kurtulmasıdır." Bu yazıda kitabın yazıldığı dönem ve kitabın, yazıldığı dönemin insanlarına etkisi hakkında büyük ipuçları var. Bir kitabın başlangıcında yazar tarafından okuyucudan bir seçim yapmasının istemesi, kitaba büyük bir merak duymayı sağlıyor. Oldukça ilginç bir tarz. Fakat kitabın yazıldığı 1829 yılından üç yıl sonra, yani 1832 yılında kitaba ilave edilen yaklaşık 23 sayfalık bir ön söz bulunuyor. Okuduğum en muhteşem ön sözler arasında yerini aldı. Hatta fikrimce bu yaklaşık 23 sayfalık ön sözün kitaplaştırılarak okurlara sunulması bile okurlarda yazarın amaçladığı farkındalığın oluşması için yeterliydi. Kitabın içerisinde babacıl halkın babası, sefillerin sığınağı olan, saçlarını okşayıp nasihat veren ve onları serseri bir çocuk konumundaki idari sistemden koruyan Victor Hugo, idam cezasını karşı konulamaz şekilde kınıyor. Bir dönem milletvekilliği yapan Hugo, onların içinde büyümüş biri olarak idari sistemin bütün saçmalıklarını ve başına buyrukluğunu gün yüzüne çıkarabilecek deneyime sahipti. Kitap, bir idam mahkûmunun ağzından ve oldukça ayrıntılı yazılmış. İnsan buradaki mahkûmun yerinde bir zamanlar Hugo'nun olduğunu zannediyor. Mahkûmun başından geçen her şeyi bizzat kendisi yaşamış gibi. Fakat bu ayrıntılı anlatım okuyucuyu sıkmanın aksine daha bir içerisine çekiyor kitabın. Okuyucunun mahkûmun başından geçen her şeyi tasavvur edebileceği ve hatta kendini mahkûmun yerine kolaylıkla koyabileceği bir anlatım hâkim. Hugo, mahkûmun zaman kısıtlılığının üzerinde oluşturduğu baskıyı, yeri geldiğinde kendini küçümsemesini, yeri geldiğinde de yüceltmesini, çevresinde olan bitene daha fazla dikkat etmesini, mantığıyla kendini yatıştırmasını, kendiyle aynı kaderi paylaşmayanları küçük görmesini, rahatlamak için ölümü sıradanlaştırma çabasını, kendince batıl inançlar yaratmasını, içindeki nefretini, umutsuzluğunu, pişmanlığını, keşkeciliğini, korkusunu, zamanı kontrol etme ve kalan zamanını rahat geçirme çabasını, kaderini suçlayışını, daha doğrusu Tanrılık takınıp kaderini yazan sistemi suçlayışı ve aşağılayışını, halinden yakınmasını, kendini suçlayışını, gerginliğini, kaygısından dolaylı stresini, sürekli bir karşılaştırma içinde oluşunu, nefretinden kaynaklı nefret duyduğunu küçümsemesi ve alay etmesini, takındığı trajikomik espritüelliğini, eleştiriciliğini, kimi zaman kendini acındırması ve yalvararak merhamet beklemesini, kalınabilecek gibi olmayan bir şimdi'den dolayı sürekli geçmişi anmasını ve geleceğini tasavvur etmesini, empati yapması ve empati beklemesini, ölümünden sonra neler olacağını tasavvur etme çabasını, hayal kırıklılığını, sahne heyecanını, kısacası biyolojik ve psikolojik olabilecek tüm sorunlarını bu kadar uzun yazdığımdan da anlaşılacağı üzere oldukça etkili bir biçimde kaleme almış. Kitaptaki kısmi gerilim, ellerimin terlemesine neden oldu. Ayrı olarak mahkûmumuzun gençliğindeki romantik anıları da gerçekten hoş bir dilde anlatılmış; insan mahkûmun yerine istemeden geçiveriyor.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü
Bir İdam Mahkûmunun Son GünüVictor Hugo · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2023121,3bin okunma
·
3 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.