Gönderi

1700 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
17 günde okudu
"Yasalar ve töreler uygarlık adına bir cehennem yaratarak tanrısal yazgıya uğursuz damgasını vurduğu; insanlık erkeğin emeğinin sömürülmesini, kadının fuhuşla, çocuğun gece ve açlıkla aşağılanması engelleyemediği; bilgisizlik ve yoksulluğun giderilmesi gerçekleşmediği sürece, bu tür kitapların yararlı ve zorunlu olduğu inancını belirtmek istiyorum." Kitabın başında, tarih 1862'yi gösterirken bunları söylemiş sevgili Hugo ve o nahif kalbiyle bizlere gözlerimizi açmamızı, ufkumuzun genişlemesini sağlayacak bir sürü güzellikler de aktarmış. Bu kitap insan olmanın gerekliliklerini yerine getirebilecek vicdanlı bir toplum oluşturabilmek için sağlam öğretiler içeriyor. Yazılı kanunların insanları değerlendirmekte ne kadar aciz kalabileceğini anlatıyor. Aç kaldığı için ekmek çalmak zorunda kalan bir adamın (Jan Valjean) hapishanedekilerin kötü muameleleriyle ve toplumun aşağılayıcı yaklaşımlarıyla nasıl bir caniye dönüşebileceğini anlatıyor. Sonra ona bütün kalbiyle yaklaşan bir psikopos (Myriel) sayesinde bir kürek mahkumunun nasıl bir kasabayı kalkındıran Vali Mösyö Madilene'ye dönüşebileceğini de anlatıyor. İnsanları kötülüğe sevk eden en büyük etkinin sefalet olduğunu anlatıyor. Insanların açlıktan kurtulması için uzatılan yardım ellerinin birçok suçların önlenmesinde de etkili olacağının isaretlerini veriyor. Ama bizi tamamen pembe bulutlarla karşılamıyor. Bazılarına ne kadar iyilik yaparsan yap kötülükten vazgeçmediğini de anlatıyor (Thenardier). Jan Valjean'ın büyük bir sevecenlikle büyüttüğü aslında sefaletin getirdiği kötü bir yazgı sonucu fahişe olan Fantine'nin kızı Cosette, Cosette'nin aşkı avukat Marius ile olaylar örgüsü zenginleşiyor. Ceza hukukuna göre mahkum edilen her suçlu gerçekten suçlu olmayabilir, insanları yargılarken sadece kağıt üstünde yazanlara değil vicdanların sesine de kulak vermek gerekir. Pişmanlıkların bazen geri dönüşü olmayabilir. Dürüst ve işinde son derece başarılı komiser Javert'in kanunlarla vicdanı arasında kalıp kendi kendini sorguladığı anlar kitabın en önemli insanlık derslerinden birini veriyor. Bir de Gauvroche var, köpek gibi büyütülen hiç sevgi görmemiş bir çocuğun kalbinin güzelliğini de çok sevdim. "Uyuyor, acı yazgı ona neler yaptı, Yaşamıştı, meleği terk edince öldü. Günün geceye dönüşümü gibi, Bu iş kendiliğinden oluverdi." Hümanizmin en önem temsilcilerinden olan Fransız yazar Victor Hugo, nasıl bir iyilik meleği olduğunu kurduğu cümlelerle belli ediyor. Bu iyilik meleğine hapis ve sürgün hayatı yaşatan adalet ise yürekleri burkuyor.
Sefiller (4 Cilt Takım)
Sefiller (4 Cilt Takım)Victor Hugo · Engin Yayıncılık · 200588,2bin okunma
·
6 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.