Gönderi

Mutluluk
Genç adam ısrarla ve inatla mutluluk denen duyguyu aramak, evden ayrılmak için uğraşıyor, babası ne derse desin onu dinlemiyordu. Köylü anne babasının yanında huzursuzdu en başında. "Bir işim olursa mutlu olurum"diye düşünüyordu. Çiftçilik yaparak hayat geçmezdi ona göre. Yaşlı anne babası ne derse desin onları bir başına bırakıp evi terk etti bir gün. Ve hayal ettiği güzel bir iş buldu kısa zaman sonra. Fakat iş yerindeki huzursuzluklar, insanların birbirinin kuyusunu kazması huzursuz etmişti onu. "Bir arabam olursa çok mutlu olurum" diye düşündü ve bir yıllık bir çalışmanın ardından arabasını da almıştı. Fakat kısa zaman sonra ise arabadan sıkılmaya başlamış, insanların eşleriyle el ele ne kadar mutlu olduğunu görüp, bu defa "çok güzel bir eşim olursa çok mutlu olurum" diye düşünmeye başlamıştı. Kısa zaman sonra çok güzel bir kız arkadaşı olmuş, altı ay kadar sonra nişan yapmış ve bir sene sonra ise hayal ettiği evliliğe ulaşmıştı nihayet nihayet. Fakat evliliğinde düşündüğü gibi her günü güllük gülistanlık bir şey olmadığını anlamıştı sonunda. Küçük kavgalar kırgınlıklar, sorumluluk duygusu ona hayal ettiği şeyi vermemişti. Bir gün eşiyle gittikleri restoranda, yan masada evli bir çift ve çocuklarının ne kadar mutlu olduğunu görünce ise, "çocuklarım olursa çok mutlu olacağım" diye düşündü. Seneler sonra iki çocuğu olmuştu.. Geçim sıkıntısı, masraflar, evdeki küçük sorunlar, çocukların ağlaması, gecelerce adamın çocuk ağlamalarından uykularının kaçması onu yine mutlu etmiyordu işte. "Kiradan kurtulayım. Bir evim olsun daha ne isterim? İşte o zaman mutluluğu bulurum." diye düşündü bu defa. Üç yıl sonra bir evi olmuştu. Evin giderleri, bakımları hep bir maliyet olduğu için sıkıntıları da bitmiyor, büyükte bir uğraş istiyordu. Yine olmamıştı. Mutluluğu bir türlü bulamıyordu. Bir gün köyden bir telefon almıştı. Babası biraz rahatsızlanmıştı muhtarın söylediğine göre. Ailesini de yanına alıp köyüne gitti. Kapıyı açan annesinin elini öpüp, hasta babasının yatağına yönelmişti. Halini hatırını sorduktan sonra, gelinini torunlarını tanıştırdı onlara. Kendisi ise mutluluğu hala bulamadığını fazlasıyla belli ediyordu. Fakat hasta yatağında dahi, annesine sevgiyle bakan, hürmetle yaklaşan babasını izledi bir kaç dakika. Damından yağmur suyu akıtan evleri, yırtık kara lastikleri, yamalı elbiseleriyle ne kadar da mutluydular tıpkı eskisi gibi. Yaşlı babası bir ara herkes evin bahçesine çıktığında yalnız kalmıştı oğluyla ve "mutluluğu bulabildin mi oğul? " diye sordu. Oğlu ise, güzel bir işe, eve, çok pahalı bir arabaya, güzel bir eş ve çocuklara sahip olsa da hep bir sorunun mutlaka çıktığını, hayal ettiği mutluluğu bir türlü bulamadığını anlattı babasına. Yaşlı adam iç çekti birkaç defa. " Mutluluğu yanlış yolda ararsan bulamazsın oğlum" dedi ve şöyle devam etti. "Hep yarınında aramayacaksın o duyguyu.Yarın sahip olduğun şeylerde de sorunlar çıkacak illaki. Ve insanın fıtratında vardır, hep isteyeceksin. İstedikçe daha çok isteyecek, en değerli olanı yani bugününü unutacaksın. Bugün ise mutlu olmadan gelip gidecek. Sahip olduklarına şükredip, mutlu olabiliyorsan kârdasın oğlum, yoksa o duyguyu hiç yasamadan göçüp gideceksin bu dünyadan..
·
2 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.