Gönderi

536 syf.
6/10 puan verdi
·
6 günde okudu
4/5 Setterhan ile Zehra'nın hikayesi, Nar Ağacı... Yazar kendi hayatından, gezilerinden, ailesinden esinlenerek otobiyografik bir gezi romanı yazmış. Eksik kalan noktaları ise kurguyla tamamlamış. Kitap karakterimizin küçükken kaybettiği dedesinin izini sürmesi ile başlıyor. Zamanla bulduğu, kendisinde olan fotoğrafların içine girerek geçmişe gidiyor. O fotoğraf karelerini yaşarken buluyor kendini. Çok çok beğenenlerin aksine benim kesin kanıdan kaçındığım sevdim ya da sevmedim diyebileceğim bir kitap olmadı. Yaklaşık 50 kişilik bir grup okuması ile bir hafta da bitirdik. Ve eğer grup okuması olmasaydı kesinlikle kitabı yarım bırakırdım. Özellikle ilk 200 sayfa kadar kitaba bir türlü ısınamadım, resmen zorla okudum sayfaları, kitabın puntosunun küçük olmasının da payı bunda büyük tabii. Yazar, o kadar ağır betimlemeler yapmış ki her konuda sayfaları okurken sık sık bunlara gerek var mıydı ki, diye sordum kendime. Örneğin bir çay demleme veya halılar hakkında sayfalar boyunca yazmış. Ve övgüler sayesinde beklentim yüksek olarak başladığım için pek umduğumu bulamadım açıkçası, daha dinamik hareketli bir kitap bekliyordum ama daha ziyade düz bir çizgi varmış da hafif sapmalar ile bu çizgi üzerinde yürünüyor gibiydi. Kitabın yarısını geçtiğimde dahi elle tutulur pek bir olay bulamadım... Birde kapak yapısından, oradaki sözden -sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim- dolayı aşk romanı okuyacağımı düşünüyordum fakat o şekilde de değilmiş, aşktan çok gezi yazısı tarzındaydı. Aşk aralara serpiştirilmiş gibiydi. Ve yazar kendisi ile çelişmiş gibiydi, Setterhan'ın ilk aşkını öyle detaylı ve hayranlık uyandırıcı betimlemişti ki (aşk bir defa başa gelir gibi) ileriki zamanlarda 2 kadına duyduğu sevgiden de aşk olarak bahsedilmesini doğru bulmadım. Sonu hakkında da, evet bazen yazarlar bizim tamamlamamız için hikayeyi yarım bırakır üstelik bu genel itibarı ile hoşuma giden bir detaydır ancak bu son sanki çok havada kalmıştı. 500 sayfa durgun bir şekilde yazılmış, sonrasında da 33 sayfa artık bitireyim son olsun der gibi parçalar alelâde birleştirilip son yazılmış gibiydi. Kitap tamamen mı kötüydü? Tabiki hayır. Çok ciddi bir emek ile yazılmıştı, köklü bir araştırmanın ürünü olduğu her hâlinden belliydi. Ve aklınıza ne gelirse her konuya değinilmişti; dini, tarihi, kültürel, göçmenlik, biraz fantazya... Hiçbir konu küstürülmemiş sanki. Dolu dolu bir kitaptı o yüzden. Eğer yüksek beklentiler ile başlamaz ve gezi yazısı gibi okursanız beğeneceğinizi düşünüyorum. Gezilen yerler o kadar iyi anlatılmıştı ki karakter ile birlikte yaşıyorsunuz adeta her anı. O fotoğrafların içine sizde giriyorsunuz ve gerçekten fotoğraf karesine bakıyor gibi her detay hafızanızda canlanıyor. Her ne kadar okurken bazı yerlerde sıkılsam da okumaktan pişman olmadığım bir kitap oldu sonuç olarak. Ve sizde belki bazı kısımlarda sıkılabilirsiniz ama her şeye rağmen okumanızı tavsiye ederim...
Nar Ağacı
Nar AğacıNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202127,5bin okunma
·
8 görüntüleme
Okyanustabirdamla okurunun profil resmi
Zehra ile Setterhanı daha fazla anlatır sanmıştım. Dogrusunu söylemek gerekirse bende küçük bir hayal kırıklığı yaşadım. Yinede harika bir kitap
Rumeysa okurunun profil resmi
Evet sonunda biraz daha deginse güzel olurmuş dediginiz gibi. Yazar da bir röportajında karakterlere ne olduğunu merak ettiğini söylemiş hatta. Keşke yazsaymış da o an herkes rahat etseymiş.😂
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.