Takıntı mı aşk mı?
Genelde Psikoloji okumadığım için hayıflanırdım, bu alandaki kitaplar da ilgimi çekerdi. Ancak gene de kişisel gelişim alanındaki kitaplara hiç meyletmezdim. Hayat büyük paradokslarla doludur ve herkesin hayatı kendine göre ilginçtir, tüm cevaplar da bence kendimizde gizlidir. Böyleyken kapsül halinde bize mutluluk vaadeden kişisel gelişim tarzlarıyla asla ilgilenmezdim. Ta ki hayatımdaki karışıklıkları ne yapsam düzeltemediğimi görünce, okumaktan ne zarar çıkacak, diyene kadar
.
Hadi biraz kitaba göz atalım... Şarkılara, şiirlere, filmlere bakınca gördüğümüz ve bize dayatılan aşkın acı çekmek olduğu, kadınların şefkât kahramanı konumuna çıkarılıp erkeğini mutluluğa yükseltecek görevinin olduğudur. Peki midede oluşan sancılar, gitmeyen şüpheler, korkular, gerilimler... Kısacası huzursuzluk mudur aşk? Oysaki, "Takıntı aşk değildir, takıntı sadece takıntıdır."
.
Peki nasıl olur bu aşırı seven kadınlar? Sevecen, yardımsever, kendini öncelemeyen iyilik kahramanları mı dersiniz? Acaba neden bu kadar iyiler? Kısaca şöyle özetlenebilir ki, çocukluğundaki çeşitli korkuları, sevgi eksikliklerini, yalnızlıklarını; takıntılı, alkolik, psikolojik veya çeşitli şekillerde sorunlu olan erkeklere gösterdikleri aşırı sevgi, şefkât, ilgi ile bir anlamda geri kazanabilmesidir kadının. Çok sever, takıntı derecesinde çünkü bu yolla erkeği kontrol eder, tüm sorunların zorluğunu inkar eder bu yolla erkeği düzeltebileceğine kendini inandırır. Sorunlar arttıkça erkeğe bağımlılığı da artar. Hayalindeki tüm muhteşemliklere ulaşacağına ısrarla kendini inandırır. Daha çok kontrole sarılır. Sonuçta istediği ise hayalindeki hâle dönüşmüş erkekle çocukluğunda aradığı ilgi ve sevgiyi görmektir. Ancak asıl sonuç nedir mi? Her biri olumsuzluklarla biten ilişkiler, nerede hata yaptığını bilemeyen kadınlar, bir sonrakinde düzeleceğini umarak yeni bir ilişkiye sarılmak hatta intiharlar... Kısacası kötü ilişki bağımlılığı...
Kötü ilişkiye bağımlıdır çünkü kendi acılarını, depresifliğine kısa bir mola. Fazla adranelin yüklü zorlu zamanlarla, huzursuzluk dolu anlarla sürekli uyarılma ihtiyacı.
.
Peki bundan bir kadın nasıl kurtulur? Öncelikle bir hastalık olduğunu kabullenerek ve tedaviye başlayarak. Size yardımcı olacak bazı öneriler de kitapta mevcut. Ve pek çok kadının örneği ile yalnız olmadığınızı hissetmek galiba en güzeli...